İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Türkiye , AB’yi kurulduğu günden bugüne yakından takip etmiş ve bu entegrasyonun içerisinde olmak istemiştir. Gerek Batı Bloğu içinde olmak gerek modernleşmek gerekse de ekonomik gelişim için AB şart olmasa da lazım olarak görülmüştür. Türkiye ise bölgede önemli bir aktör olması, siyasi ve ekonomik açıdan gösterdiği potansiyeli nedeniyle AB için iyi bir ortak olmuştur.
Türkiye’nin 1959 yılında AET’ye yaptığı başvuru ile başvurusu ile başlayan ilişkiler dönem dönem iyi ve sıcak sürdürülmüşken dönem dönem ise sorunlar yaşamıştır. Süreç içerisinde AET önce AT’ye sonra ise AB’ye evrilmiştir. Yunanistan, Kıbrıs sorunu, insan hakları, Kürtler nedeniyle yaşanan sorunlar ise günümüze değin pek de değişmeden gelmiştir. Bu günlerde ise ilişkiler olumlu gitmemektedir.
Türkiye’nin yaşanan sorunları üzerine ilişkileri askıya alması yahut bu sevdadan temelli vazgeçmesi mümkündür. 1997 yılında Türkiye’nin ilişkileri askıya alma kararı ve BREXIT örneği bu ihtimalin varlığını bize göstermektedir. Peki ilişkilerin durması halinde Türkiye bağlamında nasıl sonuç verir?
Tükiye, Gümrük Birliği’nde yer alan bir ülke olarak AB ile gelişmiş ekonomik bağlara sahiptir. 2015 yılı rakamları ile 70 milyar Euro’yu aşan ticaret hacmi nedeniyle böyle bir politika doğrultusunda ekonomik açıdan Türkiye zorda kalacaktır. Ayrıca AB’den aldığı desteklerden muaf hale gelecek. Diğer taraftan AB üyelik adaylığı ile başlayan süreçte yapılan reformlar (insan hakları, ifade özgürlüğü, demokrasinin gelişmesi vb.) sekteye uğrayabilir. Ayrıca AB’nin eğitim, kültür gibi çeşitli alanlarda (Erasmus gibi) verdikleri burs, destek ve mali yardımlardan da muaf olacaktır. Son olarak Türkiye dış politikada önemli bir ortağını kaybeder ki belki de Türkiye’yi ekonomi ile birlikte bu husus ilgilendirir.
Türkiye’nin AB adaylığını durdurması Türkiye’ye yalnızca olumsuz sonuçlar getirmez. Kıbrıs Meselesi gibi AB’nin açıkça taraf olduğu sorunlarda AB’nin Türkiye üzerindeki etkisi azalır ve bu meselelerde daha rahat politikalar üretebilir. Ayrıca Orta Doğu, Kafkasya ve Asya gibi bölgelerde bölgesel işbirliklerine kanalize olabilir ve dış politikada ve ekonomide yeni alternatifler oluşturabilir. Diğer taraftan Türkiye’nin siyasi, hukuki, idari reformlarını kendi iç dinamiklerine uygun şekilde oluşturabilir. Son olarak ise AB ile ilişkilerin durması Batı ile ilişkilerin de durması anlamına gelmemektedir. Bu sebeple Türkiye’nin temel dinamiklerinden olan Batılılaşma ve Batıyla bütünleşme AB dışında farklı aktörler ile devam ettirilebilir.
Sonuç olarak Avrupa Birliği, Türkiye için önemli bir hedef olsa da yaşamsal bir zorunluluk değildir. Türkiye bölgesinde önemli bir aktör olarak AB’den farklı yapılar içerisine girebilir yada oluşturabilir.
Ertuğrul YEŞİLKAYA
Yorum Yaz