Türkiye, 15 Temmuz gecesi FETÖ/PDY yapılanmasına mensup bir grup hain asker tarafından serbest seçimler ile seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Hükümet’e darbe girişimi ile sarsıldı. Aziz milletimizin gayreti ve Allah’ın yardımı ile darbe girişimi püskürtüldü. Bundan dolayı Türkiye 15 Temmuz gecesinden bu yana kendi gündemi ile meşgul… Ancak biz kendi gündemimiz ile meşgulken dünya durmuyor. Nitekim yanı başımızda 5 yıldır süregelen Suriye savaşında da yeni gelişmeler olmaya devam ediyor.
Uzun süreden beri konuşulan ve tartışılan bir konu, yeniden ama ilk defa bu kadar güçlü bir şekilde dünyanın gündemine geldi. Bu konu; Suriye’de güçlü muhalif gruplardan biri olan Nusra Cephesi’nin -Suriye’de savaşmaya başladığından bir süre sonra biat ettiği- küresel örgüt El Kaide’ye bağlılığını sona erdirmesiydi. Bundan dolayı başlıktaki sorunun cevabını sürecin başlangıcından bugününe kadar inceleyerek vermeye çalışacağım.
2012 yılının Ocak ayında kurulduğunu ilan eden ve aynı ay içerisinde Suriye’de gerçekleşen bir takım saldırıları üstlenen Nusra Cephesi, Suriye’de en etkili muhalif gruplardan bir tanesidir. Çoğunluğu Suriye asıllı militanlardan oluşan Nusra Cephesi, zaman zaman ÖSO ve Fetih Ordusu’na mensup İslami gruplarla ortak operasyonlar yürütmektedir. Bundan dolayı Nusra Cephesi’nde yaşanacak herhangi bir gelişmenin etkisi başta tüm muhalifleri ve ardından Suriye savaşının seyrini etkileyecektir.
Nusra Cephesi Lideri Ebu Muhammed el Colani, Suriye’de selefi örgütlerin iç çatışma yaşadığı bir dönem olan 2013 yılının Nisan ayında Eymen el Zevahiri’ye biat etmiş yani bağlılığını bildirmiştir. Ancak aradan geçen üç yıldan fazla sürede Nusra Cephesi, El Kaide’ye bağlılıklarından dolayı Suriye halkı tarafından hep temkin ile yaklaşılan bir örgüt olmuştur. Halk ile iç içe bir savaş yürütmek isteyen Nusra Cephesi’nde ayrılık sesleri yükselmeye başlamıştır.
Ayrılık seslerinin yükselmesindeki bir diğer neden de Nusra Cephesi’nin sahada ortak operasyon yaptığı muhalif gruplar ile El Kaide’ye bağlılığı yüzünden yaşadığı sorunlardır. Örneğin Ahrar’uş Şam’ın bir önceki lideri Ebu Cabir, El Cezire televizyonuna verdiği röportajda şunları söylemiştir: “Nusra Cephesiyle olan hukuk ve ilişkimiz, diğer guruplarla olan hukuk ve ilişkimiz gibidir. Onlarla birçok operasyona birlikte katıldık. Beraberimizde başka askeri guruplar da vardı. Nusra Cephesiyle bizim aramızda Siyasi Şer’iyye (Siyaset, uslup, menhec, öncelikli meseleler vb. konularında ) ve El – Kaide ile olan ilişki ve irtibatları sebebi ile görüş ayrılıkları olabilmektedir. Bundan dolayı biz, bu bağlantının Suriye’de halkımıza zarar verdiğini düşünüyoruz. Esed Rejimi bunu bahane ederek direnişimizi terör olarak adlandırıyor.”
Ayrılık seslerinin yükselmesinin son önemli nedeni de muhalif gruplara gelen askeri ve ekonomik desteğin/yardımların sahada dağıtılması, bunun sonucunda Nusra Cephesi’nin de bu yardımlardan faydalanmasıdır. Suriye halkına ve muhalif gruplara yapılan yardımlar Nusra Cephesi’ne ve kontrol ettiği bölgelere de doğal olarak ulaşmaktadır ve bu Suriye’ye yardım eden Katar, Türkiye, Suudi Arabistan, Malezya vs. gibi birçok ülkeyi uluslararası arenada zor durumda bırakmaktadır.
Nusra Cephesi’nin bugün veya bundan sonraki birkaç gün içerisinde liderleri Ebu Muhammed el Colani’nin bir ses kaydı ile El Kaide’yle resmi bağını koparması bekleniyor. Nitekim şimdilik resmi olmasa da sosyal medyada konuşulan gelişmelerden biri Nusra Cephesi Şura Konseyi’ndeki alimlerin biatın sonlandırılması kararı aldığıdır. Aynı zamanda ayrılığın gerçekleşmesi durumunda Nusra Cephesi’nin isim değişikliğine gitmesi de bekleniyor.
Özetle; Nusra Cephesi’nde yaşanabilecek olası bir ayrılık kararı Suriye savaşında bazı dengeleri değiştirecektir. Şahsi düşüncem Nusra Cephesi’nin ayrılacağı ve bu süreçten az yara alıp çıkacağı yönündedir. Aynı zamanda bu ayrılık kararı Suriye’ye destek veren ülkeler açısından olumlu bir gelişme olacaktır.