- Arapçadan Çeviri 2
Vefatıyla Birlikte Hindistan’daki Sekiz Asırlık İslam Hakimiyetinin Sona Erdiği, Son Babür Hükümdarı Bahadır Şah…
Bahadır Şah Zafer, Hindistan’ın son Babür hükümdarıdır. İktidar dönemi, Hindistan’a egemen konumdaki Doğu Hindistan şirketi ile aynı zamana rastlamaktadır. İngiltere,: Bahadır Şah’ı şirketin yaptığı zulme karşı çıkan devrimi onaylamasından dolayı azletti ve ailesinden bir çok kişiyi öldürüp, Myanmar’a sürgüne gönderdi. Bahadır Şah’ın azledilmesiyle birlikte Hindistan’da sekiz asır devam eden Müslüman hakimiyeti sona erdiği gibi üç asırlık Babür hakimiyeti de sona erdi.
Doğumu ve Hayatı:
Bahadır Şah Zafer (1775 – 1862)
Muhammed Ekber Şah’ın oğlu ”Bahadır Şah” lakaplı Ebu Zafer Siracuddin II. Muhammed Şah 24 Ekim 1775’te Hindistan’da doğdu. Bahadır Şah’ın, Cengiz Han ve Timurlenk gibi Babürlerin meşhur imparatorlarının torunu olduğu söylenir.
Bahadır Şah’ın annesi Hint asıllı Racbut prensesi Elbai’dir. Şah, İngilizlerin Hindistan’ı ve Müslüman Babür hükümdarlarını egemenliği altına aldığı bir dönemde dünyaya geldi.
Yetiştiği dönem, İngiliz tüccarların askeri kuvvetler haline dönüşmesine ve karşısında Müslüman Babür Hükümdarlarının güç kaybetmesine tanık oldu. Aynı zamanda Kal’a -i Mu’alla’da düzenlenen edebi, ilmi ve şiir reformlarına da şahit oldu.
Bahadır Şah aynı zamanda bir hattat ve şairdi. Yetiştiği dönemin mutasavvıf şairlerinden Nasseddin Dehlevi ve İbrahim Zauk’tan ders aldı. Edebiyata olan sevgisi, şiirlerinin güzelliği ve üslubunun kolaylığı ile tanındı.
İktidara Gelmesinin Tarihi Süreci:
Doğu Hindistan Şirketi, Kraliçe I. Elizabeth izniyle kurulduktan sonra, İngilizler Hindistan sahillerini nüfuz altına almaya başladı. Babürler ise bu esnada Hindistan içlerinde söz sahibiydi.
İngiliz komutanlar sahillerde yönetici konumundaydılar. Fransa’nın desteklediği Pencap eyaletinin hükümdarı Siracu’d Devle’nin rahatsız olduğu yasalar koyup, polis güçleri oluşturuyorlardı. Bu yüzden 1757 senesinde İngilizlerin saldırısıyla Plassey savaşı yaşandı.
Hintlilerin yenilgisiyle birlikte İngilizler bölgeye hükmetmeye, vergi almaya ve Hristiyanlığı yaymaya başladılar. İslam devleti görüntülerini yok etmeye ve İslami eğitimle mücadele etmeye çabaladılar. Bunlarla birlikte farklı dini inançlara hakaret edip, farklı dinlerin mensupları arasında düşmanlık tohumu ekmeye gayret ettiler.
Şair imparator, babasının vefatıyla birlikte 1838 yılında iktidara geldi. O sıralarda 60 yaşlarındaydı.
O dönemlerde hükümet faaliyetlerini İngilizler yapıyordu. Ancak bunlar; adına para basılan, mescitlerde ismi zikredilen Müslüman sultanın adına yapılıyordu. Ancak fiili yönetim; yöneticilere maaş veren, onlara hükmeden ayrıca onları temsilen yönetimde bulundukları İngilizlerindi.
Nüfuz alanları Delhi’nin içine ve dışına kadar yayılmış olan İngilizlere göre Babürlü yöneticiler memurlarla aynı konumdaydı.
Bahadır Şah’ın İktidara Gelmesi:
Babasının vefatından sonra Bahadır Şah Zafer 60 yaşlarındayken 1838 yılında iktidara geldi. Bahadır Şah, İngilizlerin hükümdarın vefatıyla askeri bir kışlaya dönüşmesi konusunda uyarıda bulunduğu Kal’a-i Mualla’da esir tutuluyordu.
Hükümdar Bahadır Şah, bahçelere olan sevgisi ve minyatür resimlere gösterdiği ilgiyle biliniyordu. Delhi ve çevresinde bulunan bölgelerde halkı tarafından kral olarak sayılıyordu. Ancak ne var ki fiili yönetim kendisine maaş ödeyen Doğu Hindistan Şirketindeydi.
Bahadır Şah yaşlı ve yönetimde zayıf bir şahsiyetti. Yönetim konusunda selefleri; Cengiz Han ve Timurlenk gibi Müslüman yöneticilere kıyasla daha zayıftı. Ancak bu durum onu İslam medeniyeti adına önemli bir sembol olmaktan alıkoymadığı gibi kendi milletinden olmayan halkına karşı hoşgörülü bir kral örneği olmaktan da alıkoymadı.
Şah, Modern Hindistan tarihinin gördüğü en büyük edebiyat reformuna öncü oldu. Bu reformda meşhur şair Mirza Galib’i öne geçirdi. Şah’ın kendisi de bir şair idi. Kitaplarını ”Zafer” mahlasıyla imzalıyordu.
İktidara geldiğinde Birleşik Krallık Hindistan yönetiminde oldukça güçlüydü. Bahadır Şah’ın, İngiltere’nin Doğu Hindistan şirketinde hissedilen bu büyük gücünü zayıflatması oldukça zordu.
1857 Delhi Devrimi:
10 Mayıs 1857 tarihinde Hintliler, İngiltere adına iktidarda bulunan Doğu Hindistan şirketine karşı isyan çıkardı. Devrim, İngiliz düşmanına karşı bir olmaya çağıran Eski Delhi’de gizlice başladı.
İsyan, İngiliz ordu saflarının içlerinde olmuştu. Bu durum İngilizlerin şaşkınlığına neden oldu. İsyan, Hint askerlerinin kışlalarından ve özellikle de Meerut’da bulunan Müslüman ordugahlarından başlamıştı.
Devrimin kıvılcımını İngilizlerin Hindu ve Müslüman askerlere yaptığı ihanet başlatmıştı. İngilizler domuz ve inek yağlarını doğrayarak silahların yağlanmasını sağlamışlardı. Askerler bunu kendilerine yapılan bir ihanet olarak gördüler; çünkü domuz, İslam’da necis; inek ise Hinduizm’de kutsaldır.
Devrimin hedefleri arasında İngilizlerin her türlü zulmünü ve baskısını durdurmak yer alıyordu. Ayrıca İngilizlerin yükümlü kıldığı yüksek vergilere de itiraz etmek, Hindistan’daki sosyal hayata hakim olma çabalarını yok etmek bu devrimin hedefleri arasındaydı.
11 Mayıs 1857 tarihinde Hintli askerler, Hükümdar Bahadır Şah’ın direnişlerine destek vermesini umarak Kal’a-i Muallaya zor kullanarak girdiler. Şah’a devrimin başına geçmesi karşılığında tüm yetkilerinin geri verileceği teklifini sundular.
Bahadır Şah, devrimi destekledi. İngilizlerin yok etmekle kendisini tehdit ettiği sülalesinin mal varlığını koruma düşüncesiyle devrimin yanında, İngilizlerin karşısında yer aldı. Kaleyi devrim askerlerinin eğitim merkezine dönüştürdü. Kraliyet ailesine ayrılan ödenekleri durdurdu.
Ne devrimcilerin ne de imparatorun askeri bir tecrübesi veya devrim için daha önceden hazırlanmış bir planları vardı. Bundan dolayı büyük İngiliz kuvvetleri karşısında hezimete uğradılar. Halbuki Hintliler bu adil olmayan savaşa büyük bir özgüvenle girmişlerdi.
İngilizler Bahadır Şah Zafer’in devrimde yer almasını ihanet olarak değerlendirdiler. Devrimcileri de Bahadır Şah’ın beslediği dostları olarak gördüler. Dolayısıyla devrimci sığınaklarına öfkeli bir şekilde saldırıp, Bahadır Şah ve ailesini esir aldılar. Kelepçeli bir şekilde götürürlerken İngiliz subaylardan bir tanesi Şah’ın ailesine ateş etti. Oğullarından ve torunlarından iki kişiyi öldürdü.
Bu devrim İngiliz hegemonyasından kurtulmak için son denemeydi. Ancak bu deneme sekiz asırlık İslam hakimiyetinin ve üç asırlık Babür hakimiyetinin sona ermesiyle sonuçlandı.
Bahadır Şah’ın Sürgün Edilmesi ve Etkisinin Yok Edilmesi:
Bahadır Şah’ın esir alınması ve ailesinden bazı kimselerin cesedinin teşhir edilmesinden sonra İngilizler ona oğlunun, torununun başını kapalı bir yemek kabında; yüzleri kana boyanmış şekilde verdi. Yemek yemek için yemek kabını açtığında onları görüp şöyle dedi: ”Kahraman Timur’un evlatları babalarına işte böyle kızarmış yüzlerle gelirler” (Bu sözde Urdu dilinde gurur ve zaferi ifade eden bir kinaye bulunmaktadır.)
Son Babür hükümdarı sürgün edildikten dört sene sonra vefat etti. Vefat haberi İngiltere’de ve Hindistan’da yayınlanmadı.
Bahadır Şah, göstermelik bir mahkemede ihanet suçlaması ve oğlu Mirza ile İngilizlere karşı iş birliği yaptığı gerekçesiyle yargılandı. Şah, ailesi ve maiyetindekilerin Myanmar’a sürgün edilmesine karar verildi. Ancak sürgünde ailesinin geri kalanlarından tecrit edilerek, ömrünün sonuna kadar dört sene yalnız kaldı.
İngilizler, Hindistan’da farklı dini gruplara olan hoşgörüsüyle tanınan Babür İslam hakimiyetinin izlerini silmek için çabaladı. Özellikle de Bahadır Şah’ın miras bıraktığı edebi ve bilimsel reformların izlerini silmek için gayret ettiler.
Vefatı:
Bahadır Şah Zafer, Myanmar’da sürgün edildiği Yangon şehrinde eski bir ahşap evde vefat etti. Son nefesini 7 Kasım 1862 senesinde, yaklaşık 87 yaşındayken verdi. İngilizler ailesinden birçok kişiyi öldürüp, dağıttıktan sonra ömrünü tek başına tamamladı.
Shwedagon tapınağı yakınlarında sıradan bir kabre defnedildi. Hindistan ve İngiliz gazetelerinde vefat haberi yayımlanmadı. Vefat haberi Hindistan’a bir hafta sonra ulaştı. Vefatıyla birlikte Babür İslam Hakimiyeti sayfası Hindistan için kapandı. Kraliçe Elizabeth yönetimin resmi olarak doğrudan İngiliz sömürgesine bağlı olması için Doğu Hindistan Şirketi’nde bulunan yönetimin İngiltere Krallığına devredilmesini emretti.
Babür hükümdarı bütün bir yüzyıl boyunca unutuldu. 1991 yılında kabrinin bulunmasıyla hatıraları canlandırıldı. Tarihçiler Şah’ın mirasına oldukça önem verdiler. Geçen yüzyılın seksenlerinde bir Hint dizisi o dönemin hatırasını anlattı.
Delhi’de ve Karaçi’de bulunan yollara onun ismi verildi. Dakka’daki bir parka da adı verildi. Yeniden inşa edilen türbesi, Yangon Müslümanları için kutsal bir yer haline geldi. Bahadır Şah ülke halkının sahip çıktığı Urdu dilinde mistik bir edebiyat mirası geride bıraktı.
Çevirmen: Muharrem SUYABATMAZ