İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Yirmi birinci yüzyıl uluslararası ilişkileri ve sistemi üzerine bundan bir yüzyıl sonra araştırma yapacak olan bilim insanları büyük bir olasılıkla içinde yaşadığımız yüzyılı ‘‘Terör Yüzyılı’’ olarak adlandıracaklardır. Çalışmalarının merkezini terör olayları ve terör örgütleri üzerinden şekillendirip okuyacaklar ve belki de bu yüzyılı insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olarak hatırlayacaklar. Yaşadığımız çağın içinde fark edemediğimiz büyük çaplı bu terör dalgası, belleklerde oluşturduğu tahribata rağmen gündelik hayatın olağan akışı içerisinde sıradanlaşmaktadır. Zira her kanlı eylem, saldırı ve çatışma haberi, toplumsal değerleri patolojik bir hastalığa sürüklerken tepkisizleşmeyi de bir o kadar arttırmaktadır.
Sorunun vahameti ortada iken uluslararası aktörlerin terör sorunu ile baş etme konusundaki bir vazo misali, hassas kırılganlığı eli kolu bağlamıştır. Terör konusunun çok boyutlu hesaplarla irdelenmesi ve çözümlenmesi gerektiği üzerinde mutabakata varan tüm uzmanlar çözümün sahaya yansıtılması konusunda başarısız olmaktadırlar. Aşısı bulunamayan bir hastalık gibi tüm dünyayı kuşatan terör, insanlığı postmodern dünyada doğrudan sorgulanır hale getirmiştir.
Dünya düzeni terörün altını oyduğu ulus devletler aracılığı ile adeta çöküş sürecine girmiştir. Yaşanan halk isyanları, Ortadoğu’nun makus kaderi, dini kendi oportünizmi için sapkın fikirlerle donatan gruplar, halk egemenliği kavramının içinin boşaltılması gibi faktörleri alt alta sıraladığınızda karşınıza belli sonuçlar çıkmaktadır. Her şeyden önce tam manasıyla terörü saf dışı bırakmanın zorluğu görünmektedir. Ülkeler arası savaşın sona erdiği bir düzlemde terör faaliyetlerinin yeni bir savaş konsepti olarak dış politika kartı olarak kullanıldığı bilinmektedir. Terörün tam manasıyla kökünün kurutulduğunun düşünülemeyeceği de bir gerçektir. Zira her an yeni bir model ile ortaya çıkma tehdit unsuru olma riski vardır.
Terör, yaşadığımız yüzyılda bir korku imparatorluğu kurmayı başarmıştır. Ortak insanlık değerlerini yerle bir eden bu dalga hiçbir kural, hukuk, adap tanımamaktadır. Dünyayı küresel bir köy olarak tanımlayanların terörün kendi eşiklerine bulaşmasını istememeleri çözüm adına katkı sunmamaları dolayısıyla büyük enkazı seyretmektedirler. Suni, hesapsız, hiçbir bilimsel çerçeveye oturmayan fobik histerileri İslam dini ile özdeşleştirenler, Doğu’yu şovenist bir bakışla alttan bakanlar bu enkazın sorumluluğundan kaçmayı elbette daha hesaplı bulmaktadırlar.
Muhtemelen bir yüzyıl sonra tarih yapraklarında yaşadığımız dönemin siyasi tarihini okuyacak nesiller patlayan bombalar, yaşanan çatışmalar, karaya vuran bedenler, açlıktan ölen insanlığın dramı ile aynı dönemde sanki bütün bunlar hiç olmamış gibi uzaktan seyredenlerin, sefahat içinde yaşayanların derin uçurumunu göreceklerdir. Kim bilir?
Veya belki onlar da hiç yaşanmamış olarak görecekler olan bitenleri.
Tıpkı bizlerin dün yaşananları bugün unuttuğumuz gibi..
Yorum Yaz