Müslüman Bacım!
Sen özelsin ve bu özelliğini koru.
Bir Müslüman olarak örnek alacağın, rehberin, mübelliğin Hz. Peygamber Efendimiz (SAV)’den başkası olabilir mi?
Ve bir Müslüman kadın olarak Hz. Hatice, Hz. Aişe annemizden başka kim sana yol gösterebilir?
14 asırdan günümüze çok şey değişti. Ticaret hayatından, eğitime; sağlıktan, teknolojiye, her alanda sayılamayacak kadar çok şey değişti. Lakin bir şey değişmedi: İSLAM.
Müslüman hayatının her safhasını değiştirmeye ant içen küfür sahipleri elbette ki İslam’ı değiştirmek için de bin bir hile ve planlar kurdular. Ama katiyen İslam’ı değiştiremediler ve değiştiremeyeceklerini anladılar. O yüzden İslam’ı bırakıp, ‘müslümanlığı’ değiştirmeye başladılar. Ve bunu büyük ölçüde başardılar da.
Ve bunu da en çok ‘Müslüman bacım’ üzerinden gerçekleştirdiler. Müslüman kadının şahsiyetini “özgürlük” gibi tahrik edici kelimelerle evden aldılar, büyük bir ihanetle onu soyup, koyun gibi kasap vitrinine astılar. Şimdi saçının bir telini bile göstermekten haya eden kızlar yerinde pastanelerde erkeklerle yan yana oturan aşüfteler var. Tesettürlü olduğu zanneden çıplakların sayısı ise her geçen gün artmakta.”
Sadece “teşhir” konusuna bakalım;
Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) evlerinde mekânı ortadan bölen “hıdr” adı verilen perdeler bulunmaktaydı. Eve yabancı bir misafir geldiği zaman eşleri, onların yanında değil, bu perde ile ayrılan bölümde otururlardı. Kur’an-ı Kerim’de,
“Ey iman edenler! Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir.” [Ahzâb suresi, 53]
ayet-i celilesinde yer alan “hicâb” kelimesiyle içteki hıdr veya dış kapıdaki perde kastedilmiştir. Ayet, evlerdeki harem bölümünün var oluş sebebini de ortaya koymaktadır.
Mademki bizim rehberimiz, Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)’dir; o halde, bu noktaya dikkat edelim. Hz. Hatice, Hz. Aişe, Hz. Hafsa, Hz. Sevde ve diğer mübarek annelerimiz bizim için örnek ise eğer, kendini “teşhir etme” ne oluyor Müslüman Bacım? Tabiki burada kastettiğimiz Facebook ve diğer sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılan fotoğraflardır. Kendini, kendi elinle nasıl “teşhir” edebiliyorsun? İşin teknik boyutuyla ilgili olarak, paylaştığın her fotoğrafın sana bakmakla haram kişiler tarafından da görülebileceğini ve görüldüğünü de iyi biliyorsundur.
İki helal olmayan iş yapıyorsun. Birincisi kendini “haram, sınırlarının dışında olan başkalarına” teşhir ediyorsun, ikincisi sana “haram olanların” sana bakmalarına sebebiyet veriyorsun.
"Beğeni almak" ya da "takipçi sayını artırmak" mıdır “kendini teşhir etmenin” sebebi? Başka ne olabilir? “Buradayım, şunu yapıyorum” diye özel hayatını ifşa etmenin mantığı nedir? Müslüman bir kadından daha hayâ, edep sahibi kim olabilir? En çok korunan, gizlenen, kendini sakındıran Müslüman kadın değil midir?
Hz. Peygamber Efendimiz(SAV)’in sünneti bunu öğretmiyor mu bize? Örnek aldığımız Müslüman kadın şahsiyetler bunu tavsiye etmiyor mu?
Ama sen yüzünü Kur’an’dan ve Sünnet’ten çevirdin, sana “özgürlük” diyenlerin “trend”lerine bakıyorsun. “carpe diem” dediğin şey, anı yaşamaksa eğer; saliseden de kısa olan anlık tatminlerin için koca bir ömrünü heba ediyorsun.
Müslüman Bacım!
Fotoğrafını paylaşma! Kendini teşhir etme!
Müslüman Bacım(!)
Sen özelsen eğer, ‘özel’liğini koru!
Hasan HADİ
Yorum Yaz