İlim ve Medeniyet

ÜMMET BİLİNCİNİN GETİRDİĞİ SEVİNÇ

Ümmet Bilincinin Getirdiği Sevinç

Ümmet olmak Nebimizin (sav) dediği gibi bir uzvun azalarına benziyor. Bir uzvumuz arızalandığında bütün dikkatler nasıl oraya toplanıyorsa Ümmetin bir bölgesinde olan sorun da bizi ilgilendirmeli. Bütün uzuvlarımız rahat edene kadar biz de rahat edemeyiz maalesef. Çünkü Ümmet olmak bunu gerektiriyor. Ümmet bilinci bizlere işgali yaşamadan işgali anlayabilmeyi nasip eylemeli. Ümmet bilinci bizlere kardeşimizin acısını anlayabilmeyi nasip eylemeli. Ümmet bilinci bizlere başarı ve hüznün en yakınımızdaki insana nasip olduğunu hissetmiş gibi sevinmeyi ve üzülmeyi nasip eylemeli. Yani Olimpiyat madalyası kazanan benim kardeşimdir, benim akrabamdır diye sevinebilmeliyiz. Irkçılık ve kavmiyetçilik göstermeden akraba ve yakınlarımızı öncelemeden  başarıyı sahiplenebilmeliyiz. Örneğin ben bir başarı duyduğumda gençlerle ilgili, sanki kardeşim yapmış gibi seviniyorum. Ümmet demek bunu gerektirmeli bence. Kardeşim başarmış gibi Ümmetin bir gencinin başarısını da sahiplenebilmeliyim.

Hüzün çocuklara hiç yakışmıyor. Çocuklar için mücadele edilmeli. Birisi hastalandığında oğlumuz, çocuğumuz hastalanmış gibi alarm zilleri çalmalı. Mesela akrabalar yakınlarının düğünlerine çeyrek altın takarlar genelde. Buna rağmen uzak akrabalara ve tanıdıklara cüzi bir miktar para verilir. Bu doğru değil. İmkân varsa paranın gelip gelmeyeceğini de düşünmeden bütün davet edildiğimiz yerlere çeyrek takmalıyız. Onun yükleneceği hayat yükünü bizde biraz olsun kolaylaştırabiliriz. Ümmet bizi kardeş yaptı. Kardeş hakkı üzerimizde. Bir ayıp gördüğümüzde de onu Şeytanın kucağına itmemeli. Kendi yakınımız yapmış gibi üzeri uygun bir biçimde cezası verildikten sonra örtülmeli. Kardeş kardeşe dedikodu yapmayacağı gibi yakın uzak dedikodularına kulak asmamalıyız. Ümmet olmak bunu gerektiriyor. Cennetin yolları hassas ve ince düşünen Müslümanların kolay çıkabileceği yollardır bence. Nebimiz (sav) serçesi ölen çocuğa bile baş sağlığına gidiyordu. Bizim O’ndan öğrenecek çok şeyimiz var. Ümmet olma bilinci kardeşimizi her daim kollamakla olur. Yabancı ülkelerin yapmaya çalıştığı gibi aramızın açılmasına izin vermemekle olur.

Kardeşliği Ashab’dan öğrenmeye çalışsak ne güzel olur. Her şeylerini paylaşıyorlardı. Onlar hepimize örnek olup bu dünyadan gittiler. Rablerine kavuştular. Dostluk konusunda nice güzel örnekler verilebilir. Ben felan adam benim akrabam diye sevinebilirim. Ama büyük düşündüğümde bir Afrikalı gencin başarısı da benim akrabamın başarısından daha üstündür. Çünkü bu Afrikalı genç ile bağımız İslami bir bağ ve bu daha güçlü ve ebedidir. Dolayısıyla benim çocuğum şöyle yaptı demek kadar adamı görüyor musun ne kadar da başarılı imiş o benim kardeşimdir diyebilmek gerekiyor.

İlim ve bilim taliplileri. Benim gözümde ikisinin arasında zerre fark yok. Ülkemizin insanları ister bilim yolunda olsunlar ister ilim yolunda olsunlar, umuyorum Rabbim onlara cennetin yollarını kolaylaştıracaktır. İnsanların en hayırlısı onlara fayda sağlayandır diye buyurdu Nebimiz (sav). İlim de bilim de bugün insanlara fayda sağlıyor. Dolayısıyla ilmi sadece İslami ilimler olarak algılamamak gerek. Bugün ihtiyaç duyduğumuz maddi ve manevi kalkınma yollarının tamamı ilim ile özdeşleşebilir. Bilim adamı da bizim ilim adamı da bizim. Bilim adamına nasıl saygı duymalıysak ilim adamına da öyle saygı duymalıyız. İkisi de bizlerin maddi ve manevi kahramanlarıdır. Rabbim işlerinizi kolaylaştırsın, başarılar dilerim gençler…

Hadis-i Şerif’in kaynağı: Buhârî, Mağâzî, 35


Ozan Dur

Exit mobile version