İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
ABD’nin 45. Başkanı olarak göreve başlayan Donald Trump’ın son günlerde almış olduğu kararlar, attığı gösterişli imzalar herkesi daha göreve başlar başlamaz neler oluyoruz demeye sevk etti. ABD’nin müesses nizamlarına geleneksel kalıplarının dışına çıkan aykırı bir başkan olacağı aslında aşikârdı. Trump, kampanyası döneminde vaat ettiği yapması kolay kolay mümkün olmayacağı düşünülen popülizm nüvesi taşıyan çoğu adımı hemen attı.
Şimdi böylesine asi, deyim yerindeyse otobana süratli giren freni boşalmış bir kamyon misali gibi başkanlık yapmak çok riskli. Nitekim ülke genelinde gerçekleştirilen protesto gösterileri, nümayişler boşuna değil. Trump ülkesi içerisinde öylesine hırçın, eyvallahı olmayan bir portre çiziyor ki sonunu kestirmek oldukça güçleşiyor. Meksikalılar şimdiden çok kızgınlar mesela. Trump’ın aşırı benlikçi ve ötekileştirici siyaset anlayışı ABD içerisindeki denge ve denetim mekanizmalarınca nasıl kalıba oturtulacak doğrusu merak içindeyim. ABD tökezler mi, düşer mi, batar mı, yıkılır mı filan oralarını izleyip göreceğiz. Yalnız, sanki katiline âşık olma sendromu oluşmuş gibi. Ben sessizce ama son derece dikkatle takip edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Yaşananları Türkiye olarak çok yakından izlememiz gerekiyor.
Söylemsel olarak ABD bürokrasisiyle yaşadığı uyumsuzluk ortada, medyayla çok sıkı mücadele ediyor ki medya da Trump’a saldırıyor. İyice kördüğüm bir tablo hâkim Atlantik’te… Yeni Dünya’da işler pek de iyi gitmiyor dostlar. Trump’ın başkanlığı devralırken yaptığı konuşmada çizdiği ABD tablosu ilginç: ‘‘Biz bu enkazı devralıyoruz, bir kıyım yaşanıyor.’’ Kendisi bu enkazdan ABD’yi kurtaracakmış…
Bunu nasıl yapacağı da ortaya çıktı hemen sonra. Ülkeye Irak, Libya, Suriye, Iran, Sudan, Somali ve Yemen’den gelecek olanların alınmasını sınırlandıran başkanlık kararnamesini imzaladı. Bu 7 ülkenin terörle ilintili olduğuna binaen yapıyor bunu. Agresif bir kampanya süreci geçiren ve bunun sonucunda başkan seçilen Trump’ın saldırgan politikalar izlemesine şaşırmamalı. Önemli olan karşı tepkinin yani dünyanın bu karar ve tavırlara karşı alacağı konumdur.
Meksika sınırına duvar örüyor, ülkedeki sağlık sigortasını iptal ediyor, göçmenlere karşı şahin politikaları devreye sokuyor, Çin ile mücadele edeceğinin sinyallerini veriyor. Dostlar sanırım 2017 yılı da bayağı zor ve sıkıntılı olacak. Çin ile yaşanabilecek olası gerginliğin dünya için hayırlı olmayacağı ortada. Trump Tayvan’ı tanıyabiliriz diyerek Çin’i resmen tehdit ediyor. Aslında Obama döneminde başlayan Asya-Pasifik’te Çin’i çevreleme ve dizginleme stratejisi Trump ile somutlaşıyor. Trump’ın dış politikası bizi de doğrudan etkileyecektir.
Gelelim Suriye meselesine…
Trump Suriye’de güvenlikli bölgeler için talimat verdiğini biliyoruz, Dışişleri’ne ve Pentagon’a. Ama bu güvenlikli bölgelerin Türkiye’nin Suriye’de başından beri oluşturulmasını defaten zikrettiği güvenlikli bölge yaklaşımıyla ne kadar ilintili ne kadar benzeşiyor burası muallak. Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapılan zirvede yoktu ABD. Rusya’nın etkisi oldukça fazlaydı. Suriye’nin geleceği konusunda atılacak adımlar kararlaştırılırken ortaya atılan fikirler herkesin malumu. Rusya, Kürtlerin de masada olmasından yana. Ancak federalizmden yana değil. Merkezi sistemin korunduğu buna ek olarak yerel yönetimlerin güçlendirildiği otonom mikro yapılara sıcak bakıyor. Rusya Kürtlere yaklaşmış durumda. Keza Astana Görüşmeleri’nde Suriye Arap Cumhuriyeti adının Suriye Cumhuriyeti olarak değiştirilmesi yönünde ortaya atılan teklif de bunun bir nişanesi.
Konjonktüre göre at değiştiren, kartları karıştıran Rusya var bölgede. ABD cephesinde ise Trump dolayısıyla kaynaklanan belirsiz karanlık bir tablo. Burada bizim yani Türkiye için şu konu hayatidir. Güvenlikli bölgenin Kuzey Suriye hattında oluşturulması. Eğer güneye veya başka bir bölgeye kaydırılırsa DEAŞ tehdidi ve PYD-PKK terörü Türkiye sınır hattının güvenlik problemini devam ettirir. İkna edilmesi şart yeni Amerikan yönetiminin.
Suriye denkleminin denklemliği filan kalmadı. Posasına kadar sıktılar ülkeyi. Enterasan, ne yapacağı ne edeceği kestirilemeyen bir Amerikan başkanı var. Rusya temkinli ama atak. İran bölgede geziniyor. Bu süreçte biz referanduma gidiyoruz. Yine seçim atmosferi vesaire.
Yönümüzü, ufkumuzu kaybetmeden sorunların üstüne gitmeliyiz. Masada veya sahada değil, hem masa hem saha hem de imza anlarında yerimiz hazır olmalı. Kılcal diplomasi diyelim biz buna. Başka seçeneğimiz yok çünkü.
Yorum Yaz