Muheyyâ-yı izmihlâl… tabasbus, riya, temellük… ne güzel tabir. Yalnız isterdim ki bunlar yeni lisanla ifade edilsin.
Pek kolay: muheyyâ-yı izmihlâl… yani yuvarlanma sıpası. tabasbus, birini pohpohlamak, riya, başka diyip başka yapmak, temellük, yaltaklanmak. Fransızlar, evvelce de, fâsî ilhâk için mukaddemâ bir teşebbüste bulunmuş ve Almanya’nın mukâvemetine musâdeme etmiş idi. Şu hareket, bütün Müslümanların zan ve ümidini takviye ve muhabbetini tezyîd eylemiş idi.
Bu zan o derece kuvvetli idi ki İran ve Fas mesâ’il-i ahiresi bile onu tamamıyla izâle edememiş, ve fakat bütün kalplere haklı bir şüphe ve tereddüt ilkâ etmişti. Lakin bu defa öyle bir teşebbüs ve emel karşısında bulunuyoruz ki artık ya bu tereddütler katiyen izâle edilecek veyahut da bir hakikat halini alacaktır. İttifak-ı müsellesin bir rükunu ve Almanya’nın dostu olan İtalya, istiklâl-i Osmanîyi istihkâren Trablusgarp ve Bingazi’yi istilâ emelini besliyor. Nîm-i resmi beyânât bile bu emeli îmâ etmektedir.
Acaba Almanya, müttefikinin şu teşebbüsâtına nazar-ı istihsân ve muvâfakatla bakarsa, Türkiye’nin en muhlik ve murâî düşmanları sırasına girmiş olmaz mı?
Muhlik:
Çünkü dost ve hayr-ı ?? görünmekle hissiyât-ı milliyemizi aldattı.
Murâyî:
Çünkü kendisinden fenalık beklemeyecek surette emniyet ve i’timât-ı milliyi okşadı. Almanya millet ve hükümeti bilmelidir ki biz Müslümanlar kemâl-i dikkatle bu meselede ittihâz edilecek hatt-ı harekete intizâr etmekteyiz.
Katiyen eminiz ki İtalya, böyle bir meselede Fransa ve İngiltere’nin ciddi ve samimi mu’âvenetine istinâd edemez. Devr-i zâ’ilde bir kere daha İtala böyle bir emele düşmüş idi. Böyle bir emel ise bahr-ı sefîd muvâzenesini ihlâl ve ((en büyük İtalya )) fikrini filen te’sîs edeceğinden o vakitteki Fransa sefiri, Hakan-ı Sabık’a şu yolda bir arıza takdim etmişti:
(( İtalya’nın Trablusgarp hakkındaki fikr-i tecâvüzüne hükümet-i osmaniyye şecî’âne mukâvemet etmelidir. Şayet İtalya fiilen tecâvüze kalkışacak olursa Fransa donanmasını karşısında bulacaktır.))
O vakitle şimdi arasında ((bahr-ı sefîd muvâzenesi )) itibariyle hiçbir fark yoktur. Hiçbir vakit Fransızlar, emel-i istilâ besleyen bir Osmanlı Hükümeti yerinde fa’âl ve harîs bir hükümet görmek istemez ve isteyemez. İngiltere’ye gelince: Almanya’ya mu’âkese??? Olmak üzere İtalya’yı okşaması hayr-ı melhûz değildir. Lakin İtalya, İngiltere’nin çok vaat edip bir şey vermeyen siyaset-i ma’lûmesiyle müttefiki Almanya’nın siyaset sabotası arasında muhayyer kalınca, şüphe etmeyiz ki Almanya tarafını tercîh eder.
Benâ-berîn?? Bizim zannımızca İtalya’nın bütün bu tecâsürleri, Almanya’nın musâmehesinden neş’et ediyor.
Bu sebebe mebnî son ve kat’i bir fikir edinmek üzere bekliyor ve kendi kendimize şu sualleri îrâd ediyoruz:
Acaba bütün müddet-i milliyemizle hâdim-i men’âfi’ olduğumuz, ve hatta bu müddet sevkiyle en âdi emti’asını nefîs İngiliz ve Fransız emti’asına tercîh etmek derecesinde bir teslimiyet-i iktisâdiye ile kendisine karşı deyn-i şükran ödemeye çalıştığımız Almanya, bize karşı hissiz bir tacir haliyle hareket edecek, bizi de İran ve Fas gibi satmak isteyecek mi?
Şehbender-zâde Filibeli
Ahmed Hilmi
LATİN ALFABESİNE AKTARAN:
MUSTAFA ÇAĞLAR & EROL TURUNÇ
Not:Bu metnin seçiminde ve latin alfabesine aktarılmasında emeği geçen değerli hocamız Yard.Doç.Dr. Ahmet KOÇAK’a teşekkür ederiz.
KAYNAKÇA:
Hikmet, no:6 2 Eylül 1327/15 Eylül 1911