Müslümān Kadını Şanoya Çıkabilir mi?

OSMANLICA

Baʿzı menfaʿatperestāneni tevsīlāt-ı mağfilānesine kapılan bir kısım sivilize ve belki sifilize hanımlar! Eski bir taʿbīrimiz vecihle kablarına sığamamaya başladırlar. Mahfaza-i hayatı olan yumurtayı çatlatınca oradan fırlamak isteyen gözü kapalı kuş yavruları gibi çarşaflarından sıyrılmak için çırpınıp duruyorlar. Zāten o gibilerin talebesi, tesettürden ziyāde inkişāfa hizmet ėdiyorlar!

Serengun torba gibi yamru ve yumru yürüyen rīh-i tayyār gibi cā-yı güzārı bürüyen bu biçim muhadderātın! Şimdi de tiyatro sahnelerinde ʿarz-ı endama kalkışdıkları, hattā baʿzı kesān tarafından müşevvikāne ve müdāfaʿāne alkışlandıkları gazete sütunlarında görülüyor.

Her işi alkışlayanlar hakka bāz yardağıdır öyle ellerde karanfil oğlunun şakşağıdır kalben ʿazīm bir ekseriyet kālen ve kalemen de bir akliyet, tabīʿī bizce gayremli olan şu hareketin ʿaleyhinde bulunuyor.

Der-cihān güftâr-ı hak rākis nümā hāhed şenīd

Gīrd-i evvel der-zāt-ı güften müʾezzin gūşrā

Dėye ʿacemice bir beyit istetmiş, bunun ‘’Dünyāda kimse, hak sözü işitmek istemez. Müʾezzin bile ezān okurken evvelā kendi kulağını tıkar.’’ Meʾalinde bulunuğunu öğrenmişdim.

İşte o akliyetin muhikk ve maʿkūl demdemelerine karşı ezān-ı tefekkür tıkalı bulunduruluyor, fakat kadınlığın mestūriyet ve muʿattaliyeti, nısf-ı beşerin meflūciyetidir! Uslūbundaki gayr-ı mantıkı zemzemeler, semah-ı teʾemmülde unutulmaz tanīnler bırakıyor.

Bu mesʾeleyi ben de biraz düşündüm zan ediyorum ki – iki tarafa muvāfık bir sūretde – hallī çāresini buldum. Vākıʿā bu çāre:

Hall mi emrinde bir tedbīr buldum gūş ėden mest olan, teklīf sākit olsun ondan nūş ėden latīfe-i küstāhānesini andırır, lākin başka bir tedbīri tahattür ėdemedim.

Ben, müslümān kadını ve sahneye çıkmak mesʾelesini bir ittihādcının mütālaʿāsına tatbīk ėtmek istiyorum.

Vaktiyle bu adam bana demişdi ki:

  • Hükūmet ittihādcıdır, milletin ekseriyet ʿuzemāsı ittihādcıdır. Bināenʿaleyh ittihādcılığı beğenmeyenler bu memleketden çıkmalıdır. Ben de diyorum ki:
  • Hükūmetimiz müslümāndır, Türkiye Cumhūriyetinin dīni, dīn-i islām olduğu resmen iʿlān ėdildi. Maʿdūm kabīlindir baʿzı nevādirden sarf-ı nazar-ı milletin bütün efrādı, dīni uğurunda cān vėrecek ve şu hareketi en büyük sevāb telakkī ėdecek kadar pāk ve sāf müslümāndır. Bināenʿaleyhe müslümānlığı beğenemeyenler, yāhūd baʿzı evāmirini tabīʿatlerine muvāfık göremeyenler resmen ve ʿalenen onun dāʾire-i münecciyesinden çıkmalıdır. O vakit hiçbir müslümān, onların harekātını intikāda tenezzül ėtmez, çünkü hāriç-i dīn olanları kendisine müteʿallik saymaz.

Zarīf bir fıkra işitmişdim: Çiftlik çorbacılarından biri, gelinine ʿalāka ėtmiş. Husūl-i visāle hristiyanlıkça mesāğ olup olmadığını papasdan sormuş,

  • Cevābını alınca köyün fākīsine (fakīhine) mürācaʿat eylemiş.

Fākī Efendi:

  • Bizim müslümānlardan biri, böyle bir halt ėdecek olursa müslümānlıkdan çıkar. Sen zāten müslümān değilsin, dilediğini işle. Dėye pek maʿnīdār bir cevāb vėrmiş.

Netīce: Evvelā dīnden çıkmalı, sonra tiyatro şanosuna!

Pek lahza bī-hayāyı ve bākī heme huzūr!

Fikrī

 

PDF'si:

Müslümān Kadını Şanoya Çıkabilir mi

LATİN HARFLERİNE AKTARAN:

EROL TURUNÇ & MUSTAFA ÇAĞLAR

KAYNAKÇA:

(İSAM tarafından halka açılan “Osmanlıca Makaleler VT” den metnin PDF’si temin edilmiştir.)

Müslüman Kadını Şanoya Çıkabilir mi / Fikri.-- İstanbul: Tahirülmevlevi, 1342 [1923].

Mahfil

cilt: IV, sayı: 42, sayfa: 100-101

Yorum Yaz