Siyasal ekonomi terimi siyasetin ekonomiden disiplin olarak ayırımının sürdürelemez olduğunu gösteriyor. Ekonomik sonuçları belirlemede siyasal faktörleri hayati bir önem taşıyor ve siyasal sonuçları belirlemede de ekonomik faktörler hayati bir önem taşıyor. Siyasal ekonomi kavram kendi alt dallarında çeşitli rekabetli gelenekleri içerir. Bunlardan en önemlileri şunlardır;
- -Devlet merkezli siyasal ekonomi
- -Klasik/Neo-klasik siyasal ekonomi
- -Marksist siyasal ekonomi
Devlet Merkezli Siyasal Ekonomi
Devlet merkezli siyasal ekonomi, bazen “ekonomik milliyetçilik” de dennene ve Avrupa’da en çok 15 ile 17 yy’ın arasında etkili olan merkantilizm’den gelişmiştir.
Klasik merkantilist stratejisi, ithal alımları az tutup ihracat için mal üretme aracılığıyla avantajlı bir ticaret dengesi kurarak devlete zenginlik kazandırmaktı. Bunu yapmada ana amaç korumacılıktır. Savunucu merkantilizm çocuk endüstriler ve kıyasla daha zayıf ekonomileri daha güçlü ekomonilerden gelebilecek “adil olmayan” rekabetten korumak için tasarlanmışken, agresif merkantilizm yayılmacılık ve savaşın temelini oluşturmak için ulusal ekonomiyi güçlendirmeyi amaçlıyordu.
Marksist Siyasal Ekonomi
Marksist siyasal ekonomi, kapitalizmi bir sınıf istismarı olarak görür ve sosyal sınıflara ekonominin ana aktörleri olarak davranır. Karl Marx sınnıfları ekonomik güç açısından özellikle de insanların üretici zenginliğini sahibine ya da üretme yollarına kıyasla durduğu yeri ele alarak tanımlar.
Kapitalist toplumun gittikçe burjuva ve proletarya olmak üzere iki büyük sınıfa ayrıldığına inanıyordu. Kapitalizmin kar arayışı emelerinin değerinden daha az ödeme yaptığı işçilerden artı değer çıkararak tatmin edilebilir. Bu artı değer proleteryanın burjuvaya karşı uzlaştırılamaz bir düşmanlık beslemesine neden olmuştur. Bu uzlaştırılamaz sınıf çatışması kapitalizme ölümcül bir dengesizlik veriyor. Kaptalizm aşırı üretimden dolayı sorunlar yaşadıkça proleterya sonunda kendi içinde sınıf bilincine gelecek ve kapitalizmin mezarcısı olarak kaderinin farkına varcaktır.
Klasik ve Neo-Klasik Siyasal Ekonomi
Klasik siyasal ekonomi, Adam Smith ve David Ricardo’nun yazılarından ileri gelmiştir. İnsanın doğası hakkında liberal varsayımlara ve özellikle de mantıklı şekilde kişisel çıkarlanın belirleyebilen ya da faydaları sonuna kadar kullananlar olarak bireylerin ana ekonomik olduğuna dayanır.
Bu görüşün ana fikri düzenlenmemiş piyasa ekonomisin uzun vadede dengeye doğru eğilmesi ki burada fiyat mekanizmasının arz ve talep kavramlarını da aynı getirmek anlamına gelmektedir.
Klasik siyasal ekonominin bakış açısından devletin ekonomiye müdahil olmadığı, elini ayağını çektiği ve piyasanın kendisini yönetmek için bırakıldığı ‘laissez-faire’ politikasını gösterir.