İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Osmanlı Türkiye'sinde Batılı Eğitim
Giriş:
Osmanlı bulunduğu ve kurulduğu coğrafya itibariyle büyük bir medeniyet havzasında bulunuyordu. Bu medeniyet havzasında İslam’ın ilk dönemlerinden sonra Selçuklu’dan, Bizans’tan ve sair medeniyetlerden etkilendi ve kendi sentezini oluşturdu. Selçuklular döneminde Nizamü’l-mülk etkisiyle Fatımi medreselerine karşı kurulan Nizamiye medreseleri[1] Osmanlı’yı etkilemiş olacak ki bu tarzda medreseler Osmanlı’da yaygınlaştı.
İslam’ın ilk neşet ettiği sıralarda bir medrese eğitiminin olduğu yer olan Mescid-i Nebevi ve Suffe büyük bir medeniyetin temellerinin atıldığı ilk kurumlardan olma özelliğini taşımaktadır. Ondan sonra mescitler ve camiler birer medrese gibi ilmin ve bilmin öğretildiği mekanlar olarak uzun süre hizmet vermişlerdir. Nizamü’l-mülk ile birlikte daha sistemli hale bürünecek ve uzun bir sürede bu şekilde devam edecektir. Bu süreç içerisinde ferdi atılımlarda ayrıca olmuştur. Bunlardan Abbasi Halifesi Mem’un’un kurdurmuş olduğu Beytü’l-Hikme çok güzel bir örnektir ve zikredilmesi gerekir.[2]
Osmanlı’da ise ilk medrese 1331 yılında İznik’te kurulmuştur. Bu tarihten sonra fethedilen her yerde medreseler açılmış ve gittikçe sistemli hale getirilmiştir.[3] Fatih ve Süleymaniye medreseleriyle birlikte en ihtişamlı medreseler inşa edilmiştir. Osmanlının son dönemlerinde ise özellikle toprak kaybetmeye başlamasıyla birlikte birçok alanda doğal olarak bozulma meydana gelmiştir. Lakin devletlerin insan vücudu gibi olduğunu düşünürsek bir yerde başlayan bozulma diğer yerlere de sirayet etmiştir. Şunu belirtmeliyiz ki Osmanlı kendi kendine yeten bir devletti son dönemlere kadar. Ama Avrupa ile sınır olması ve aralarında bulunan rekabette Avrupa’nın öne geçmesi Osmanlı’nın zor günler yaşayacağı anlamına geliyordu. Özellikle Navarin’de donanmamızın yakılmasından sonra farklı bir evreye girdik diyebiliriz. Çünkü artık Osmanlı’nın bütünlüğü değil parçalanması meselesi aleni bir konu haline gelecektir.
Osmanlı kendi kendine yeten bir devlet olsa da karşısında sanayileşmiş ve kapitalist ekonomiye sahip bir Avrupa vardı. Tarım ekonomisine sahip olan Osmanlı aynı zamanda korumacı bir ekonomiye de sahipti. Halkın ucuz ve kaliteli mala ulaşmasını her devlet gibi istiyordu. Lakin kapitalist bir dünya karşısında Osmanlı düzeni bozuldu. Teknolojiden eğitime çağın gerisinde kaldığı birçok yazar tarafından belirtilir. Bunun böyle olmadığını söyleyenlerde elbette vardır. Örneğin Osmanlı son dönemlerinde Musiki’de çok iyi insanlar yetiştirmiştir. Her alanda gerileme söz konusu elbette değildi.
Osmanlı gerilemenin önüne ilk askeri tedbirlerle geçmek istedi ve bu anlamda yazılan ilk eser El-Kafi’nin eseridir. Usûlü’l-Hikem fi- nizâmü’l-alem adlı kitabında Osmanlı askerinin durumunun vehametini dile getirmektedir.[4] Bu tarihten sonra onlarca layiha yazılacak ve Genç Osman, 3. Selim ve 2. Mahmut dönemlerinde ise askeri alanlarda atılım söz konusu olacaktır. Bunu yanında eğitim alanında adımlar atılmaya başlanacaktır.
Osmanlı Türkiye’sinde Batılı eğitim
(Roderic Davison’un makalesinin değerlendirilmesi)
Yazar eserinde medresenin 16. Yüzyılda kabiliyetini yitirdiğini, birkaç şahsi atılım dışında hoca ve alim yetişmediğinden bahsetmektedir.[5] Bu durumun bir sonucu olarak batının eğitiminin alınması söz konusu olmuştur. Yazarın ifadesiyle “…18. Yüzyılın sonlarına doğru damla damla akmaya başlayan Batılı eğitim, yirminci yüzyılın başlarında giderek gelişerek bir sel haline dönüştü. Bundan Osmanlı İmparatorluğu’nun her tarafı etkileniyor, Mısır ve Balkanlar ise diğer yerlerden daha derin etkileniyordu.”
Yazar daha sonra Osmanlı’ya Batılı eğitimin altı kanaldan geldiğinden bahsetmektedir.
“Davison’un sözünü ettiği altı kanaldan birisi, Batı’ya açık bir etkileşim içinde olan Ahmet Vefik paşa, Ali paşa, Münif paşa ve Ziya Gökalp gibi entelektüeller, ikincisi yabancı misyon okulları, üçüncüsü devlet eliyle açılan her kademe sivil okullar, dördüncüsü okumak için yurt dışına giden öğrenciler, beşincisi Müslüman olmayanların kurduğu okulların Müslümanlara kamçılayıcı etkisi ve altıncısı Osmanlı devleti tarafından özel amaçlı olarak kurulan yüksek okullardı.”[6]
Bunlardan ilk sınıf olan aydınların Osmanlı devletindeki etkileri oldukça fazladır. Batıyı da tanıyan bu aydın kesim batının eğitiminin çeşitli derecelerde alınmasını teklif ediyorlardı. Bu kısım bazı atılımlarda bulunmuş ve bazı kurumlara öncülük etmiş olmaları açısından ve yazdıkları ve düşünceleriyle halkı etkilemeleri bakımından önemlidir.
İkinci sınıfta ise misyon okullarını görmekteyiz. Davison eserinde 1. Dünya savaşı öncesinde Osmanlı’da 500 Katolik Fransız okulu, 675 Amerikan okulu ve 178 İngiliz okulu olduğundan bahsetmektedir.[7] Ayrıca bu okulların çok olması onların içinde eğitim gören Türk öğrencilerin çok olduğu anlamına gelmemelidir demektedir. Türklerin özellikle bu okullara pek rağbet etmediklerini bildirmekte ve uzun bir süre bu okullara Türk öğrenciler rağbet etmeyeceklerdir. [8]
Üçüncü sınıfta ise devlet eliyle açılan sivil okullardan bahsetmiştir. Dördüncüsünde okumak için yurt dışına gidenlerden bahsetmiştir. Beşinci olarak gayri Müslimlerin açtığı ve bu okulların Müslümanları da etkilediğinden bahsetmiştir. Altıncı olarak da Osmanlı tarafından özel amaçlarla açılan yüksek okullardan bahsetmiştir.
Bu altıncısını Davison “Türkler üzerinde en önemli etkiyi” yapmış olarak nitelendirmektedir. [9] Yazar bu yüksek okulların üzerinde durmuş ve dönemin birçok insanının bu okullardan yetiştiğinden bahsetmiştir. Ayrıca bu okullarda yetişenler ile geleneksel okullarda yetişenlerin arasında mektepli-medreseli ayrımının başladığından, askeri okullar için konuşulacak olursa mektepli-alaylı ayrımının başladığından söz etmektedir.
Sultan Abdülmecid tarafından 1845 yılında camide verilen bir konuşmada cehalet ile mücadele edileceği belirtiliyordu. Bu beyandan sonra bazı somut adımlar atıldı. Eğitim bakanlığı kurularak yurt dışına Kemal Efendi Avrupa’nın eğitim sistemini kontrol etmek amacıyla gönderildi. Bundan sonra yapılan çalışmalar meyvelerini zamanla vermeye başlıyordu ve 1870’ten itibaren de ilkokullarda değişimler oluyordu. Daha sonra 1869 yılında çıkarılan bir kanun ile eğitim sistemi daha da batılılaşma yoluna girerek hiyerarşik eğitim sistemi kabul edilmişti.[10]
Sonuç
Yazar yukarıda zikrettiğimiz Osmanlı Türkiye’sinde batılı eğitimin serüvenini ele alırken 6 temel sac ayağından bahsederek ve onları açıklayarak eserini hitama erdirmiştir. Mezkur yazar eserinde batılı eğitimin karşılaştığı sorunları da ele almış ve genel hatlarıyla bir yol haritası çizmeye çalışmıştır. 18. Yüzyılın sonundan itibaren ele alınan bu mesele 1. Dünya savaşına kadar yüzeysel bir şekilde irdelenmiştir.
Mezkur konunun oldukça geniş olması ve makalenin hacminin küçük olması hasebiyle makale, genel olarak konudan bahsetmektedir. Yaklaşık 15 sayfa olan bu makalenin dili oldukça anlaşılırdır. Çevireni Mehmet Seyitdanoğlu, kitabın derleyenlerinden birisidir ve oldukça da güzel bir çeviri yapmıştır. Anlam olarak bütünlük bulunmakta ve mesele tarihsel olarak ele alınmaktadır.
Kaynakça
Özaydın, Abdülkerim. “Nizamiye Medreseleri.” DİA. 33. 188.
Bozkurt, Nebi. “Medrese.” DİA. 28. 324.
İpşirli, Mehmet. “Medrese (Osmanlı Dönemi).” DİA. 28. 327-333
Ölmez, Adem. Alaylılar ve Mektepliler. İstanbul: İz, 2017.
Davison, Roderic. “Osmanlı Türkiye’sinde Batılı Eğitim.” Tanzimat-Değişim Sürecinde Osmanlı İmparatorluğu. Haz., Halil İnalcık ve Mehmet Seyitdanoğlu. İstanbul: Türkiye İş Bankası, 2011. 667.
[1] Abdülkerim Özaydın, “Nizamiye Medreseleri,” DİA 33, 188.
[2] Nebi Bozkurt, “Medrese,” DİA 28, 324.
[3] Mehmet İpşirli, “Medrese (Osmanlı Dönemi),” DİA 28, 327-333.
[4] Adem Ölmez, Alaylılar ve Mektepliler (İstanbul: İz, 2017), 2.
[5] Roderic Davison, “Osmanlı Türkiye’sinde Batılı Eğitim,” Tanzimat-Değişim Sürecinde Osmanlı İmparatorluğu. haz., Halil İnalcık ve Mehmet Seyitdanoğlu(İstanbul: Türkiye İş Bankası, 2011) 667.
[6] Adem Ölmez, Alaylılar ve Mektepliler
[7] Davison, Tanzimar-Değişim sürecinde Osmanlı İmparatorluğu, 669.
[8] Davison, Tanzimat- Değişim Sürecinde Osmanlı İmparatorluğu, 670.
[9] Davison, Tanzimat-Değişim Sürecinde Osmanlı İmparatorluğu, 673.
[10] Davison, Tanzimat- Değişim Sürecinde Osmanlı İmparatorluğu, 675, 676, 677.
Yorum Yaz