İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
﷽
قُلِ اللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ أَنتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِي مَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
İslam düşüncesinin mümbit dönemi diyebileceğimiz 7/13. yy. arasındaki dönemlerde çeşitli ilim dallarında birçok eser verilmiştir. Bu dönem, erdemli bir toplum yaratmak için ideal siyaset ve ahlak düşüncesiyle reel-politik uygulamalar arasında uyum sağlamaya dönük olarak hazırlanan birçok yazılı kaynağın kaleme alındığı bir dönemdir. Adudüddîn el- Îcî’nin kaleme aldığı el- Ahlâku’l-Adudiyye adlı risale ahlak ve siyaset bağlamında kaleme alınan eserler arasında önemli bir yer teşkil etmektedir ki bu risalenin ardın sıra gelen dönemlerde risaleye ilişkin hazırlanan pek çok şerh yazınları bunun en büyük delili sayılabilir.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Ahlâk-ı Aduddiyye Şerhleri’nin bir kısmını çevirileri ile beraber yayınlayarak bir seri oluşturdu. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından 2014 yılında bastırılan Ahlâk-ı Adudiyye Şerhleri serisinin ilk kitabı ise Müstakim Arıcı’nın çevirisiyle Taşköprizâde Ahmed Efendi’nin Şerhu’l- Ahlâk’il- Adudiyye adlı eseridir. Eseri daha önce bir vesileyle okuma şansı buldum. Ama yakın dönemde tekrardan okuma ihtiyacı hissedince, notlayarak okuma yoluna gittim. Aldığım bazı notları burada paylaşarak sizlerin de faydasına sunmak istedim. Eser mukaddime ve dört makaleden oluşuyor. Bir yazı serisi şeklinde paylaşacağım bu notlarda ilk olarak şerhe ait mukaddime ve eserin öz mukaddimesine ilişkin notlarımı paylaşacağım.
Taşköprizade’nin eserde kaleme aldığı şu dua ile başlamak yerinde bir hareket olur; “Bizi bu sayfaları açıklamaya muvaffak kıldığın gibi ahlaki erdemlerle donanmayı da bize kolaylaştır.”
Eserin müellifi Taşköprîzade Ahmed Efendi görüleceği üzere Osmanlı ulema ailesi olan Taşköprîzadelerin bir ferdi olarak dünyaya geliyor. Asıl adı İsâmüddin Ebü’l- Hayr Ahmed b. Mustafa b. Halîl er-Rûmî el Hanefî (ö. 968/1561) olan Taşköprîzade ya da daha bilenen adıyla Taşköprülüzade’nin babası Şehzade Selim’e hocalık etmiştir. Aynı zamanda Taşköprülüzde’nin kendisi de babasından ders almıştır. Osmanlı medrese sistemi içinde eğitim alan müellifimiz eğitiminden sonra da birçok medresede dersler vermiş ölümüne yakın birçok kitap neşretmesi itibariyle ilmi hayata önemli katkılarda bulunmuştur. Diyanet İslam Ansiklopedisi’nin Mehmet İpşirli Hoca tarafından hazırlanan “Taşköprizâdeler” ve Yusuf Şevki Yavuz Hoca’nın “Taşköprîzâde Ahmed Efendi” maddelerinde çok daha engin bilgiler veriyor. Merak edenler için ilgili maddeleri okumalarını öneririm.
Taşköprîzâde Ahmed Efendi “Şerhu’l- Ahlâk’il- Adudiyye” adlı eserini, müellif eserinden kaynakla 1540 yılında İstanbul’da kaleme aldığını ifade ediyor. Hayatına göz attığımız zaman ilgili tarihlerde Taşköprîzâde’nin Sahn-ı Semân medreselerinde müderris olduğunu ve vazifesiyle beraber eserin yazım işini de sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Taşköprîzâde “Şerhu’l- Ahlâk’il- Adudiyye”’de akli ve nakli ilimleri birleştirmeye dönük bir çaba göstermiştir. Mukaddime kısmında Şu’arâ suresinden nakille Allah’ın Hz. İbrahim’e hitaben söylediği “Rabbim! Bana hikmeti ver ve beni salihlerden eyle.” Ayetini alması onu teorik ve pratik yönlere ilişkin görüşünü açıklamasında önemli bir yer oluşturur. Felsefi ahlâk literatürüne ilişkin olarak getirdiği teorik ve pratik yaklaşımlar özellikle bahsi geçen şerhin önemini arz etmede sağlam bir delil teşkil etmektedir. Eseri okuduğumuz zaman, müellifin sadece felsefi alanda değil din, siyaset, sosyoloji vb. gibi alanlarda da oldukça yetkin olduğunu ve interdisipliner bir yaklaşım göstererek bu alanları bir potada oldukça başarılı bir şekilde eritmeyi başardığını görülmektedir.
Eser, şerhe ait bir mukaddime ve eserin öz mukaddimesinin şerhi olarak iki mukaddime kısmından oluşuyor. Şârih, bütün kadim eserlerde olduğu üzere şerhe ait mukaddime bölümünde besmele - hamdele - salvele safhalarıyla giriş yapıyor. Şerhin yazım sebebi olarak bu ilimde yazılmış diğer yazınları dikkate alarak bu eserin görenlerin “Maşallah!” diyebilecekleri bir metin yazmaya niyetlendiğini bu minvaldeki uğraşısının, karşısına Adudüddîn el- Îcî’nin kaleme aldığı el- Ahlâku’l-Adudiyye’sini çıkarttığını ifade ediyor. el- Ahlâku’l-Adudiyye ile ilgili olarak ise eserin insanların gündeminden düşerek ihmal edildiğini beyan ediyor. Ancak eserin gerek doğu gerek batıda tanınması gerektiğini ve daha önce olduğu gibi gerekli ilgiyi görmesi gerektiğini ifade ederek böyle bir yola başvurduğunu söylüyor. Taşköprîzade, el- Ahlâku’l-Adudiyye için ahlak meselelerini birkaç varağa sığdırmak suretiyle bir tür özet metin oluşturmuş olduğunu ancak bu özet metinlerde kapalılık olduğu için buradaki esasları ayrıntılandırma gereği duyarak nas, nakil, yaygın sünnetler ve makbul hadislerle destekleyip şerhi yazdığını ifade ediyor. Üstadı olarak tanımladığı Adudüddîn el- Îcî için dua ederek asıl mukaddime kısmına geçmiş oluyor.
Asıl mukaddime kısmında şârih, Îcî’nın mukaddemesini şerh ederken, onun besmele-hamdele-salvele’sine ilişkin olarak yapılan işin bereketli olması yönüyle matuf olduğunu beyan ediyor. Eserin içinde geçen “sonra, bu muhtasar bir eserdir” ifadesindeki “muhtasar" deyişine dair tartışmalar yapan şârih -az sözle yüce anlamları ifade- anlamına gelen bu lâfziyatın zihinlerdeki varlığa mı delalet ettiğini yoksa harici bir şey mi olduğunu tartışıyor.
Mukaddime kısmı ahlak ilmine ilişkin tanımlama kısmı ile devam ediyor. Tanımı “Ahlak ilmin tarifi olarak övülen huyları kazanmak ve yerilen huyları terk etmek için bu huylara dair bilgidir.” Konusu “Övülenlerin, yerilenlerle değiştirilmesi bakımından insan huylarıdır.” Gayesi “Dünya ve ahiret hayatında iftihar edilecek mutluluklar ile insan nefsinin yetkinleştirilmesidir.” Ahlakı bir ilim olarak tasvir eden şârih ilmin ehemmiyetini bütün peygamberlere emredilmesi yönüyle açıklamaktadır. Bir ilim olarak ahlakın nazari ve ameli gücü yetkinleştirdiğini çeşitli ayetlerle destekleyen Taşköprîzade Ahlak ilminin Şerefini akli ve nakli bakımdan olmak üzere sınıflandırıyor. Ahlak ilminin İlkeleri olarak ise nebevi şeriatlar ve ilahi yasalar ifade ediliyor.
Şârih hikmete ilişkin tanımlamayı Bakara suresinden “Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir” ayetiyle açıklayarak burada geçen hikmetin ilim ve davranışın toplamı olduğunu ifade ediyor. İlimden kastini ise “varlıkları bizden kaynaklanmayan şeylerin, insanın gücü yettiği ölçüde araştırıldığı ilimler” olarak açıklayan şârih buna “teorik felsefe” denildiğini not düşüyor. Davranıştan kastını “amellerin ve fiillerin insanın muktedir olduğu ölçüde gereği gibi yapıldığının incelendiği ilimlerdir” şeklinde açıklayan Taşköprîzade buna da “pratik felsefe” denildiğini izah ediyor.
Mukaddime şerhinin son kısmında Ahmed Efendi, müelliften hareketle yukarıdaki tanımların kaynak gösterilerek kitapta geçen 4 makalenin neye karşılık geldiğini hangi cihetiyle sıralandığını ve hangi konulara değineceğini açıklayarak mukaddime bahsini kapatıp “Nazarî Ahlâk” adını taşıyan birinci makaleye geçiyor.
Böylelikle toplam 5 sayfalık iki mukaddimeye ilişkin paylaşacağım notları sizlerin de istifadesine sunmuş oldum. Mukaddimeye dair notlara Taşköprîzâde’nin duası ile başladık duasıyla hitama erdirelim: “Allah’ım! Bizi bu sayfaları açıklamaya muvaffak kıldığın gibi ahlâki erdemlerle donanmayı da bize kolaylaştır, bizi dünya ve âhiret mutluluğunu kazananlardan eyle, bizi güzel fiiller ve övülen erdemlerin her ikisine de muvaffak olanlardan eyle! Muhakkak ki Sen ihsanı bol olansın, Sana tevekkül ettim ve dönüş ancak Sanadır.”
Oktay KAYMAK
DİNÇER, Ö. (2018). Siyasetnameleri Yeniden Okumak. İstanbul: Klasik Yayınları.
Taşköprîzade, A. E. (2014). Şerhu'l-Ahlâki'l-Adudiyye (1. b.). (M. Arıcı, Çev.) İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı.
TÜRKER, Ö. (2014). SUNUŞ, AHlak-ı Adudiyye Şerhleri Projesi. T. A. Efendi içinde, Şerhu-l Ahlâki'l Adudiyye (M. ARICI, Çev., s. 9-10). İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı.
Yorum Yaz