İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Hz. Peygamber’in (sav) Kriz Yönetimi
Muammer Bayraktutar, Hz. Peygamber’in (sav) Kriz Yönetimi, Ankara: Otto, Kasım 2023.
Bayraktutar 1970 Tokat/Turhal doğumludur. Hadislerde Mecâzi Unsurlar ve Yorumu başlığıyla yüksek lisans tezini hazırlamıştır. İmâm Şafiî’de lafza bağlı Hadis/Sünnet yorumu teziyle doktor olmuştur. Bakanlıklarda ve farklı üniversitelerde görevlerde bulunarak 2023 yılında Profesör olmuştur. Hadislerde Mecâzi Anlatım, Cevâd Alî, Câhiliyyeden İslâm’a İbâdet Tarihi (çeviri) gibi telif ve tercüme birçok kitabı bulunmaktadır. Bunun yanında birçok makale ve tebliği de vardır.
Muammer Bayraktutar Hocanın hazırlamış olduğu bu kitap alanında önemli bir boşluğu dolduruyor. Peygamberimizin krizlerde göstermiş olduğu yöntemler ele alınıyor. Peygamberimiz aslında bizlere dünyada cenneti vaat etmedi. Müslümanların iman ettik dedikten sonra imtihan edileceğini bizlere buyurdu. Hz. Âdem’den beri insanlık imtihan oluyor ve krizlerle boğuşuyor. Cennet gibi bir yerde hata yapması sonucu Hz. Âdem dünyaya gönderildi. Oğulları Habil ve Kabil döneminde cinayet gibi büyük bir günah işlenildi. Lakin günah işleyen hesaba çekilse de günah işleyenlerin nesillerinden salih ve saliha insanlar gelebilir. Efendimiz (sav) Taif’te taşlandıktan sonra onlara beddua etmedi. Nesillerinden iyi insanlar gelebilir diye düşündü. Bu tavır Peygamberimizden bizlere kalmalı ve bunu sadece Peygamberlerin yapabileceğini düşünmemeliyiz.
Peygamberler zorluk ve imtihan olarak bizden daha çok zorluklara uğradılar ama birer insan peygamberlerdi. Dolayısıyla dünyamızda değişen ve değişmeyen şeylerin olduğunu kabul edersek imtihan olma durumu değişmeden devam ediyor. Mal, kadın (kadınlar için de erkek), makam, hırs, aile, akraba, anne-baba ve değişmeyen birçok şey var. Peygamberimiz (sav) hayatın içinde ve bu tür sorunlarla her zaman muhatap oluyor. Anne ve babasını küçük yaşta kaybediyor, ticaretle uğraşıyor ve insanlar arasında en güvenilir olarak biliniyor. Kendisinden önce birçok çocuğunun vefatını görüyor. İki insanın dayanabileceği sağlık sorunlarına düçar oluyor. Büyük başarılar bedel istediği gibi büyük insanlarda büyük zorluklar yaşıyorlar. Onu diğer insanlardan ayıran en önemli özellik İslam davasını güderken dünyevî amaçlar gütmemesidir.[1] Karşımızda Kral Peygamber örneği yoktur. O kendisine her ne teklif edilirse edilsin İslam davasından dönmemiş ve bu uğurda maddi çıkar peşinde koşmamıştır. Onun bu özelliği İslam’ın belki binlerce yıl bereketli olmasına umarım sebebiyet verecektir.
Bayraktutar Hocamız kitabına Kriz’in tanımını yaparak başlıyor. Kriz şu anlama geliyor
“Kriz kelimesinin aslı Grekçe “krinein” sözcüğüne dayanmakta olup “akıl yürütmek, karar vermek ve ayırmak” gibi anlamlara gelmektedir. Latincede kriz, karar anlamının yanı sıra, yine bunluk, badire, buhran, bunalım, bunaltı, sıkıntı kelimelerine karşılık gelmektedir. Zamanla kullanım alanı genişleyen kelime, 1500’lü yıllarda tıp alanında bir hastalıkla ateşin birdenbire düşmesini ve yükselmesini, hastalığın nöbetleşe olarak artmaya başladığı anı, ruhsal çalışmaların yoğunlaştığı dönemi ve bir hastalığın ilerleyerek ulaştığı doruk noktasını ifade etmek üzere kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca kelime tıp alanında, nöbet ve atak kelimeleri ile eş anlamlı olarak da kullanılmaktadır.”[2]
Bayraktutar Hoca kriz kelimesinin Çince, Arapça gibi dillerde karşılıklarını verdikten sonra İslam’ın krize bakışını değerlendiriyor. Kur’an ve sünnet bu konuda bilgiler içeriyor. Krizlerin bir kısmı insanların kendi yaptıklarıyla alakalıyken bir kısmı da imtihan gereği olmaktadır. Hz. Peygamber (sav) bir hadisinde: “Mümin erkek ve mümin kadınların başına Allah’a kavuşacağı güne kadar ya kendisinde ya çocuğunda veya malında mutlaka sıkıntı gelmeye devam eder.” [3] Buyuruyor. Dolayısıyla insan var olduğu müddetçe sabırlı olması ve bu dünyanın geçici olduğunu bilmesi lazım.
Birinci bölümde kriz olgusu ve İslam’da kriz algısı bölümünde yukarıda bahsettiklerimize değiniyor Bayraktutar. İkinci bölümde Hz. Peygamber ve kriz yönetimi’ne değiniyor. İkinci bölümde Peygamberimizin kriz yönetimini, kriz yönetimine hazırlanmasını, risalet öncesi kriz yönetimini, risalet döneminde yaşanan krizleri inceliyor.
Üçüncü bölüm Hz. Peygamber’in kriz yönetiminde temel ilkeler ve yöntemler başlığını taşıyor. Bu bölümde maddi, beşeri ve stratejik ilke ve yöntemlere değiniyor Hoca, burada sünnetullah’a uymak ve sebeplere sarılmak, tedbirli olmak, erken ve gizli hareket etmek gibi konuları ele alıyor. Dini manevi ve psikolojik ilke ve yöntemlere de değinen Bayraktutar, dua etmek ve Allah’a yönelmekten, sabretmek, azimli olmaktan ve duyguları kontrol etmek gibi konulardan bahsediyor. İdari, siyasi ve toplumsal ilke ve yöntemlerden de bahseden Bayraktutar, otoriteyi tesis etmek, ortak akıl, yetkili makamı gözetmek, liyakate önem vermek, toplumun desteğini almak gibi konulara yön veriyor.
Hukuki ilke ve yöntemlerden zahiri esas almaktan, yargılamak ve muhakeme etmek, cahiliye yasalarından yararlanmak gibi konuları ele alıyor. Ahlaki ilke ve yöntemler kısmında affetmek ve bağışlamak, alçakgönüllü ve vefakâr olmaktan bahsediyor. İktisadi ilke ve Yöntemler kısmında İslami ilkeleri gözetmek, iktisadi hamlelerde bulunmak, yardımlaşmak ve dayanışmak, çalışmak ve üretmek, yoksullara öncelik vermek konularını ele alıyor ve sonuç ile bu kitabı nihayete eriyor.
Peygamberimiz insanlara örnek olarak gönderildiğinden Onun hayatından öğrenecek bütün bir insanlığın çok şeyi vardır. Genel olarak bu krizlere karşı Efendimizin nasıl yol izlediği kitapta işlenmiştir. Benzer kriz ve sorunlar hep olacağından bu sorunlara karşı önlemler alınması gerekmektedir. Peygamberimiz birçok sorun karşısında aynı veya benzer ilkeler de uygulamıştır. Sebeplere sarılarak, istişare ederek, işlerini gizli tutarak sorunu çözmeye çalışmış, elinden geleni yaptıktan sonra Allah’a dua etmeyi de unutmamıştır. Akif de Peygamberimizden esinlenerek Allah’a dayan say’e sarıl hikmete râm ol, yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol diyordu.
Kadercilik ve çalışmayı ihmal etmek, sebeplere sığınmamak, tedbir almamak elbette insanları başarısızlığa götürecektir. Peygamberimiz insanlığın en derin krizleri yaşadığı, cahiliyye gibi bir dönemde görevini üstlenmiştir. Çocuklarını diri diri gömenler, putlara tapanlar, haksızlık, zulüm, kavmiyetçilik ve birçok insana özgü zarar verici durumların yaşandığı çağda Peygamberimiz arkadaşlarını ve sahabelerini meleklerle yarışabilecek bir seviyeye getirmiştir. Peygamberimiz (sav) kriz çıkarmaya değil krizleri çözmeye gelmiştir.[4] Kendisini Rabbimiz bu durumlara önceden hazırlamış ve üstlendiği yüklerde ona yardımcı olmuştur. Günümüzde derinden hissettiğimiz iktisadi kriz o dönemde de hissedilmiştir. Kriz döneminde Ebu Talib’in ailesinin kalabalık olduğu gündeme geliyor ve Peygamberimiz onun bir oğlunu kendisi alıp, bakımıyla O ilgileniyor.[5] İnsanlar kendi çocuğuna bile bakamayacak durumları yaşamış ve karınlarına taş bağladıkları dönemler dahi olmuştur. Bütün bu zorluklara rağmen davasını ölene kadar sürdürmüş ve Müslümanların gösterdiği fedakârlıklar sayesinde İslam günümüze kadar gelebilmiştir. O dönemde anlatılanlar ve yaşanılanlar bu dönemde olmayacak gibi de düşünülmemelidir. Yine de Rabbimiz bütün müminleri korusun. Kıyametin yaşandığı bir dönemde bile Peygamberimiz (sav) Müslümanlara elindeki fidanı dikmelerini söylemiştir. Kıyametten daha zor bir durumla Müslümanlar karşılaşmayacaklar ve böyle bir durumda bile iyilik yapmaktan ve gerekeni yapmaktan geri kalınmamalıdır.
Kitabın sonuç kısmından çok önemli iki alıntı da yaparak bu yazımı bir neticeye bağlayacağım.
Bayraktutar şunları söylüyor:“Hz. Peygamber yine her türlü beşerî imkân ve güçleri ortaya koyduktan sonra Allah’a güvenmeyi, yardımını talep ederek dua ve niyazda bulunmayı, yine sorun ve hâdiselerden şikâyet etmek yerine çözümüne odaklanmayı, her türlü zorluk ve sıkıntıya göğüs germeyi ve tahammül etmeyi, sorun ve krizlerin üstesinden gelmek ve davasını yüceltmek için daima azimli ve kararlı bir duruş sergilemeyi, sorun ve krizler karşısında asla ümidini kaybetmemeyi, daima olumlu ve iyimser bir tutum sergilemeyi, zor zamanlarda ve kritik dönemlerde insanları motive etmeyi bir ilke, yöntem ve sünnet edinmiştir.”[6]
Peygamberimiz gibi elimizden geleni sonuna kadar yapmalı. Krizler karşısında umutsuzluğa kapılmamalıyız. Bayraktutar Hoca şu paragraf ile bu kitabını tamamlıyor.
“Sonuç olarak Hz. Peygamber’in (sav) siret ve sünneti kriz yönetimi için de temel bir kaynaktır. Hz. Peygamber’in (sav) kriz yönetimi bünyesinde hem Nebevi hem de beşeri yönü barındırması itibariyle insanlığın asla yüz çeviremeyeceği bir değeri haizdir. İnsanlık onun ilke ve yöntemlerini gözettiği takdirde Kur’ân ve onun pratiği olan Nebevi sünnet insanlığı yeniden inşa edecek, insanlık buhranlardan kurtulacak ve gerçek manada onun ümmeti olmanın onurunu ve mutluluğunu yaşayacaktır.”[7]
İngilizce ve Arapça kaynakları büyük bir ustalıkla kullanan Bayraktutar, 470 sayfalık kaliteli bir kitap kaleme almıştır. Kitabı genel okuyuculara, öğrencilere, yöneticilere, zor süreçlerden geçenlere ve İslam ile ilgilenen herkese tavsiye ediyoruz. Anlaşılan o ki Müslümanlar ölene kadar sabretmeli ve cenneti kazanmanın kolay olmadığını bilmeliler. Krizler ilk insandan beri var olagelmiş ve son insana kadar da var olacaktır. Burada elimizden geleni yaptıktan sonra Allah’a tevekkül etmek ve sabretmek gerekiyor. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
Ozan Dur
Dipnotlar
[1] Muammer Bayraktutar, Hz. Peygamber’in (sav) Kriz Yönetimi, Ankara: Otto, Kasım 2023, s. 75.
[2] Adı geçen eser, sayfa 23.
[3] Adı geçen eser, sayfa 47.
[4] Adı geçen eser, sayfa 74.
[5] Adı geçen eser, sayfa 90.
[6] Adı geçen eser, sayfa 453.
[7] Adı geçen eser, sayfa 457.
Yorum Yaz