“Faber est suae quisque fortunae”
(Her insan kendi kaderini kendi yazar)
Rus toplumu ile alakalı yazacağım bu yazıda izleyeceğim yöntemi öncelikle sizlerle paylaşmak istiyorum. Rusya’nın St.Petersburg ve Moskova şehirlerinde yaşadığım 3 ay sürecinde edindiğim yaşam tecrübeleri yazımın temelini oluşturacak. Düşüncelerimi destekleme adına sosyal medyadaki diğer insanların yorumlarına başvuracağım. Buna ek olarak bazı yerlerde de düşüncelerimi açıklama adına ansiklopedik bilgilere yer vereceğim.
Öncelikle Rus toplumunu siyasetten ayırmanın çok zor olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum. Siyaset özellikle Rusya’da; toplumu, şehirleri , kültürleri ve inanışları etkileyen bir unsur. İnsanlar günlük hayattaki sıradan konuşmalarında siyasi konuları konuşma eğilimindeler. Hele ki Putin gibi halkın %70’ten fazlasından oy almış bir devlet başkanının ülkeyi yönettiği bir zamanda Rusya’yı ziyaret etmiş olmama rağmen bunu açıkça gördüm. Bunu özellikle belirtmemin sebebi insanların mevcut hükümete eleştirel şekilde yaklaşması. Bu noktada Rusça dersi aldığım akademideki bir hocamın sözünü nakletmek istiyorum. “Bizim toplumumuz eleştirmeyi çok sever. Ancak eleştiriler yalnızca kendi içimizde paylaşılır. Dışarıya karşı eleştiriler her zaman ya çok az dile getirilir ya da hiç söylenmez.” Bunu söyledikten sonra hocamızın bir çok kez hükümeti bize karşı eleştirmesi de manidar tabi. Ancak bu önermenin gerçeklik payı yüksek.
Sosyal medyada Rus hükümetini ve hükümetin aksiyonları ile alakalı yazılan yorumlarda genel olarak hava hükümetin iyi şeyler yaptığını savunma yönünde. Yani dışarıya karşı birliktelik. Putin’in göreve geldiği dönemden bu yana artan refah seviyesine değinenlerden tutun da, Putin’in daha demokratik bir devlet sistemi oluşturduğunu savunanlara kadar her türlü oskarlık savunmaları sosyal medyada bulmak mümkün. Örneğin; Putin’in Sovyetler’in yıkılmasından sonra ekonomik sistemde oluşan boşluğu değerlendirerek ülkenin en zengini haline gelen batı destekli baronlar ile savaştığına dair bir çok yorum okudum. Bunu ortaya koyanlar ise sıradan insanlar. Yani halk. Profesöründen işçisine kadar herkes. Ancak içerde olan biri olarak aynı güzellemeleri çok sık duyduğumu söyleyemem. Genel olarak duyduğum ne mi? Tabiki; gelir eşitsizliğinin hat safhada olduğu, şehirlerin çok pahalı olduğu, ki Moskova tescilli olarak en pahalı şehirler listesinde ilk 10 da yer almakta ve ülkede milliyetçi dünya anlayışının hakim olmaya başladığı vb. Bunları farklı insanlardan işittikçe sevgili hocamızın haklılığını anlamaya başladım. Haklıydı çünkü gerçekten eleştirmeyi seviyorlar. Ülkelerini gelişmiş ülkeler yanında geri kalmış olarak görme eğilimlerinin olduğunu söylemeliyim. Bu konuya aşağıda ayrı bir başlık olarak değineceğim. Aksine bir duygu olarak, ülkeleriyle gurur duymayı da aynı şekilde çok iyi biliyorlar. Bunu görebileceğimiz en iyi yer 29 Temmuz’da kutlanan Deniz Kuvvetleri günü. İnternette bununla ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz. Benim gözlemlerim ise insanların ülkeleri ile gurur duydukları tezini destekler nitelikte. Bunun ile alakalı öncelikle bazı çektiğim fotoğrafları sizlerle paylaşacağım. Orada görebileceğiniz kalabalık St.Petersburg’un en büyük ve en ünlü caddesinde devlet başkanının katılımıyla yapılan törenden çıkan insanların oluşturduğu ve konumuzun dışında ancak, resmi bir törenin nasıl olması gerektiğini gösteren bir kalabalıktı. 30 derece sıcağın altında, çok az bir polis koruması ile uzun bir mesafenin yalnızca halk tarafından yüründüğü bir törene şahit oldum. İnsanlar güne özel kıyafetlerini giymiş, kimileri bayraklarını sallayarak yürüyüşlerini gerçekleştiriyorlardı. Yürüyüşün başlangıç noktası olan Saray Meydanı’nda ise dev ekranlarda devlet başkanı Putin’in katıldığı tören tekrar tekrar gösteriliyordu. Putin’in Deniz kuvvetleri komutanına “hurra” dediği an tüylerinizi diken diken edebilecek bir andı. Meydan’da ayrıca Rus yapımı roketler sergilenmekteydi. Böylelikle ülkemizin de sahip olacağı S-400 füzelerini görmüş oldum. Tüm bu anlattıklarım eğer bir Rus olsanız gurur verici değil mi? Kendi adıma konuşacak olursam, evet kesinlikle gurur verici. Ülkesinin gücünü diğer ülkelere gösterdiği ordusunun Deniz kuvvetlerinden , hava kuvvetlerine kadar küçük bir fragmanını görmek onlara gurur veriyor. Bunu insanların gözlerinden okuyabiliyorsunuz. Genel olarak sosyal medyada rastlanan dışa karşı savunuş stratejisinin altında yatan motivasyonu 29 Temmuz’da açıkça görebiliyorsunuz. Aşağıda “Quora” adlı internet sitesinden aldığım bu konu hakkındaki birkaç yorumu sizlerle paylaşacağım. Daha fazla yorum görmek için bahsettiğim sitede “What do Russians who live in Russia think of Vladimir Putin?” sorusuna detaylı bakabilirsiniz.
Biraz da günümüz Rus toplumunun ideolojik seçimlerinden bahsetmek istiyorum, gördüklerim kadarıyla. 27 yıl önce Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin ardından kurulmuş olan Rusya Federal Devleti’nde yaşayan toplumda eski görkemli günleri özleyen insanların olmaması sanırım düşünülemez. İnsanlardan her fırsatta ABD ile dünya birinciliği rekabetine girmelerinin çok gurur verici olduğunu, Gagarin’in yaptığının ise asla unutulamayacak bir şey olduğunu işitiyorsunuz. Ancak bu eski güzel zamanları özleyiş hiç bir zaman “komünizm” ideolojisini yeniden canlandırma motivasyonu, isteği taşımıyor. Halk Lenin’in mozolesinin karşısında, neredeyse Kremlin’den gösterişli bir alışveriş merkezinin oluşundan rahatsız görünmüyor. Sanki “Komünizm, Lenin, Stalin… bunların hepsi geride kaldı, artık kendi tercihlerimizi kendimiz yapabiliyoruz, ne yiyeceğimize, ne giyeceğimize, her şey bizim ellerimizde” düşünce rüzgarları esiyor Rusya sokaklarında. Bunun nedeni ise yalnızca 2 büyük şehri, devrim şehirlerini gezmiş olmam olabilir. Zira değişen hayat düzenlerine ilk adapte olmayı başarabilen yerler merkezlerdir ve orada yaşayan insanlardır. İnsanlar günlük hayat, siyaset haricinde geçmişi çağrıştırabilecek konuşmalar yapmaktan imtina ediyor. Bu haliyle Moskova’da gördüğüm devasa yapıları yapan motivasyonu günümüz insanında görmek imkansız. Burada değinmek istediğim nokta da halk arasında siyasi düşünceler fraksiyonlara bölünmemiş. Konuşulan siyasetin temel odağı Putin. Putin’i destekliyorsanız Çarlık Rusya’sının görkemli günlerini özlüyor olabilirsiniz, halkta bunun karşısında var olan tek düşünce “Putin’sizlik”, ancak bunun nasıl olacağına dair hiçbir fikir yok. Yani Putin’in ortaya koyduğu hayat görüşünün karşısına konulabilecek bir düşünce halk temeline yayılmamış. Dolayısıyla Türk siyasetinin çeşitli fraksiyonlar halinde oluşmuş yapısına benzememekte. Bu nedenle halk arasında siyaset temelli yapılan tartışmaların çok da alevli olmayacağını söyleyebilirim.
Yazımın en başında değindiğim Rus toplumunun siyasetten ayrılamayacağı konusu hakkında bir kaç yorum daha yapmak istiyorum. Daha sonrasında kullandığım “İnsanlar günlük hayattaki sıradan konuşmalarında siyasi konuları konuşma eğilimindeler.” önermesine de açıklık getireceğim. Bu konu hakkında tekrar ek bilgiler vermek istedim, zira bu cümleler açıklanmamış hali ile Rus toplumunun genelini yansıtmıyor. Öncelikle insanların siyaset hakkında konuştuklarını söylerken sokakta gördüğüm veya markette çalışan birinin ekonomiyi, maaşları eleştiriyor oluşunu da kastettiğimi belirtmek istiyorum. Dil kursumdaki hocaların sürekli olarak mevcut hükümet hakkında ki konuşmalarını da kastediyorum. Bunları özellikle belirttim, zira şehrin gece hayatını aktif şekilde kullanma eğiliminde olan büyükçe bir kalabalığın sabaha karşı içkilerini yudumlarken Putin’i konuştuklarını düşünmüyorum. Özellikle St. Petersburg’da gördüğüm gececi devasa kalabalık hafta sonunun gelmesini dört gözle bekleyen, hafta sonu olduğu zamanda barlar sokağına akın eden ve sabaha kadar eğlenen insan topluluklarından oluşuyor. Dolayısıyla siyasetten uzak ölü bir kitlenin de var olduğunu söylemeden bu bahsi kapatmak istemedim.
Siyaset konusunu bitirmeden belirli aralıklarla Federal Finansal İzleme Servisi (Федеральная Служба по Финансовому Мнониторингу)’nin internet sitesinde yayınlanan bir listeden bahsetmek istiyorum. Bu listede Rusya Federasyon’u sınırlarında olmuş veya olan terörist ya da ekstirimist olabilme ihtimali görülen insanlar yer almakta. İhtimali görülen ifadesi kullanıyorum çünkü bu listede bulunan insanların nasıl seçildikleri belli değil. Bir mahkeme kararıyla seçilmediklerini biliyoruz. Bu listede bulunmanın kötü yanı sizinle ilgili bilgilerin yayımlanması ve Rusya’da herhangi bir devlet hizmetinden yararlanamayacak olmanız. Hatta banka hesabınızdaki paranızı bile çekemezsiniz. Listede 4 kategori var: 1-Yabancı terör örgütleri 2- Rus vatandaşı olmayan “terörist” listesi 3-Rus terör örgütleri 4-Rus vatandaşı olan “terörist”. 1.kategoride 101 terör örgütü bulunmakta, ki bunların çoğu kendini İslam ile bağdaştıran örgütler. 2.kategoride 465 kişi var, ki bunların çoğu Müslüman isimlerine sahip kişiler. 3.kategoride 465 terör örgütü var. 4.kategoride ise 8600 kişi var. İnsan haklarına aykırı sayılabilecek bu listeye karşı internette yalnızca bir kaç yazı görmem nedeniyle şu ihtimalleri düşünüyorum: Ya liste Rusya Devletinin çıkarları adına yararlı , düşmanın tanınmasını sağlayan bir işlev görüyor ya da iyi gizleniyor.
Rus insanı kendi ülkesini, toplumunu beğenmeme eğilimi gösteriyor ve aslında bunu yaparken kullandığı materyaller oldukça akla yatkın olan şeyler. Mesela Rusya’nın 1.1 milyon nüfusa sahip şehri Don-Rostov’da yaşayan ve tıp öğrencisi olan bir arkadaşımdan, ki annesi de doktor, duyduğum gerekçeler şunlardı: Ekonomik durumun ülkelerinde giderek kötüleştiği ve şehirler arası temel ihtiyaçların fiyatlarında farklılık görünmezken, gelir dağılımının eşitsiz olarak paylaşılması. Örneğin; Moskova ve Don-Rostov şehirlerinde yemek, barınma, ulaşım vb. gibi temel ihtiyaçların fiyatlarında farklılık çok ciddi boyutlarda görünmezken, Moskova’da insanların gelirleri Don-Rostov’a nazaran çok ama çok yüksek. Diğer bir nokta arkadaşımın ilgilendiği alan olan, sağlık sektörünün çok ama çok değersiz görülüyor olması. Doktor maaşlarının düşük olmasının yanında kurulu bir düzen olmadığı için rüşvet mekanizmasının sık sık doktorlar tarafından işletilmek durumunda olduğu. Annesinin Türkiye’deki doktorlar ile yaptığı görüşmelerden sonra hayat standardı olarak Türkiye’deki doktorların Rusya’daki doktorlardan çok daha iyi yaşadığını belirtmesi durumu biraz daha açıklayıcı hale getiriyor. Ekonomik duruma geri dönecek olursak bu konuda biraz kafamın karıştığını söylemeliyim. St.Petersburg’ta 2 Aydan fazla yaşamış biri olarak şehrin refah seviyesinin yüksekliğini gözüme sokan lüks arabalar, lüks binalar, gösterişli kıyafetler vs. hepsi birer ilizyon mu? Dil kursundaki hocamızın, ülkenin çoğu yerine yol olmadığı bu nedenle su ve elektriğin gitmediği şeklinde iddia ettiği durumun Petersburg-Moskova hattında esamesinin görünmediğini söyleyebilirim. Dolayısıyla kendi ülkesini beğenmemenin motivasyonu olarak ekonomik durumun karışık olması en önemli etken. Rus toplumunun genel olarak nasıl insanlardan oluştuğunu incelediğim bölümde görebileceklerinize ek olarak, arkadaşımın dikkat çektiği bir konuda şu: Rus insanı cömerttir, karşısındakine iyi davranma, yardımcı olma eğilimi gösterir ancak gelirlerin dağılımındaki adaletsizliğin insanların yapılarını etkilediğini onları daha kaba birer insana dönüştürdüğü. Bunu sanırım günümüzde tüm toplumlar için söyleyebiliriz ancak dikkat çekmek istediğim nokta şu: Rus insanının aslının tehlikede oluşu, ki bu noktada sanırım Türk insanı ile ortak bir nokta paylaşmakta.
Furkan DEMİR