İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Masamızda ağır yükler duruyor. Düşünüyoruz, taşınıyoruz ancak işin içinden çıkanı şuana kadar görenimiz yok. Masamız da masa ancak hafif yükleri hiç edinmiyoruz. Küçük mevzuları gündemimize dahi almıyoruz. Mevzularımızın küçük ya da büyüklüğünü bizden uzaklığı belirtiyor. Arakan ya da Suriye bize kanser olan yengemizi unutturuyor veyahut unutmak için bahane ediniyoruz. Ne de olsa sorunlarımız, dertlerimiz öyle büyük ki bize gelmez öyle sıradan hadiseler.
Kurban bayramı yaklaşıyor. Komşumuz ya da yakınlarımızın durumunu önemsemeksizin etler farklı coğrafyalara ulaşıyor. Acaba kime ulaşıyor o etler? Geçenlerde dinlediğim bir hadiseyi naklediyorum: Durumu biraz sıkıntılı olan Müslüman, komşularından dert yanıyor. Komşular da komşu ama. Bir cemaatin neferleri. Adam mealen şunu diyor, bizim halimizi soran yok, ama uzak uzak yerlerin dertlileri umurlarında. Çünkü onların masaları kalabalık Müslüman. Onların masalarında sen yoksun. Onların masalarında büyüklerinin neferlerini yönelttiği alan var. Masalarında büyük büyük mevzular var.
MASA BİZİ UYUTUYOR
Müslümanların Türkiye’de sağlıklı bir konuma erişebilmeleri, milletleriyle aralarındaki bağı yüksek tutmalarıyla alakalıdır. İnsan kendiliği hakkındaki bilgisinin çoğunu yakınları tarafından edinir. Yani bir kültürün parçası olarak hayatını idame ettirir. Masamızdan kendi kültürümüzü ilga ederek bir yere varamayız. Varılan yer küresel aktörlerin bizi ittiği yerdir. Bulunduğu yerdeki insana umut olamayan yığınlar, ömürleri boyunca yığın olmaya mahkumdur. Mesele yığın olmayışımızı milletimizle kurduğumuz bağda aramaktır. Milletimiz yani bu coğrafyanın insanı. Kendi coğrafyasından kopuk, evrensel değerler adı altında yaşadığı toprakları unutan insanlar, ilk önce kendilerini unutmakla yola başlarlar. Son yüzyılımız bu unutkanlığın doğurduğu sözde kahramanlıklarla geçmiştir.
Coğrafyayı, toprağı, bağlı bulunduğumuz milleti anlamadan, önemsemeden yapacağımız her hareket noksan bir sonuca varmaktan öteye gidemez. İşe ilk önce bu değerleri, anlamakla başlamalıyız. Tabii ki de bu başlangıç bize tüm dünyaya (abartı yoktur) merhem olma kuvvetini tanıyacaktır. Çünkü bu topraklar kaç yüzyıl boyunca şuan yapılmaya gayret edilen şeyi izzeti ve onuruyla gerçekleştirdi. Demek ki aradığımız kan da bu vatanda mevcutmuş.
Dünyaya vereceğimiz ışık buraların manevi kuvvetini idrak etmekten geçiyor. Yoksa bir şizofren gibi kendini ve yakınlarını unutarak, yok sayarak değil.
Allah bu vatanın ve bu milletin kadrini kıymetini bilenler zümresine bizi dâhil eylesin
Oradan aldığımız kuvvetle tüm ümmete faydalı işler yapabilmeyi bizlere nasip eylesin…
Yorum Yaz