TARİHE BİR YOLCULUK: "SATRANÇNÂME"

KİTAP

 

Tarihimizi aydınlatan ve bizi geçmişin övünç kaynaklarına doğru götüren bu kitap, 2015 yılında Akıl Fikir Yayınları tarafından tekrar gün yüzüne çıkarılmıştır. Bazı eserler vardır, tarihinin ne kadar eski olduğu ya da ne kadar popüler oldukları önemli değildir. Onlar bazı dönemlerde raflarda tozlanmaya yüz tutulurlar, bazı dönemler de ise o tozu kaldırabilecek bir babayiğit çıkar ve onu hak ettiği yere, yani zihinlerimizdeki raflara yerleştirmeye başlar. Neyse ki, Satrançnâme 11 yıl gibi bir kitap için kısa olan bir sürede yeniden aramıza katılmıştır.

[caption id="attachment_3343" align="alignright" width="193"]satrançname kitabı Satrançnâme-Fırat Kızıltuğ Akıl Fikir Yayınları[/caption]

Kitabın yazarı olan Fırat Kızıltuğ’un yazarlıktan önce konservatuvar eğitimi alması ve bu alanda ileriye yükselmesi, eserde kulağımıza gelen müziğin nereden geldiğini daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Yalnızca ses olarak etkilememiştir. Aynı zamanda konser vermek için gezdiği Türk yurtlarında, oranın insanlarını tanıması, kültürünü ve dillerini yakından görme imkânını bulmuş olmasının etkilerini de kitapta görmek mümkündür. Bu açıdan bakıldığında dile halkın diline ve kültürüne yakın bir dildir. “Bre, Belî atam, Hanım Hey!...” gibi ifadelerle sıkça karşılaşabilmekteyiz.

Fırat Kızıltuğ birçoğunu zaten bildiğimiz adı tarihte var olan kahramanlarımızın ve sanatçılarımızın, bize ulaşan yönlerini masal türüyle aktarmıştır. Tabi Dede Korkut Hikâyeleri, Manas Destanı gibi geçmişimizi bize anımsatan eserlerin etkisini de unutmamak gerekir. Bunlardan farkını kendisinin müziğe olan tutkusunda ve masalı kurgularken seçtiği “Satranç Oyunu” çok önemlidir. Çünkü Satranç, gelmiş geçmiş en uzun süreli ve hilesiz oyunudur. Tamamen kendi zihin dünyamızdaki planlamalar, hamleler ve stratejilerle oynanan bir zeka oyunudur. Satranç 8’e 8 64 kareden oluşan ve 16 beyaz ile 16 siyah taşla bir tahta üzerinde oynanır. Bu bilgiler teknik bilgilerdir. İlk etapta bizi sıkabilir. Fakat bunu bilirsek kitabımızdaki masalları daha iyi anlayacağız. Çünkü kitaptaki masallar, bir satranç tahtasına dizilen ve kurallarına göre oynatılan taşlar gibidir. Hepsi birlikte ve belli bir düzen içerisinde hareket ederler ve siz eğer bu düzeni bozarsanız, kaybedersiniz. Türk devletlerinde de düzen ve yönetim önemli bir yerdedir her zaman. Herkesin yapması gereken bir görev vardır ve bunu yapmaz ise bu kendisinden önceki ile sonraki bütün soylarını etkilemektedir. Bu kitapta bir bakıma bizlere Türk boylarının bir satranç oyunundaki düzen gibi hareket ettiğini ve birbirlerine olan bağlılıklarının güçlülüğünü ve soylarının devamına verdikleri önem gösterilmek istenmektedir.

Tarihimiz, çok değerleri hükümdar ve kumandanlarımız ile doludur. Bu hükümdarların birçoğu aynı zamanda da sanat erbabı olan insanlardır. Fırat Kızıltuğ kendisinin de sanatkâr oluşunun etkisiyle böyle hem hükümdar hem de sanatkâr olanları seçtiğini söyleyebiliriz. Yalnızca bu düzen yoktur. Aynı zamanda kronolojik sıraya göre gitmesi de ayrı bir önemlidir. Her ne kadar kurmaca bir öykü anlatsa da hükümdarların tarihteki sıralarına özen gösterilmiştir.

Eser bu yönleriyle değerli bir eserdir. Fakat eser biraz da olsa yayınevinin dikkatinden kaçan imla yanlışlarını barındırmaktadır. Bunun dışında öykülerin kısa oluşu, tabi bu yazarın takdiridir, ama bence biraz daha uzun tutulup diğer öykülerin birbirlerine olan bağları daha da kuvvetlendirilebilirdi. Çünkü her okuyucuya seslenebildiğini düşündüğüm, ne sırf kendi tarihimiz diye aşırı övgülerin öyküyü gölgede bıraktığı eserlerden olmuş, ne de ağır dili ve anlaşılmazlığı ile okuyucusunu sıkan eserlerden olmuş. Ne ben çok fazla yazarak eseri size tam anlatabilirim, ne de sizin baktığınız gözden bakabilirim.

En iyisi sizler, biraz satranç oyununu, biraz da yazarın sanatkârlığını zihniniz köşesinde bulundurarak, güzel bir serüvene doğru yol alın.

Mustafa ÇAĞLAR
Mustafa ÇAĞLAR

Kabil yüreğini Habilleştirme gayretinde biri. İletişim: [email protected]

Yorum Yaz