KÜRESELLEŞEN ZEMİNDE ULUSLARARASI HUKUK

ULUSLARARASI HUKUK

Uluslararası hukukun varlığından bahsedebilmek için uluslararası bir toplumun oluşması şarttır. Uluslararası Hukuk da aynı insanın sosyal bir varlık olarak hukuka ihtiyaç duyması gibi uluslararası toplumun durumunu inceleyen ve birbirleri arasındaki ilişkileri yorumlayan ve çözüme kavuşturan bir sistemdir.

Uluslararası Hukuk Nedir? Nasıl Olmuştur?

Toplum olmadan insanın varlığı noksandır. Toplumsal yaşam birlikte ve beraber yaşamayı öngördüğü için hukuku veya toplum düzeni sağlayacak birtakım sorumluluk, sözleşme, hüküm ve yükümlülükleri de beraberinde getirir. Hukuk olmadan bir toplum düzeninden bahsetmek pek mümkün değildir. Çünkü adalet sistemsiz bir toplum tümden felakettir; hukuksuz insan topluluklarının bir arada barınması oldukça zordur. Hatta imkansıza yakındır.

Uluslararası hukukun varlığından bahsedebilmek için uluslararası bir toplumun oluşması şarttır. Uluslararası Hukuk da aynı insanın sosyal bir varlık olarak hukuka ihtiyaç duyması gibi uluslararası toplumun durumunu inceleyen ve birbirleri arasındaki ilişkileri yorumlayan ve çözüme kavuşturan bir sistemdir. Fakat burada şunu vurgulamak gerekir ki devletlerin, yani uluslararası toplumun oluşması demek uluslararası hukukun oluştuğu veya oluşacağı anlamına gelmez. Çünkü bir devlet dışa bağımlı olmadan herhangi bir devletle karşılıklı ilişkisi olmadan da varlığını sürdürebilir. Ama oluşan bu devlet yetersiz bir devlettir. Montevideo sözleşmesinin 4. maddesi bir devletin diğer devletlerle ilişki kurmasını bir devlette aranacak asgari şartlardan biri olarak görür. İlk 3 maddesinde halk, toprak ve sistemi vurgulayan Montevideo Sözleşmesinin 4. madde olarak uluslararası ilişkiyi ve tanınmayı şart koşması mantıklı ve gereklidir. Sonuç olarak denebilir ki uluslararası toplum devletleri oluşturur ve devletler arası ilişkilerde uluslararası hukuku meydana getirir.

 

Uluslararası Hukuk Nasıl Doğmuştur?

Tarihsel olarak Uluslararası Hukukun 1648'de Vestfalya Barışı ile birlikte başladığı kaydedilmiştir. Günümüzde var olan Uluslararası Hukuk, yani modern Uluslararası Hukukun tarihi ise I. Dünya Savaşı'nın ardından imzalanan Versay Antlaşması'na tekabül eder. Versay antlaşması sonrasında kurulan Cemiyet-i Akvam, bildiğimiz adıyla Milletler Cemiyeti devletler arası ilişkileri düzenlemek ve savaş çıkmasını önlemek amacıyla kurulmuştur.

Milletler Cemiyeti ile Uluslararası Hukukun evrensel bir hukuk haline geldiğini söyleyebiliriz. Bütün devletlerin katılımına açık olması ve Dünya barışının bu örgüte bırakılması evrensel olduğunun en büyük göstergesidir. Her konuda yetkin uluslararası bir mahkeme kurulması (Milletler Cemiyeti Daimi Adalet Divanı) da bu kurumun bütün dünyayı kapsayan bir hukuk örgütü olduğuna işaret eder. Burada değinilmesi gereken bir başka husus ise Milletler Cemiyeti'nin kurulmasına ön ayak olan barış antlaşmaları, olası bir savaşı engelleyememiş ve II. Dünya Savaşı çıkmıştır. Savaşın ardından kurulan Birleşmiş Milletler mirasını devraldığı Milletler Cemiyeti'nin hatalarından ders alarak Uluslararası Hukuk'u daha adil bir şekilde uygulama yoluna gitmiştir.

 

Uluslararası Hukukun Kişileri Kimlerdir?

Uluslararası hukukun kişilerini tespit ederken bu konuda görüş bildiren kaynakların, farklı farklı yanıtlar verdiği görülmektedir. Birçok kaynağın ortak noktası; devletlerin uluslararası hukukun temel kişisi olduğudur. Evet; devletler uluslararası hukukun temel kişisidir ve buna bağlı olarak 20. yüzyılda devletler üstü oluşumlar olan uluslararası örgütlere de hukuki statü atfedilmiştir.

Her ne kadar bireyler uluslararası hukukun bir kişisi olarak tanınmasa da bireylerin uluslararası ceza yargılamalarında ve insan hakları hukuku bakımından birçok hak ve yükümlülükleri vardır.

Son zamanlarda bireylerin, hükümet dışı kuruluşların ve çok uluslu şirketlerin de uluslararası hukuku etkilediği görülmüştür. Fakat yine de bunlara Uluslararası hukuk kişisi diyemeyiz. Burada bireyin ayrı tutulması gerektiği kanaatindeyim. Zira devletler insanlar için var ve insanların derecelendirilmiş bir sistemle Uluslararası Hukuk kişisi sayılabileceğini iddia etmek muhtemeldir.

Mesela X kişisi A devletinden şikayetçi olabilir ama kişinin bu şikayetinin o devletteki hukuki zeminde değerlendirilip uluslararası nitelikte olup olmayacağı tartışılır ve çıkan sonuca göre kişi Uluslararası Hukuk kişisi sayılır. İç hukuk yollarının tüketilmesi ile dereceli olarak insanların ve çok uluslu şirketlerin bu minvalde dolaylı yoldan da olsa uluslararası hukuk kişisi olabileceği görülmektedir.

Uluslararası örgütler de devletler arası ticari, ekonomik, siyasi vb. birliktelikler için oluşturulmuş yapılardır. Bu bakımdan onları da kapsayan üst hukuk diyebileceğimiz bir hukuk sisteminin olması elzemdir.

 

Küreselleşen Dünyada Uluslararası Hukuk ve Dünya Vatandaşlığı

Uluslararası hukuku etkileyen en önemli unsurların başında küreselleşme gelir. Bu başlıkta küreselleşmenin uluslararası hukuku etki alanlarından bahsedeceğiz ve bu konu hakkındaki düşüncelerimizi paylaşacağız.

Küreselleşme ürünlerin fikirlerin ve kültürlerin dünya coğrafyası üzerinde serbestçe dolaşmasına denir. Bir sonuç olarak düşünüldüğünde topyekün bir bütünleşme sürecidir. Bu bütünleşmenin ne düzeyde olacağı ve sonuçlarının nereye varacağı bir tartışma konusudur. Bir öngörü olarak küreselleşmenin devletlerin yok oluşlarını hızlandıran veya yok etmese bile egemenliklerine zafiyet veren bir yapısı olduğu aşikardır. Dünyanın bir ucunda yaşanan bir olayın dünyanın bir başka ucundaki kişilerce gündem olması veya onları etkilemesi bu bütünleşme sürecinin sinyallerini vermektedir. Bu birçok şeyi etkileyebileceği gibi uluslararası hukuku da temelden sarsacak nitelikte bir gelişme olacaktır.

Uluslararası hukukun temel muhatabının devletler ve uluslararası örgütler olduğunu yazımızın başında belirtmiştik. Küreselleşme ile devletlerin önemini yitirmesi veya devletlerin bir yok oluş sürecine girmesi, kişisi devlet olan uluslararası hukuku da boşlukta bırakacaktır. Bu takdirde devletlerin olmadığı bir senaryoda uluslararası hukukun nasıl ve ne şekilde var olacağı yorumlamaya açıktır.

Sınırları olmayan bir dünya mümkün müdür? Sınırsız hudutsuz bir düzende hukuki normlar nasıl işler? Bu konu ile alakalı olarak temelde ana düşünce; tek bir devlet çatısı altında (ki o devlet Dünya Devleti) varlığını sürdüren aktörlerin hukukunu incelemek için genel bir hukuk düzeni oluşturularak sağlanabilir. Bir nevi iç hukuk denilebilecek bu düzenlemede insanlar bu hukukun birer kişisidir. Temel aktörü devlet olan uluslararası hukuk da uluslararası örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının ilişkilerini inceleyen bir yapıya evrilmeli ve bu minvalde çalışmalarını devam ettirecek bir zemin bulmalıdır.

İlk etapta ütopikmiş gibi gözüken bu yeni dünya devletinin küreselleşmenin bir sonucu olduğu düşüncesindeyim. Bu bütünleşmeden en büyük nasibi de uluslararası hukukun alacağını ve temel aktörlerini kaybedeceğini söyledik. Peki bunu daha etraflıca tahayyül edecek olursak kişisi dünya vatandaşı olan bir uluslararası hukuk var olabilir mi? Mesela Avustralya'da yaşayan Victoria ile Trinidad ve Tobago'da yaşayan Solomon'un aynı hukuk çatısı altında birbirleri ile hukuki ilişki içerisinde yargılanması ne derece mümkündür?

Dünya vatandaşlarına aynı hukuk sistemi içerisinde varlığını sürdüreceği öngörülen Dünya Devleti, ideolojilerinden arındırılmış ve salt insani değer ve yargıları merkeze alan bir yapıya sahiptir. Bu sistemde insanlar arası anlaşmazlıkları ve uyuşmazlıkları inceleyen hukuk sisteminin herkes için adil ve eşit düzeyde uygulanabilir çözümleri olmalıdır.

Şimdi buraya kadar yazdıklarımıza göz gezdirelim: öncelikle uluslararası hukukun ne olduğunu, nasıl ortaya çıktığını açıkladık. Daha sonra bu uluslararası hukukun kişilerini tartışarak mevcut güncel durumu analiz ettik. Ve son olarak uluslararası hukukun küreselleşme ile olan bağını anlattık. Küreselleşmenin devletleri hangi yönden etkileyebileceğini ve uluslararası bütünleşme gerçekleşmesi durumunda uluslararası hukukun bürüneceği pozisyonu ütopik bir biçimde açıklamaya çalıştık.

Sonuç olarak uluslararası hukuk yeni ve çağdaş problemler karşısında şekillenebilir, aktörleri değişebilir. Önceleri devletler olan aktörler zamanla uluslararası örgütleri kapsıyorsa küreselleşmenin artmasıyla bu durum yerini insanlara kadar indirgeyebilir. Değişken bir zemini olduğunu düşündüğüm uluslararası hukukun yeni dünya düzeninde kendisini nasıl konuşlandıracağını ve şekillendireceğini hep birlikte izlemiş olacağız.

M. Fatih Özmen

M. Fatih ÖZMEN
M. Fatih ÖZMEN

Siyasal Bilimler | Uluslararası İlişkiler | Edebiyat [email protected]

Yorumlar
  • author
    Recep Ö.
    15.04.2025 / 16:11

    Uluslararası Hukuk mu, kime göre neye göre? Filistin'in hali ortada. Uluslararası hukukun varlığına inanmıyorum

  • author
    mahmut sami c.
    13.04.2025 / 19:54

    Küresel bir bütünleşme, dünya vatandaşlığı. Dediğiniz gibi çok ütopik

Yorum Yaz