ÜTOPİK ÜNİVERSİTEM

EĞİTİM

Şimdi düşündüğüm hissettiğim ve olmasını arzuladığım bir düzenden bahsetmek istiyorum. Bazen aklıma projeler geliyor ve bu projelerin uygulanılabilir olup olmadığı konusunda tereddüte düşersem eğer amcam Sami Dur’u arıyorum ve onunla konuşuyorum. Ona soruyorum Amca ben böyle bir şey düşünüyorum ama uygulanabilir mi? Amcam da Allah ondan razı olsun dinliyor ve sonra çok isabetli fikirler veriyor. Kendisinden çok şey öğrendim. Yine onunla dolaylı konuştuğum bir hedefimi arzumu anlatmak istiyorum.

Malum Üniversiteler hayatımızın belki de en önemli zamanlarını geçirdiğimiz yerlerdir. Belki ilk bilinçli sevgiyi, mutluluğu ve arkadaşlığı orada tadıyoruz. Şöyle geriye dönüp baktığım zaman yıllar çok çabuk geçmiş durumda. İlk girerken biter mi diyorduk. Ama öyle olmadı. Hızlı bir şekilde kendimizi mezun bulduk.

Üniversitede bulunduğum süre içerisinde bazı tespitlerim oldu. En çok eksikliğini hissettiğim şey sevgi, ilgi ve takipti. Benim ütopik dünyamdaki anahtar üç kavram sevgi, ilgi ve takip. Şimdi ütopik dünyama giriş yapabiliriz. Daha doğrusu ütopik üniversitem diyeyim. Şimdi bu ütopik üniversite de nereden çıktı inceleyelim.

Üniversiteye ilk başladığımızda bazı arkadaşlarımız ki sayılarının hiç de az olduğunu düşünmüyorum, akıl tutulması yaşıyorlar ve birçok sorunla karşı karşıya kalıyorlar  buna ben de dahilim. Bu tür sorunlara maruz kalıp derslerde performansı düşen çok kişi olduğunu düşünüyorum. Hatta derslerde performansının düşmesinin yanı sıra hayata küsenler, intiharı düşünenler, bir ömür ölümü bekleyenler ve ölmek için Allah’a yalvaranlar olduğunu da düşünüyorum. Bunları söylemek istemezdim ama maalesef böyle bir gerçek var karşımızda. Neden peki bu şekilde düşünceler öğrencilerimizin kafasını meşgul ediyor ve öğrenci bu işin içinden çıkamıyor.  Bazen insanların yaşadıkları travmalar ve ani değişimler onların dışa açılmasına veya içe kapanmasına sebep olabiliyor. Örneğin birisini sevmek, yakınını kaybetmek, aile ile sorun yaşama gibi gençlerin kafalarını meşgul edecek bir dünya problem sayabiliriz. Bunların hepsine inancımız gereği imtihan diyoruz.

İçine kapanma ve dışa açılma aşırı boyutlara varıyorsa durum tehlike arz ediyor diyebiliriz. Örneğin aklımızın takıldığı bir problem olsun ve sürekli onu takıntı haline getirelim. Bu bizi bir girdabın içine sürükleyecektir. Bu girdabın çıkış yolunu ise bulmamız mümkün değil eğer çabalamazsak. Genelde girdaba girenler eğer iman etmiyorlarsa intihar yolunu seçebiliyorlar veya kaçma, okulu bırakma gibi tehlikeli yollara girebiliyorlar. Bu akıl tutulması her şeyden kaynaklanabilir. Bu akıl tutulmasının çözüm yolu ise oldukça basit. Ama uygulanması ise oldukça zor.

Umarım durumu iyice izah edebilmişimdir. Şimdi ütopik üniversite düzenimi anlatayım. Genelde Üniversitelerde hocalar dersi anlattıktan sonra giderler ve öğrencilerle de iletişimleri oldukça sınırlı kalır. Malum bazı üniversitelerimizin nüfusu oldukça kalabalıktır. Öğrencilerle ilgilenmek ise oldukça zor oluyor bu durumda. Ama buna rağmen her türlü zorluğa rağmen öğrencilerle ilgilenen hocalar öğrenciler üzerinde olumlu etki bırakabiliyorlar. Bu ümitsiz vaka bundan adam olmaz, eşeği bağlasanız 4 yılda mezun oluyor gibi sözlerden ziyade işimiz öğretmek ve öğrenmeyi sevdirmek olmalı diye düşünüyorum hep. Dolayısıyla benim ütopik üniversitemde hocaların öğrencilerle oldukça samimi sıkı ama aynı zamanda mesafeli ilişkileri var. Ütopik üniversitemde danışman hocalar kendi sınıfındaki öğrencilere haftada 3 saat ayırmış durumda. Bu üç saat sadece onlarla muhabbet etmeye ve onları tanımaya yönelik. Eğer onları iyi tanırlarsa o zaman onları yönlendirirken de isabetli karar vermiş olacaklardır. Bu üç saatlik toplantıda hoca 3 tane öğrenciyle her hafta görüşmüş olacak. Öğrenci sayısına göre bu yarım saate indirilebilir. Benim ütopik üniversitem bu tür konuşmalara çok önem vermekte. Hatta bu konuşma yapılacağı vakit ücretsiz çay, kahve ve tatlı gibi birçok yiyecek ve içecek temin etmekte. Hocamız ise öğrenciyi iyi dinlemekte karakterini iyi tahlil etmekte ve maddi manevi ne sorunu varsa benim ütopik üniversiteme haber vermekte. Öğrencinin diyelim ki ailesinin durumu zayıf ise hemen burs bağlanmakta ve bilgisayar gibi teknolojik gereksinimleri hemen karşılanmakta. Bu benim sevgi ve ilgi ile alakalı anahtar kavramımı açıkladığım bölüm. Burada sevgi, merhamet ve ilgi var.

Sevgi ve ilgiden sonra öğrenciyi sıkı takip etme durumu var. Örneğin bir dersten zayıf aldığında, aşırı zayıf alma durumu söz konusuysa buna yönelik öğrenci ile konuşulmalı. Kriz masası oluşturulmalı. Sorun nedir çözülmeye çalışılmalı. Benim üniversitemde hocalarımız aynı zamanda istişare kurumu ve aynı zamanda dert kurumudur. Benim ütopik üniversitemde hocalar öğrencileri kendi oğulları gibi görürler ve yeri geldiğinde ceplerinden para verirler. Benim ütopik üniversitemde mutsuz, muhtaç ve garip kalmış hiç kimse yok. Benim ütopik Üniversitem Alemlere rahmet olarak gönderilmiş efendimizi örnek alan bir üniversite.

Benim ütopik Üniversitem başarılı öğrenci ile ilgilendiğinden daha fazla başarısız, ilgisiz öğrenci ile ilgileniyor. Benim ütopik Üniversitem en yaramaz çocuklarla daha fazla ilgileniyor. Çünkü biliyor ki insan kazanmanın ülkemize çok yararı vardır. Benim üniversitemden yetişen en yaramaz iki çocuk dersleri hiç takip etmeyen iki çocuk hocalarının ilgi ve sevgisiyle ilim yoluna kazandırıldı ve şuan ülkemizin en donanımlı iki bakanı oldular.

Benim ütopik üniversitemde hocalar derste sessiz görünen, sıkıntısı olduğu anlaşılan öğrencinin derdini çözene kadar rahat etmez. Geceleri gözüne uyku girmez. Hatta benim ütopik üniversitem diğer üniversitelere örnek olmuş durumda. Hocalarım diğer üniversitedeki öğrencilere de eposta yoluyla mesaj gönderiyor ve onlarla tanışıyor. Onlara ilmi sevdiriyor. Ha benim ütopik üniversitemi söylemeyi unuttum alanında en iyi öğrencileri yetiştirdi. Çünkü benim üniversitem doğru tercihi insana yatırım yapmayı ona değer vermeyi seçti. Ayrıca bilmem biliyor musunuz benim ütopik üniversitem dünyadaki en iyi üniversite oldu. Dışarıdan o kadar talep var ki anlatmak ifade etmek zor. Benim üniversitemde insanlar mutlu ve sevinçliler. Sorunları çözmeyi biliyor ve güçlü bir şekilde zorluklar karşısında ilerliyorlar. Çünkü biz bunu başardık. Sevgi, ilgi ve takiple bunu başardık. Acizane benim hayal ürünü ama arzu ettiğim üniversitem tam da bu. İnsanımıza ve insanlığa değer verilmesi temennisiyle…

Ozan DUR

Ozan Dur
Ozan Dur

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi'nden mezun Filistin ve İran Araştırmaları- yazar [email protected] Poliglot (8), dillere dair Çalışma Alanım Ortadoğu ve Diller

Yorum Yaz