PAKİSTAN SİYASİ GEÇMİŞİ -2-

ULUSLARARASI İLİŞKİLER ASYA

PAKİSTAN SİYASİ GEÇMİŞİ (1956-1979)

Pakistan'ın İslami Cumhuriyet olarak ilan edilmesinden sonra da siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle başbakanların sık sık görevden alınması devam etti. Ancak bu süreçte görevlerinden alınan sadece başbakanlar değil, aynı zamanda başbakanları görevlerinden alan Genelkurmay Başkanları da devreye girmiş oldu.

Pakistan Siyasi Geçmişi - 1   yazısında ele alındığı üzere;  Çaudiri Muhammed Ali, 12 Eylül 1956 tarihinde başarısız olduğu iddiasıyla hem  Müslüman Lig Partisindeki görevinden hem de başbakanlık görevinden istifa etti.

Çaudiri Muhammed Ali’nin istifa etmesi üzerine 12 Eylül 1956’da Huseyin Şehid Suhrawardi, Genel Vali İskender Mirza tarafından Başbakan olarak atandı.

Huseyin Şehid Suhrawardi, başbakanlık görevine getirildikten sonra onun da akıbeti önceki başbakanlar gibi olacak ve istifaya zorlanacaktır. Göreve atandıktan sonra Pakistan’ı askeri yönden geliştirecek çalışmalara ağırlık vereceğini ilan etti ise de bunun için gerekli desteği görememiştir. Nitekim o dönemde Doğu-Batı Pakistan arasındaki ekonomik ve siyasi sorunlar ülke yönetiminde sürtüşmelere neden olmaktaydı. Her ne kadar Başbakan Suhrawardi Doğu ve Batı Pakistan arasındaki ekonomik farklılıkları ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yaptı ise de bunda başarılı olamadı.

Göreve geldiği andan itibaren askeri politikalara öncelik veren Huseyin Şehid Suhrawardi’nin Başbakanlığı döneminde Pakistan Atom Enerjisi Komisyonu kuruldu. Atom Enerjisi Komisyonu'nun başkanlığına getirilen Dr. Nezir Ahmed 1957'de araştırma ve eğitim amaçlı bir nükleer reaktör kurulması konusunda hükümete bir  rapor sundu ise de o dönemde Pakistan’ın içinde bulunduğu ekonomik yetersizlikten dolayı bu rapor kabul edilmedi.

İki Pakistan arasındaki ekonomik eşitsizlik ve bu durum için yürütülen yetersiz politikalardan  dolayı çıkan çatışmaların ardından Genel Vali İskender Mirza, Huseyin Şehid Suhrawardi’nin istifa etmesini istedi ancak Suhrawardi, bu talebi reddetti ve güvenoyu yapılması için bir parlamentonun toplanmasını istedi. Ancak, bu isteği kabul edilmeyince, 17 Ekim 1957 tarihinde Huseyin Şehid, Başbakanlık görevinden istifa etti.

Huseyin Şehid Suhrawardi’nin istifasında sonraki iki aylık geçici başbakanlık görevinde bulunan İsmail İbrahim Çundrigar’dan sonra sürekli el değiştiren başbakanlık koltuğuna bu sefer eski Doğu Pakistan genel valisi ve sonrasında Pencap Başbakanı olan Firuz Han Nun geçti.

Firuz Han, Pencap Cumhuriyetçi Partisi kurucularından olup daha sonra  partinin genel başkanı oldu. 16 Aralık 1957 tarihinde girdiği seçimlerde başarı elde ederek Pakistan’ın başbakanı seçildi. Seçimlerde başarı sağlasa da tek başına hükümet kuracak çoğunluğu yakalayamayan Firuz Han, Ulusal Awami Parti, Krishak Sramik Partisi, Ulusal Kongresi ve Kast Federasyonu ile bir ittifak kurarak iktidara geldi.

Koalisyon hükümeti başbakanı olan Firuz Han, sistemin doğurduğu siyasi istikrarsızlıklardan dolayı büyük baskılar altına alındı. Dolayısıyla bu siyasi istikrarsızlık önceki başbakanlarda olduğu gibi Firuz Han’ın da sonunu getirdi.

1956 Anayasası ve siyasi partiler feshedildi!

İskender Mirza ile Başbakan Firuz Han arasında yakın ilişkiler olmasına rağmen siyasi istikrarsızlık ve bunalımı gerekçe gösteren Cumhurbaşkanı İskender Mirza 7 Ekim 1958 tarihinde anayasayı ve siyasi partileri feshederek ülke çapında sıkıyönetim ilan etti.  Aynı tarihte sıkıyönetim Başkomutanlığına, Genelkurmay Başkanı Eyüp Han’ı getirdi. Sıkıyönetim ilan edildiği için Firuz Han Nun’un başbakanlık görevi de otomatik olarak sona ermiş oldu.

Eyüp Han’ı Genelkurmay Başkanlığına getiren Cumhurbaşkanı İskender Mirza bir nevi kendi sonunu da hazırlamış oluyordu.

7 Ekim 1958 tarihinde ordu desteğiyle anayasayı fesheden Cumhurbaşkanı İskender Mirza, Genelkurmay Başkanı Eyüp Han’ı Başbakan olarak atadı. Ancak Eyüp Han merkezi otoritenin çöktüğü gerekçesiyle 27 Ekim 1958 tarihinde Cumhurbaşkanı İskender Mirza’nın istifa etmesi için karşı atağa geçti ve bunda başarılı oldu. İskender Mirza’yı devirerek onu İngiltere’ye sürgüne gönderen Eyüp Han ülke yönetimini tamamen ele geçirdi. Böylece kendisini Cumhurbaşkanı ilan ederek görevini sürdürdü.

1962’de ikinci anayasayı ilan eden Eyüp Han, bu anayasa ile ülke siyaset sistemini de değiştirmiş oldu. Yeni anayasa ile beraber Pakistan, cumhurbaşkanlık için ilk kez sandığa gidecekti ancak yeni sistemde cumhurbaşkanını tüm ülke değil belirli bir kesim seçecekti. Eyüp Han bu anayasa ile 156 kişilik Ulusal Meclis ve cumhurbaşkanını belirlemek üzere 80 bin kişiden  “temel demokrattan” oluşan bir seçici kurul belirledi. İki organın üyeleri Batı ve Doğu Pakistan arasında eşit olarak dağıtıldı. Bu sistemde Pakistan’ın ilk Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Eyüp Han ve Muhammed Cinnah’ın kız kardeşi Fatma Cinnah yarıştılar.

Pakistan'ın ilk Cumhurbaşkanlığı seçimleri 2 Şubat 1965'te yapıldı. Seçim, seçmen kütüğünü oluşturan 80.000 "temel demokrat" tarafından dolaylı olarak yapılacaktı. Bu temel Demokratlar temelde Demokratik olarak Bölgesel, Bölge, Tehsil veya Birlik konseylerinde görev yapan kamu temsilcilerince seçildi.

Pakistan Müslüman Birliği Partisi adayı Eyüb Han, tartışmalı ve çekişmeli geçen 1965 seçimlerinde yüzde 64 oy alarak beş partinin ortaklaşa aday gösterdiği Fatma Cinnah’ı geride bıraktı. Böylece yeni anayasa kapsamında Pakistan’ın seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu.

Eyüp Han yönetime ilk geldiğinde başkenti Karaçi’den Rawalpindi’ye taşıdı. 1965 seçimlerinden sonra da yeni başkent olarak belirlenen İslamabad’ın yapım çalışmalarını hızlandırdı. Bu arada Keşmir sorunu nedeniyle Hindistan’la yeniden sorunlar baş göstermişti. Hindista’ın Çin yenilgisi nedeniyle zayıf durumda olduğunu düşünen Eyüp Han Keşmir’i alma girişiminde bulununca Pakistan ve Hindistan arasında Lahor’a kadar yayılan bir savaş başladı. Savaş sırasında Hindistan, askeri yönden daha üstün olmasından dolayı Pakistan’ın içlerine kadar ilerledi. Bunun sonucunda  Birleşmiş Milletler’in baskısı ile 22 Aralık’da ateşkes ilan edildi.

Birleşmiş Milletler’in araya girmesiyle sona erdirilen savaşın doğurduğu olumsuz sonuçlar nedeniyle ülkede huzursuzluklar boy göstermiş ve hükümette büyük fikir ayrılıkları ortaya çıkmıştı. Bu ortamda Eyüp Han’ın uyguladığı politikaları eleştiren Pakistan Halk Partisi’nin lideri Zülfikar Ali Butto, Eyüp Han tarafından tutuklandı.

Eyüp Han’ın yönetimi sırasında Doğu Pakistan ve Batı Pakistan arasındaki eşitsizlikler halkı rahatsız edici boyutlara ulaşmıştır. Doğu Pakistan’a ülkenin ekonomisine katkısı oranında yatırım yapılmadığı için iki bölge arasında büyük ekonomik eşitsizlikler ortaya çıkmıştı.

Yaşanan huzursuzluklar ve siyasilerin tutuklanmasına gösterilen tepki karşısında tutuklanan muhalefet lideri Zülfikar Ali Butto’nun serbest bırakılmasını emir veren Eyüp Han, seçimlerde aday olmayacağını açıklayarak1969’da görevinden istifa etmiştir.  Eyüp Han’ın baskılar sonucu istifa etmesi üzerine yerine Genelkurmay Başkanı Yahya Han geçti.

Yahya Han’ın Cumhurbaşkanı olmasından sonra 1970 yılında yapılan genel seçimlerin sonucu tam olarak belirlenmese de Doğu Pakistanlı lider Şeyh Mucibur Rahman’ın partisi kazandı. Ancak seçim sonuçlarının tartışmalı olmasından dolayı Yahya Han tarafından kabul edilmedi. Bu durum doğu ve batı Pakistan arasında büyüyerek nihayetinde 1971 de Hindistan’ın da müdahil olduğu bir savaşa dönüştü. Yaşanan savaş sonrasında 1971 yılında Batı Pakistan, Bangladeş adıyla bağımsızlığını ilan ederek Pakistan’dan ayrılmış oldu.

Pakistan siyasal hayatında 1971-1977 yılları arası ikinci demokratik dönem olarak görülmektedir.  1971 yılında Doğu Pakistan’ın Bangladeş adıyla bağımsızlığını ilan etmesinden sonra meydana gelen yoğun tepkiler üzerine Cumhurbaşkanı Yahya Han görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Bu gelişme üzerine yapılan seçimlerde Zülfikar Ali Butto Cumhurbaşkanı seçildi.

Eyüp Han döneminde yapılan değişikliklerden dolayı Pakistan siyaseti genel olarak cumhurbaşkanlığı etrafında şekillenmişti. Ancak cumhurbaşkanı seçildikten sonra 1973 yılında Pakistan’ı parlamenter demokrasi olarak ilan eden yeni anayasayı yürürlüğe koydu. Bununla birlikte devletin başı başbakan olarak belirlendi ve iki kamaralı bir meclis oluşturuldu. Yeni anayasanın yürürlüğe girmesi ve devletin başının başbakan olarak belirlenmesi üzerine Cumhurbaşkanı Butto, Cumhurbaşkanlığından başbakanlığa geçti.

Ancak başbakan olabilmesi için yeni cumhurbaşkanı tarafından atanması gerekmekteydi. Bunun üzerine Cumhurbaşkanlığından ayrılan Butto’nun yerine meclis tarafından beşinci Cumhurbaşkanı olarak Fazıl İlahi Çaudiri seçildi. Çaudiri, Cumhurbaşkanı olduktan sonra Butto’yu Başbakan olarak atadı.

Zülfikar Ali Butto Başbakan iken 1976 yılında bir yıl sonra kendisine darbe yapacak olan General Ziya-ül Hak’ı Genelkurmay başkanı olarak atadı.

Mart 1977’de düzenlenen genel seçimlerinde dokuz partinin koalisyonuna karşı Butto’nun Pakistan Halk Partisi (PPP)  Ulusal Meclis’teki sandalyelerin çoğunu kazandı. Ancak kendisine karşı oluşturulan muhalefet koalisyonunun, Butto’nun seçimlere hile karıştırdığını öne sürmesi üzerine ülke genelinde olaylar boygösterdi. Olayların büyümesi ve yerini ülke çapında büyük çatışmalara bırakması sonucu Genelkurmay Başkanı Ziya-ül Hak 5 Temmuz 1977’de bir darbe gerçekleştirerek Butto’yu devirdi. Darbeden hemen sonra anayasayı askıya aldığını duyuran General Hak, ülkede sıkıyönetim ilan etti. Böylece Pakistan için ikinci askeri dönem başlamış oldu.

Darbeden kısa süre sonra tutuklanan Zülfikar Ali Butto, bazı muhalif milletvekillerine yönelik cinayete teşebbüs suçundan yargılanmaya başlandı ve dava sonucunda idam cezasına çarptırıldı. Ziya-ül Hak’ın Şubat 1979’da idam cezasını onaylaması üzerine Zülfikar Ali Butto Rawalpindi’de idam edildi.

 

 

KAYNAKÇA

Aydın GÜVEN

Aydın GÜVEN
Aydın GÜVEN

Güney Asya -South Asia [email protected]

Yorum Yaz