İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
İnsanların puanlarına bakıpta onlara güvenmek genelde tersi istikamette bir sonuca ulaşmamızı sağlıyor. Tembel bir öğrenci de pekala yüksek notlar alabilir ve ortalaması yüksek olabilir. Bu öğrenci şuan çalışmıyor ve düşük almış olabilir ama ileride çalışkan birisi de olabilir. Hayatımdan bir örnekle açıklamak istiyorum bunu.
İlkokul dönemim pek iyi geçmemişti ama okumayı severdim. İlkokul ve ortaokuldan mezun olduktan sonra lise seçmemiz gerekiyordu ve düz liselere başvurmak için annemle gitmiştik. Bizim burada Atatürk Lisesi vardı ve oraya başvurduk. Oradaki bu işlemler ile ilgilenen kişi benim notlarımı görünce direkt olarak, bunu Meslek Lisesine yazdır. Bu burada okumaz, okuyamaz dedi. Bu şekilde beni düz liseye almadılar. Ama ben haddizatında Üniversite okumakta istiyordum. Daha sonra nasip olacaktı. Bu hocamız bizim sadece notlarımıza bakıp, karar verme yanlışına düşmüştü. Ben de tabii şuan itibariyle konuşacak olursak, hiç alanım olmayan bir yere Meslek Lisesine gittim. Üniversitede de utandığımdan ve yanlış anlaşıldığından bir süre Meslek Lisesinde okuduğumu söyleyememiştim.
Meslek lisesinde ilk sene bütün okullar ile aynı müfredatı gördük ve çok yüksek bir puan aldım. Sürekli ders çalışırdım ve sınıfı çok yüksek bir puan ile geçebilmiştim. Daha sonrasında Müdür ile konuştuk ve o da bize Elektrik bölümünü seçmemizi salık verdi. Elektrik bölümü ise ikiye ayrılıyordu. Teknik ve Düz elektrik olarak. Puanı yüksek olanlar Teknik Elektriğe gidiyorlardı ki ben de orayı kazanmıştım. Sonrasında orada 4 yıl okudum. Bizim bölümden hatırladığım kadarıyla yani bizim sınıftan hiç kimse 4 yıllık bir üniversite kazanamadı. Herhalde bu Müdürün söyledikleri Rabbimin gücüne gitmiş olmalı ki, ben bir yıllık çalışma ile 4 yıllık İstanbul’da bir Üniversite kazanmayı başardım. Üniversitenin de ilk senesinde 3, 56 ortalama yapmayı başaracaktım.
Kendi çekirdek ailemde en çok okuyan ben oldum. Akrabalarım arasında ise en çok dil bilen (bildiğim kadarıyla) ben oldum. En çok ülkede farklı dillerin eğitimini bildiğim kadarıyla da ben aldım.
Dolayısıyla bu şekilde insanları notla değerlendirmenin yanlış olduğu kanaatine vardım. Genel olarak bu şekilde doğru bir sonuç elde edilebilirse de, sonuçta iyi analiz etmek ve insanları ona göre yönlendirmek gerekiyor.
Türkiyenin en prestijli programına Rabbim nasip etti ve çok da uğraştık, kabul aldım. Bölge Uzmanı Yetiştirme Projesine kabul almıştım. Orada seçilmiş öğrencilerin arasında olmak bir ayrıcalıktı. Ama öğrencilerin çok büyük problemleri vardı ve bunlar öngörülememişti. Sınavda benimle neredeyse aynı puanları alan hafızası iyi bir arkadaşım vardı. Akşamları bıkmadan defaatle odasına gidiyordum ve gel ders çalışalım diyordum ama yanaşmıyordu. Çok başarılı olmasına rağmen en sonunda bana ben ders çalışmayı sevmiyorum demişti. Bu benim lügatimde olmayan bir şeydi diyebilirim. Sonra ben de böyle insanların olabileceğini kabullendim ve bütün yakin mertebeleriyle görmüş oldum. Yine bir arkadaş vardı ki aradan bir dönem geçmiş olmasına rağmen kitabın kapağını kaldırıp bakmamıştı. Bu şekilde bazı açılardan denetimsiz bir programdı Bölge Uzmanlığı. Zar zor mezun olabildik şükür. Rabbim planlayanlardan, emek harcayanlardan razı olsun. İbraniceyi orada öğrendim. Daha sonra İbraniceye dair en az 2 kitap yazacaktım. Yanlış bilmiyorsam bizim sülalede de ilk kitabı ben yazmış oldum böylece. Başka yazan var mı bilmiyorum henüz.
Dolayısıyla insanları nota göre değerlendirmek gerçekten hatalı oluyor. Bunu ben ödedim kendi hayatımda umarım başka çalışkan gençler ödemezler. Rabbim bizleri tembellikten, yaşlı başlı olmaktan, korkaklıktan ve acizlikten (sadece kendisine aczimiz hariç) korusun inşaAllah.
Ozan Dur
Not: Kimseyi kınamıyorum ve eleştirmiyorum. Gençlere bir tavsiyede bulunacak olsaydım eğer, onlara çok çalışmalarını ve asla gelecekten ümitsiz olmamalarını söylerdim. İlerleyen yazılarda geleceğimi çok karanlık görmeme rağmen nasıl da çalışmaktan ve mücadele etmekten asla geri durmadığımı yazmak istiyorum, nasip olursa.
Yorum Yaz