Çağlar boyunca birçok inanışa ve eski hukuk sistemlerine benzer biçimlerde konu olan kölelik sistemi, o günlerden bugünlere çeşitli yasal, yönetsel ve dinsel düzenlemelerle ortadan kaldırılmaya çalışılsa da günümüzde farklı biçimlerde halen devam etmektedir. Bugün kimi zaman Batı’nın ucuz iş gücü ihtiyacına dayalı olarak kimi zaman belirli ırkın aşağı katmanda görülmesiyle kimi zaman da mafya ve kayıt dışı ekonomik uygulamalarda kendini gösteren yeni bir kölelik sistemi ortaya çıkmıştır.
Klasik kölelik biçiminden daha çok uygulanış tarzlarıyla farklılık arz eden modern köleliğin uluslararası terminolojide genel kabul görmüş tek bir tanımı yoktur. Modern köleliğin tanımı borç nedeniyle kölelik, zorla çalıştırılma, zorla evlendirilme, bir kadının eşi yahut eşinin ailesi ya da kendi ailesi tarafından para karşılığı veya farklı geleneksel ritüeller ekseninde bir başkasına devredilmesi, bir çocuğun ya bir bedel karşılığında ya da istismarına sebebiyet verecek herhangi bir alışverişe konu edilmesi gibi çeşitli şekillerle yapılmaya çalışılmıştır.
Modern kölelik bir nevi, “köleliğin güncel, çağdaş veya yeni algılanış ve uygulanış biçimlerine işaret etmektedir.” İnsan ticareti, cinsel istismara konu olacak şekilde kadın ticareti, çocukların işçiliği ile savaşlarda asker olarak kullanılmalarına bağlı olarak ortaya çıkan sömürü, ev köleliği, zorla çalıştırma, ırkçılığa bağlı olarak sömürgecilik faaliyetleri gibi hususlar günümüz kölecilik anlayışının konularını oluşturmaktadır.
Modern kölelikle klasik köleliği birbirinden ayıran en önemli faktör kişinin hukuki statüsüyle ilgilidir. Buna göre modern köle hükmünde olan kişi hukuken var olan statüsünü korumaktadır; yani köleleştirildiği halde, özgür birey olarak görülmektedir. Ayrıca modern kölelik, sömüren ve sömürülen arasındaki ilişki ile söz konusu sömürü durumunun devam etmesi için uygulanan yöntem ve zorlayıcı araçların farklılaşmasıyla da klasik kölelikten ayrışmaktadır. Burada kişinin karşı karşıya olduğu şey, özellikle Roma uygarlıklarıyla özdeşleşmiş bir uygulama biçimi olan, kişinin zincire vurulması durumu değil, belgelerine ve pasaportuna el konulması yoluyla üzerinde mutlak hâkimiyet kurulmasıdır. Söz konusu şahıs, kaçak durumunda ise, sınır dışı edilme tehdidiyle sömürülmektedir.
Antik çağlardan itibaren ortaya çıkan, küreselleşen modern dünyada dahi varlığını devam ettiren ve insanlığın en büyük problemlerinden birini teşkil eden, geçirdiği dönüşümlerle modern kölelik adını alan bu yeni kölelik biçiminin geleneksel kölelikten bir diğer farkı da aleni olmamasıdır. Modern köleliğin ana kaynağını kişinin özgürlüğünden ve karşı koyma gücünden fiilen mahrum kaldığı durumlarda aramak gerekmektedir. Söz konusu bu güçsüzlük fiziki veya entelektüel olabileceği gibi ekonomik, sosyal veya hukuki de olabilir. Bu bağlamda akla ilk gelen sebepler yoksulluk, işsizlik, doğal afetler, savaş, etnik çatışmalar, etnik ayrımcılığa dayalı uygulamalarla katliam ve soykırım gibi ağır insan hakları ihlalleridir. Yani modern kölelik geleneksel köleliğin aksine toplumların türlü anlaşmalarla yasakladıkları gizli bir suç hükmündedir.
Mehmet DOĞAN
KAYNAK: İNSAMER (İNSANİ VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ)