İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Arapça Öğrenmek 5 kez İngilizce Öğrenmeye Bedeldir - Röportaj
Poliglot Emin ile Arapçaya Dair Röportaj
Bu yazı Emin arkadaşımızın babasına ve Cengiz isimli arkadaşımıza ithaf edilmiştir. İçinizden geliyorsa bir Fatiha okumanızı rica ederiz
Ozan Dur: Ahi okuyucularımıza kendini tanıtabilir misin?
Emin Bin Salim: Elhamdülillahi Rabbi’l-Âlemin ve’ssalatu ve selamu ala Resulina Muhammed’in ve Ala Alihi ve Sahbihi ecmain. Men tebiahum bir ihsanin ila yevmi’d-din emma ba’d. Hamd ve Şükürler sadece Allah’a mahsustur. Salavat ve selam da emin olan peygamberine olsun. Onun Ashabı ailesi ve yoluna tabi olanlara ve güzel yaşayanların üzerine olsun.
Arapça ile ilgili konuşmaya başlayacağız ama öncelikle kendimi azıcıkta tanıtmak isterim. Şu ana kadar iki tane röportaj yapmış durumdayım. Bu röportajla ilk defa karşılaşacak olanlara kendimi tanıtayım. İsmim Emin bin Salim. Madagaskarlıyım. Liseyi Türkiye’de okudum. Liseden sonrada ilahiyatı tahsil etmek üzere İstanbul 29 Mayıs’ta ilahiyatı okudum ve mezun oldum Elhamdülillah. Şimdi de Yüksek Lisansı Uluslararası İlişkiler ve Siyaset bilimleri üzerine çalışmalar yapıyorum. İkinci dönemde ve tez dönemindeyim.
8 tane dil biliyorum. 5 tanesini iyi seviyelerde biliyorum. Kalan üçünü de hazırlama sürecindeyim. Öncelikle Madagaskarca öğrendim. Benim anadilim. Okulda Fransızca öğrendim. Madagaskar’da çok fazla Fransızca konuşulmuyor ama sömürge ülkesi olmamız hasebiyle ister istemez o sömürgecilikten henüz tamamen kendimizi arındıramadık. İkinci dilim ağırlıklı olarak Fransızca. Birçok alanda Fransızca kullanılıyor, gündelik hayatta ne kadar kullanılmasa da.
Türkiye’ye geldikten sonra Türkçe öğrenmek durumunda kaldım. Üçüncü sırada Türkçeyi öğrendim. Türkçeden sonra Arapça ve İngilizceyi aynı vakitte öğrendim. Dördüncü sırada Arapça var diyebilirim. Arapçayı pekiştirebildiğim dönemde İngilizcem o kadar pekişmemişti. Sonra İngilizce öğrendim. Ardından da Almancaya başladım. Almancadan sonra da Japoncaya devam ettim. Japoncadan da sonra Farsçaya başladım. Baştaki ilk 5 dili iyi seviyelerde biliyorum. Almanca şuan B2 seviyesinde. Japonca da yeni yeni B2 seviyesinde. Farsçam geliştirmeye muhtaç o A2 seviyesinde. Gramerlerini okudum. Kelime haznemi ve aşinalığı artırmam gerekiyor. Biraz ara vermiştim. O zaman Farsçaya fazla odaklanamadım. Farsçanın okunuşu zor Arapça gibi değil. Kolay olsa da Arapçadan farklı olduğu için duyma alışkanlığınız yoksa kelimeleri tahmin etmek zor oluyor. Ünsüz harfler çoğunlukta bulunuyor.
Yapmış olduğumuz bu görüşme Arapça ile ilgili olduğu için zaten ilk girişinde de belli oldu. Arapça hitap şekilleri var. Bir hatip giriş konuşması yaparken sergilemiş olduğum konuşma tarzı şeklinde bir giriş yaparlar. Bu dini olarak yapılıyor genelde ama bu Arapçaya has bir kültürdür. Arapça kültüründen etkilenmiş bir hatip genellikle bu şekilde hitap edebilir. O yüzden o şekilde başlamayı tercih ettim. Hem dini bir geçmişi var hem de fasih Arapçanın serüveninde de önemli yeri var. O aslında güzel bir başlangıçtır. Bizim Madagaskar’da da var buna benzer bir kültür. Onu da Arapçadan almış olabiliriz. Madagaskar’a gelen ilk yabancılar Araplardı. Avrupa’dan önce Arap tüccarlar geldi ve Madagaskar’ın mevcut kültürünü etkiledi. Her ne kadar İslamiyet’i doğrudan insanlar yaşamıyor olsa da kültürümüzün çok alanında bu Arapçadan etkilenme süreci oldu. Şuan günümüzdeki gün isimleri Arapça gibi. Pazartesi için Nasneyn diyoruz.
Ozan: Arapça Madagaskarca Arasında Kaç Ortak Kelime vardır?
Emin: Madagaskarca dil ailesi olarak Endonezya’dan gelen bir kabilenin göç eden toplumlarından alındığı söyleniyor. Ben de bir ara baktım dinledim çok yakın değil. Benzer kelimeler var. En az 50 100 kelime vardır ortak. Mesafe çok uzak olduğundan dolayı bu etkileşim böyle. Şuanda konuşulan Madagaskarca da kendi aslından baya bir pay kaybetti. Sözlüğe baktığımızda mesela günlük kullandığımız kelimeler çok daha az. Unutulma sürecinden geçen birçok kelime vardır. Bizim kültürde literatür kültürü hemen hemen çok yok. Âlimler, Araştırmacı veya Akademisyen çok yok. Yazı kültürü de çok yaygın değil. Halkın çoğu da fakir. Sömürgecilik döneminde üzerinde fazla durulmadı. Sonrasında da zaten devlet sürekli böyle bir kaos içinde bulundu. İstikrarlı olduğu dönemler çok fazla değil. O yüzden çok fazla üzerinde durulamadı.
Arapça birçok kültürü etkiledi. Bizim kültürümüzü de etkilediği gibi. Arapça gerçekten derin bir dil. Birçok dil öğrenmek isteyen insanların en zor diller arasında bulduğu bir dil. Kimisi Çince diyor kimisi Arapça diyor. En zorlusu bu ikisi arasında değişiyor. Birisinin dili ne kadar yakınsa Arapçaya Arapça öğrenmesi de o kadar kolaylaşır. Grameri hasebiyle Arapça başka bir dille kıyaslanmıyor.
Ozan: Çincenin grameri de kolaydır Ahi
Emin: Grameri kolay, evet. Sadece öğrenme süreci Arapça kadar. Arapça gerçekten zor dil diyebileceğimiz bir dildir. O yüzden bugünkü konumuz biraz derin olabilir.
Ozan: Arapçaya ilk ne zaman başladın Emin?
Emin: Müslüman olduğum küçüklüğümden beri aşinalığım var. Küçüklüğümüzden beri erken yaşlarda Elifba öğreniliyor. 5-6 yaşlarında gidiliyor veya 4 yaşında da gönderenler oluyor. 5-6 yaşında başlamıştık biz sanki. Babam zaten namaz kıldığı için, Arapça duyuyorduk evde dualar falan. Kelimey-i Tayyibe falan duyuyorduk. Öleceğinizi hissediyorsanız Eşhedu en La İlahe İllallah Muhammedun Resulullah şeklinde babam bize tembih ediyordu. Hala aklımda duruyor. Küçüklüğümden beri Arapça ile temasım oldu. Arapçayı tamamen öğrenmem biraz zaman aldı çünkü eğitim olarak bizim orada Arapça eksik.
Ozan: Medrese eğitimi vardır, değil mi orada?
Emin: Türkiye’ye benzer usul yok. Elifba ve Kur’an-ı Kerim’e geçme süreci var. Ondan sonra çok fazla durulmuyor üzerinde. O yüzden sağlam olmuyor. Arapça eğitimi neredeyse yok.
Ozan: Hafızlık eğitimi oluyor mu?
Emin: Hafızlık yapılıyor ama yine de Arapça az bir şekilde görülüyor, İngilizce gördüğümüz kadar.
Ozan: Madagaskar’da Arapça öğretimine yönelik sen orada belki bazı çalışmalar yapabilirsin Ahi. Silsiletü’l-Lisan, Beyne Yedeyk ve Miftah kitapları gibi kitapları oraya götürüp Usül-ı cedid başlatabilirsin Ahi.
Emin: Evet aslında güzel bir çalışma olur da Madagaskar geniş bir ülke olduğu için bu ekiple yapılacak bir çalışma. En azından tek başıma yapacak olursam bir bölgeye yerleşip orada kesif bir çalışma yapmakla olabilir.
Arapça ile küçüklüğümden beri tanışıyorum. Kur’an-ı Kerim’i orada okuyorduk. Türkiye’ye geldiğimde hemen başlamadık küçüklüğümden beri hep şunu söylüyordum. Öldükten sonra Arapça konuşuyor olacağız diyordum. O yüzden biraz geç başladım ciddi yaklaşmaya. 11. Sınıfımda başladım daha çok (lise). Afrika’dan gelen arkadaşlarımız vardı. Fransızca bir de Arapça biliyorlardı. Afrika’nın Batısından gelen ülkeler. Mali, Burkina Faso, Senegal, Gambiya ve Fas gibi ülkelerden gelen arkadaşlar hem Fransızca hem de Arapça biliyorlar. Ben de onlarla takılıyordum. Beraber konuştuğumuz zaman Fransızca konuşurken Arapça kelimeler kullanıyorlardı ben de Fransız kalıyordum J
Arapçayı da ders olarak görüyorduk İmam Hatip lisesinde. Konuşacak kadar değil kavaid ve gramer okuyorduk. Hadi ben de Arapça öğreneyim dediğim zaman zorlanmadım, temel vardı ama trafik yoktu. Bu arkadaşlar da benim itici gücüm oldu. Hata yaptığımda da düzeltiyorlardı. 12. Sınıfa kadar devam etti. B1-B2 seviyesinde kuralsız konuşuyordum çünkü genellikle arkadaşlarla konuşuyordum. Arapça hazırlık sınavına girdiğimde mesela gramer olarak zaten açıkça söyledim Helalşah Hocaya, gramerleri bilmiyorum dedim ama konuşuyorum. Görüşmemizi hatta Arapça yaptık. Car ve Mecrur nedir diye sordu. Bilmiyorum dedim. Sonra bana bir cümle verdi Türkçe. Müdürün Arabası cümlesini Arapçaya tercüme et dedi. Seyyaratü’l-Müdir dedi ki car mecrur bu dedi. Gramer konusunda iyi olmadığımı ve ancak konuşabildiğimi söyledim. Ben ona beni birinci sınıfa koy dedim. O da sen konuşabiliyorsun seni ileri olanlarla okutacağız dedi. Ben de karar sizin dedim. Bizim arkadaşlar grameri biliyorlardı ama konuşamıyorlardı. Hazırlık sınıfı bir sene sürdü ve Arapçayı güzel bir şekilde öğrenebildim. O konuda üniversitemizin katkısı iyi oldu. Bildiğim diller arasında kurs desteğiyle öğrendiğim tek dil Arapçadır.
Ozan: Diğerlerini kendin öğrendin değil mi Ahi?
Emin: Diğerlerinde kendi emeğim daha fazla ama Arapça için kursun çok büyük bir katkısı oldu. Üniversitemiz bu yüzden sağ olsun. Helal Şah gibi Esma Hoca ve gibilerinden Allah razı olsun.
Ozan: Burada da bir dostumuzu yâd edelim. Onu hatırlıyorsun değil mi? Onunla ilgili hatıran varsa Ondan da bahsedelim Ahi.
Emin: Liseyi birlikte okuduk. Üniversitede de aynı sınıftaydık. Cengiz ile hep iyi hemen hemen iyi hatıralarımız var. Cengiz Sempatik bir arkadaştı. Herkesle hemen hemen anlaşırdı. Cengiz ile anlaşmak kolaydı.
Ozan: Rüyalarımda da sonradan onu gördüm ve çok iyi gördüm. Çok tıklanan bir yazımda Onun için Fatiha talebinde bulundum. O Farsça öğrenmek istiyordu benim Farsçaya başladığım seneler. Kürtçe ile Farsça ortak kelimeleri bana sorardı. Ben de Farsçaya dair bir yazımı ona ithaf ettim ve dua istedim.
Emin: Çok iyi arkadaştı. Sempatikti. Arapça öğrenmeyi çok istiyordu gayret ediyordu. Konuşabiliyordu.
Ozan: Ben ondan Arapça bir cümle öğrenmiştim hala da hatırımdadır. “Ben burada seninle durmak istiyorum” Arapça nasıl söylerim dedim. O zaman Cengiz ATM’den para çekiyordu. O da bana söyledi. Ene Uridu En Ekıfe Maake dedi. Bu cümleyi o zamandan beri hiç unutmadım. Allah rahmet eylesin. Bütün dostlarımızla birlikte inşaAllah Cennette buluşuruz.
Ozan: Türkiye’de normalde hazırlık öğrencileri modern eğitimin yanında medresede de eğitim alıyorlar. Sen de medrese eğitimi alabildin mi?
Emin: Arapçayı konuşabilmem için normalde medreseye gitmemiş olsam da yine öğrenebilirdim. Çünkü Arapça eğitimi konusunda bizim üniversite en iyisiydi. FSM bile ne kadar iyi olsa da bizim üniversite kadar değil. Bizim Üniversitedeki Hocalar hep Arap’tı. O yüzden sınıflarda hep Arapça konuşurlar. Bir düşün! Sabahtan akşama kadar yoğun bir şekilde hep Arapça görüyorsun. Her hafta sınav oluyor. Her 2 ya da 3 haftada büyük seviye atlama sınavı var. Yoğun bir şekilde Arapça kursu görülüyor (Hazırlık döneminde). Birçok arkadaşımız sıfırdan başladı Arapçayı ve senenin sonunda hepsi Arapça konuşabiliyordu. Bunu da sadece bizim üniversitede ve FSM’de görülebiliyordu. O yüzden medreseye gitmemiş olsaydım da yine öğrenebilirdim.
Medresede de en iyi kişiler ben ile Muhammed Akbar idi. Medreseye gitmek istedik o yüzden gittik. Yoksa ihtiyaç duyduğumuzdan değil. Oradaki aldığımız eğitim de oradaki de farklıydı. Medresede daha çok klasik kelimeler öğretiliyordu. Istılah dediğimiz fıkhi akidevi kelami kelimelerle medresede aşina olmaya başladık. Fakat konuşmamız için üniversitede aldığımız eğitim yetiyordu. Başkası için Üniversitenin yanında medreseye gitme ihtiyacı var mı? Eğer FSM veya 29 Mayıs’taki gibi bir sistem yoksa medreseye ihtiyaç duyabilir. Bazı üniversitelerde de kursun dışında medreseye gidiyorlardı.
Ozan: Son zamanlarda gittikçe daha da düzeldi Ahi. Miftahu’l-Arabiyye kitabı var ve daha gelişmiş daha güzel bir kitap. O kitaptan da gençler şimdi çok güzel şekillerde öğreniyorlar.
Emin: Biz Silsiletü’l-lisan kitabını okuyorduk. FSM ve diğer birçok yerde de kullanılıyordu. Arapça geniş bir dil olduğu için sürekli yeniliğe ihtiyaç var.
Ozan: Medresede hangi seviyeye kadar geldiniz. Kaç yıl okudunuz?
Emin: Biz doğrudan klasik kitaplar okuduk. Maksud okuduk orada ve İzzi okuduk. Emsileyi lisede bitirmiştik. Medresede 5 yıl eğitim aldık. 5 yıl düzenli devam ettim ve mezun oldum, icazet aldım. İlimyayma cemiyetine bağlı İSM medresesinde okudum. Açılımı İlim ve Sanat Merkezidir. Valide Atik Camii’nin hemen arkasındaki medresede eğitim veriyorlar. Başarılı öğrencilere burs veriyorlar ve aynı zamanda eğitim veriyorlar.
Ozan: Üniversitedeki eğitimin yanında medrese eğitimi almak zor olmadı mı?
Emin: Yorucu oldu ama çok zor değildi. Mesafe vardı. Üniversiteden sonra akşamları okutuyorlardı normalde çünkü öğrencilerin gündüz okulda oldukları dikkate alınıyordu. Akşamları ders veriyorlardı ve bir de Cumartesi ders veriyorlardı herhalde. Yorucu ve yoğundu ama çok zor değildi.
Ozan: Arapça öğrenenler en çok nerede zorlanırlar ve sıfırdan başlamak isteyenlere ne tavsiye edersin?
Emin: Arapça zor bir dil ama sistematik bir dil olduğu için öğrenci vaktini iyi değerlendirirse öğrenme fırsatını elde edebilir. Gördüğüm en sistematik dil Arapça. Arapçadan daha sistematik bir dil yok. Gramerin kendisi ve Arapça ile ilgili materyaller çok çünkü İslamiyet’in başlangıcından beri farklı milletlerin dâhil olacağı bir dil olduğu kesindi. Diğer milletlerin Arapça öğrenebilmesi için de sağ olsun bizim Âlimler hepsi emek sarf ettiler. Baya çaba sarf ettiler. Diğer dillere baktığımda Arapçanın kazanmış olduğu zenginliği göremedim materyal açısından.
Ozan: Belki İngilizce
Emin: Arapça kadar değil. Arapça kolay öğrenilsin diye şiirler bile var. İngilizcede öyle bir şey yok. Sadece farklı kitaplar ve sorular oluyor, “exercise”ler üzerinde duruyorlar ama Arapça çok daha derin.
Zor bir dil olduğu için Arapça kişinin gerçekten vaktini değerlendirmesi lazım. Etrafındaki zorlukları tespit etmesi gerekiyor. Tek başına Arapça öğrenmesi kolay olmayabilir. Temeli varsa onun üzerine koymak gerekir. Arapça gramersiz öğrenilebilecek bir dil değil. Ammice gramersiz öğrenilebilir. Bulunduğu ülkeye göre ammice gramersiz öğrenilir. Fusha gramersiz öğrenilemez bence. Grameri yıllardır çalışanlar bile yine hata yapıyorlar. Arapçada sürekli İrab gibi konular var. Bunları bilmeyen birisi dikkat edemez. Kafaya göre olmuyor bu ve belli bir sistemi var. Dilbilimciler bile tartışmış, İslami tarihlerden okuyoruz. Arapçanın babası denilen Sîbeveyh aslen İranlı. Şiraz’da doğuyor. Arapçayı Hocasından öğreniyor ve Arapçayı diğer Araplardan daha iyi öğreniyor. Kur’an-ı Kerim’deki gramerleri tanzim etti ve çıkardı. Meşhur bir tartışması var başka bir Arap Âlim ile. İrab konusunda tartışıyorlar. Sonradan Sibeveyh’in haklı olduğu ortaya çıkıyor ama bu olaya üzülüyor ve üzüldüğünden dolayı vefat ediyor. Öğrencisi üzüntüsünden dolayı öldüğünü söylüyor.
Arapça ile ilgili bilgi sahibi olması lazım. Arapça öğrenmek için motivasyon yetmeyebilir. Dil öğrenirken motivasyon üzerinde çok duruluyor. Motivasyon kişiyi ileriye taşıyor güçtür çünkü. Dil öğrenmek kolay değil. Basit bir dili bile öğrenmek kolay değil.
Ozan: Farsça öğrenmek bile kolay değil, değil mi Ahi?
Farsçanın grameri zor değil ama yine emek ister ve ya motivasyon gerekir. Ya da bulunmuş olduğun muhit seni hep o tarafa yönlendirmesi gerekiyor. O yüzden kişi bağlam olarak Arapça ile çok alakası yoksa çok iyi değerlendirmesi ve iyi sistemlere başvurması lazım. Birisinin öncülüğünde yaparsa çok daha iyi olur. Tek başına zor.
Ozan: 29 Mayıs’ta başarılı olanlar Ürdün’e gönderiliyordu, sen de gidebildin mi?
Emin: Elhamdülillah evet ben de başarılı öğrencilerdendim. Ürdün’e de gidebildim. Benimkinde biraz gecikme olmuştu. Öbür arkadaşlar birkaç gün önce gittiler ben de yalnız gittim ben buraya. Ürdün’e gittiğimde gerçekten faydalı oldu. Arapçayı bitirdik burada ama öğrendikten sonra kullanımı nasıl olur gördük burada.
Ozan: Üniversiteye mi gittiniz enstitüye mi gittiniz?
Emin: Orada hem enstitüye hem de üniversiteye gittik. Kaldığımız sürede hep üniversitede ders gördük ama hafta sonlarında da üniversitemizle alakalı olan bir enstitüye de gidiyorduk. Lakin ağırlıklı olarak üniversitedeydik ve üniversitede aldığımız eğitimler yetiyordu yani. Ürdün’deki program çok iyi idi. Belki o zaman eksik olan şeyi göremiyorduk ama belki şuan biraz eksiklik görebiliyorum ben. Daha çok böyle lehçe üzerinde de durulması gerektiğini düşünüyorum ben. Arapça fasih öğrendik ama dışarıya çıktığımızda şoför bile bize gülüyordu. Klasik olabiliyor oradaki halk için. Okulda daha fazla eğitim alabilsek çok daha iyi olurdu. Aynı zamanda öğrenciler üniversitede ama bence medresedeki sisteminde oradaki zamanı geçirme açısından daha iyi olacağını düşünüyorum. Öğrencilerle birebir temasta bulunacaksın ve sürekli öğrencilerin meşgul olacağı dil, kültür oluşturmak gerektiğini düşünüyorum ben şuan. Ama gerçekten çok iyi oraya gitmek, halk arasında bulunuyor olmak. Çünkü Ürdün lehçesi Fushadan çok uzak değil. Yakın olduğu için kişi gerçekten öğrenmişse B2 seviyesine kadar oraya gittiğinde çok uzak olmadığını anlayabilir. Hızlı konuşan insanlar için biraz zor olabilir ama normalde faydalı olur kişinin oraya gitmesi.
Ozan: İbrahim Helalşah Hoca var ve Arapça konusunda Türkiye’de önemli hizmetleri oldu ve oluyor. Helalşah Hocanın Arapça eğitim sistemini gözlemleme fırsatı bulabildin mi?
Emin: Helalşah Hoca gerçekten bir dâhidir. Arapça konusunda kendisi bir önderdir. Türkiye’de paha biçilemez bir katkısı var Arapça öğrenimi konusunda. Sistemi gerçekten çok sağlam. Her ülkede uygulanması kolay olan bir uygulama yaptı. Gerçekten Arap ülkelerinde Arapçayı okumuş Araplar onları seçerek eleyerek Türkiye’ye getiriyor. Başka bir ülke aynı sistemi uygularsa bence kısa sürede her yerde Arapça konuşulmaya başlayacak. O kadar iyi bir sistem yani.
Diğer yerlere göre farkı şu gramer üzerinde durulmuyor sadece. Öğrenci belki gramer öğrenmiş oluyor ama konuşamayabiliyor. Konuşma alanı çok kısıtlı oluyor. Bazen Hoca bile konuşamıyor yani sadece grameri biliyor ve sadece gramer teorik olarak kalıyor. Teorik olarak kaldığı için gündelik hayatta çok pratiği yok. O yüzden Helalşah Hocanın bu konudaki sistemi çok iyi. Çünkü hem grameri okutuyor hem de pratiğini hemen uyguluyor. O yüzden bu sistem çok iyi.
Ozan: Galiba öğrencilere gün boyu hiç Türkçe konuşmayacaksın diye söz verdirtiyordu.
Emin: Normalde evet kursta ders esnasında Türkçe konuşturmuyordu. Evet. Çok iyi bir sistem aslında.
Ozan: Arapça Sami dilleri içerisinde en çok konuşanı olan bir dildir. Bununla birlikte Türkçe de dahil olmak üzere birçok dili etkilemiştir. Senin Arapça hakkında tespit ettiğin ve öğrendiğinde şaşırdığın şeyler neler oldu?
Emin: Arapça öğrenirken çok şaşırdım. Arapça öyle dakik bir dil olduğu için şaşırdım. Mesela Arapçada bir Hocamız derdi eş anlamlı kelimeler yok derdi Arapçada. Tercüme edersen bazı kelimeler aynı olabilir çünkü mesela müradif dediğimiz fiiller çok var Arapçada. Kelimeler de o şekilde mesela Aslanın 100’lerce farklı kelimesi var ve devenin yüzlerce farklı kelimesi var ve diğer diller mesela bunu sadece eş anlamlı olarak görebiliyor. Fakat Arapçada öyle bir şey söz konusu değil çünkü her kelimenin belli bir nüansı var. Belli bir bağlamı var ve her kullanım ayrı bir mana katıyor cümleye veya kelimeye. Çünkü her kelimenin belli bir aslı var. Normalde Arapçada her kelimenin üç harften oluşan kökü var. İki harften oluşması tartışmalı. Genel olarak Hocalar üç harften oluştuğunu söylüyor. Bu üç harfin belli bir manası var ve ondan gelişen kelimeler aslından çok fazla uzaklaşmıyor genellikle. Belli bir ilişkisi oluyor o asıl kelimesine. O yüzden bazı kullanımlar insanı şaşırtıyor. Ayakte iken oturmak ile yatarken oturmak arasında fark var. Diğer dillerde biz bunu umursamıyoruz. Fransızcada da öyle, İngilizcede de öyle. Hemen hemen bildiğim dillerde öyle. Halbuki Arapçada öyle değil. Yani celese ve kaade fiillerini örnek alırsak mesela. Kaade ayakta iken oturmuş kişiler için söyleniyor mesela. Celese yatarken oturmuş kişiye deniyor. Yani mesela biz bu şekilde baktığımız bir fark var.
Ozan: Çok ince düşünülmüş
Emin: Arapçada kullanılan bazı kelimeleri sadece belli zamanlarda kullanabilirsin. Bedr dediğimiz zaman sadece dolunay olduğu dönemi kapsar. Bu da ayın 13. 14. Ve 15. Oluyor. O yüzden mesela birisi bunu kullandığında hangi vakitte olduğunu anlayabiliyorsun. Mesela desem ki ben Ozan’ı bedr bir gecede gördüm. Hemen tarihi yakalayabiliyorum. Ama başka bir dilde gece gördüm arkadaşı. Ama hangi gece belli olmuyor. O yüzden Arapça bazı soruları kafadan kaldırıyor. Mesela desem ki ben bir öğrenci ile görüştüm. Türkçede olsa kız mı erkek mi dersin. Çünkü öğrenci her ikisine atfediliyor. Çünkü ayrıca Arapçada küçük öğrencilere de kullanılan kelime var. Tilmiz mesela, tilmiz deyince aklına üniversite öğrencisi gelmiyor mesela. Hemen öyle ufacık çocuklar felan. O yüzden Arapça gerçekten hakikati zihinde en çok canlandırabilecek dil bence. Çünkü kullandığın kelimeler kullandığın telaffuzlar gerçeğe yakın olmaya çalışıyor. Diğer dillerde çok yok, sürekli sorman gerekiyor. Bayan mı erkekle mi karşılaştın diye soruyorsun. Halbuki cümle Arapça olunca böyle bir soru sormaya ihtiyaç yok çünkü hemen o cümlenin içerisinde o bilgi var. Ya da işte hangi vakitte ne şekilde. Mesela ben bir deve gördüm dediğimde dişi mi erkek mi diye belirtmek zorundayım. Ama Arapçada kullandığım kelime hemen onu belirtiyor. Raeytu nâka (Dişi deve gördüm) dediğimde onun dişi deve olduğunu anlıyorsun. Ama diğer dillerde bu tür dikkat çok yok. O yüzden Arapça gerçekten İngilizce konuşanların bile eyvah dediği bir dil yani. Matematiğe en çok yakın dil Arapçadır. Matematik yapıyor gibi hissediyor Arapça öğrenenler için. Şu şu yanına geldiğinde böyle, şu şu şöyle olduğunda böyle. Sistem var yani. Mesela İngilizcenin alfabeyi öğreniyorsun ama kelime okurken yine İngilizlerin okuduğu şekilde okumak zorundasın. Yine onunda belli bir sistemi hemen hemen yok. Gramer olarak da bazı diller diyor ki biz böyle söylüyoruz diyor siz de öyle söyleyeceksiniz diyor. Açıklaması var mı belli değil. Almancada da var öyle. Çoğul yaparken bazen böyle bazen şöyle. Neye göre değiştiriyorsun diyorsun bilmiyoruz diyor öyle yapıyoruz diyor sen de öyle yap diyorlar. Sen de öyle yapacaksın. Arapçada ise kulaktan duyma yani semai çok az. Ama genellikle gramerin neredeyse yüzde 80 90’ı kurallı ve o kuraldan hiç sapmıyor.
Ozan: Arapça öğrenmenin tembel bir yolu var mıdır?
Emin: Arapça öğrenmenin tembel bir yolu var bir de yok. Var çünkü Arapçada bir dil. O da bir dil ve bir sistemi var ve o sistem genellikle doğal olan dilden uzakta değil. O yüzden var diyebiliriz ama yine de yok diyorum çünkü Arapça yine de zor. Çok sistematik bir dil. O yüzden kişi eğer sürekli temasta bulunmuyorsa Arapçada tembel öğrenmesi zor. Zaman açısından çok daha zaman gerektirebilir. Tembel öğrenmenin amacı, kişinin böyle çok fazla emek sarf edemediği dönemler için. İşinden dolayı belki vakti yoktur veya depresyondadır ya da kültürel olarak çok fazla emek sarfetmeye meyilli değildir. O yüzden bazı diller için tembel yolu mümkün ama Arapça sanki onlardan değil. Daha fazla zaman ve temas halinde bulunmak gerekiyor. Temas haline bulunmak neredeyse mümkün değil çünkü Arapların çoğu lehçe konuşuyorlar. Lehçe konuştukları için Fushayı o şekilde öğrenemezler. Ama bir kişi sabahtan akşama kadar dedektif konan gibi çizgi filmler izlerse bir sene iki sene üç sene öğrenebilir ama sürekli olması lazım. Bir de yanında biraz Arapça grameri görmesi lazım. Ya da çocuk olacak. Çocuk olursa öğrenir ama büyükler olduğu için. Büyükler çocuklar kadar kavrayamıyor sanki kelimeleri.
Ozan: Arapça öğrenmek isteyen bir öğrencinin günde kaç saat ayırmasını tavsiye edersin Ahi?
Emin: Kişiye göre değişebilir. Ama Arapça için en önemlisi temel. Arapçada en önemlisi temel grameri oluşturduktan sonra üstüne ekleme zaten geliyor. Arapça ile Farsça arasındaki fark bu. Ben Arapçayı B1 ile B2 seviyesine çıkardıktan sonra rahatlıkla kelimelerin ne şekilde okunacağını kavrayabildim. Herkeste hemen hemen oluşuyor o meleke. Baktığın zaman hareke (Ünlü) yok ama bazı tertipler uymuyor sanki. Hemen hemen istisna durumları hariç genellikle okuyabilirsin. Tahmin edebiliyorsun okunuşunu. Farsçada o şekilde kolay değil. Çünkü Arapça kelime haznesi çok fazla. Eğer Farsça gibi olsaydı Arapça öğrenmek çok daha zordu. O yüzden temel çok önemli. Kişinin temeli varsa öğrenmesi daha kolay oluyor.
Ozan: Son zamanlarda Çinceye bakıyorum ve söylendiği kadar zor bir dil olmadığını düşünüyorum doğrusu. Çince Arapçadan da zor bir dil ve ustalaşmak zaman gerektiriyor. Arapçayı öğrenmenin süresi de diğer dillere göre uzun ama bazı kimseler Arapça öğrenmeye imkânsız gibi bakıyor ve öğrenmekten imtina ediyorlar. Onlara neler söylemek istersin?
Emin: Arapça için en önemlisi şu. Kişi belli bir dil öğrenirken niçin öğrendiğini sorması gerekiyor kendisine. Eğer amacı sırf poliglot gözükmekse bence Arapçayı öğrenmesine gerek yok. Arapçaya harcayacağın vakitte iki üç dil öğrenebilirsin. Niçin öğreneceği öğreneceği önemli. Bulunduğu muhit yapacağı çalışmalar hatta Müslümanca Arapçayı öğrenmesi gerekir ne kadar zor olsa da. Eğer mesela Kur’an-ı Kerim Arapça değil de Çince olsaydı zor olsa da öğrenmek zorunda kalırdık. O yüzden öğrenmek isteyen kişinin kim olduğunu sormak gerekir ve niçin öğrenmek istediği önemli.
Ozan: Kişi Müslümansa öğrenmeli midir?
Emin: Eskiden demezdim eğer kişi global olmayan bir dünyada yaşıyorsa öğrenmesi efdaldir derdim ama şuan bu dönemde kesinlikle öğrenmesi lazım. Çünkü şuan öğrenmemek için bahane yok. Yani şuan evet bu dönemde öğrenmemesi bir kabahat çünkü. Eğer kişi gerçekten dini anlamak istiyorsa kendisini geliştirmek istiyorsa öğrenmelidir. Kur’an-ı Kerim’i anlayarak dinlemek farklı bir şeydir. Tarifi mümkün olmayan bir şey. Senin anladığını bir Arap Hocası bile anlamıyordur belki. Belli bir ayet dinlediğinde. O yüzden kişi gerçekten doğrudan kendisinin anlaması çok daha önemli. Yeterince materyal var yeterince kurs var. Dünya zaten globalleşiyor Arapça konuşan kişiler var. İnsan zaten belli bir ticaret içerisinde olması ve para kazanması gerekiyor. Hedef kitlesi bulması gerekiyor derken kişinin Arapça öğrenmemesi özellikle Müslümansa ve özellikle gençse bir kabahat şuan. Eğer yaşlıysa mazur görülür ama gençse, İtalyanca öğreneceğine Arapça öğrensin. İtalyanca eğer doğrudan çalışmıyorsa İtalyanlarla. Onlarla eğitim almak veya çalışma durumu yoksa, İtalyanca öğrenmenin çok bir manası yoktur. Ne kadar faydalı olabilecek ki belki film izlersin mesela. Turistleri çok fazla değil ama Türkiye’de belki biraz var diğer ülkelere göre İspanyollardır ve Finlere göre fazla olabilir. Ama Türkiye’deki halk çok fazla turistlerle konuşan bir halk değildir yani. Bu biraz kişisel bir görüş olarak altını çiziyorum. Dil öğreniminde motivasyon ve gerekliliğin sürekli değerlendirilmesi gerekli olduğunu düşünüyorum ben. Dil öğrenmek ciddi emek istiyor. Gerçekten öğrenmek istiyorsa dikkat etmesi gerekiyor.
Ozan: Arapça kaç İngilizce öğrenme eder?
Emin: 5 İngilizce eder. 5 çünkü İngilizcenin neredeyse grameri yok ki Ahi. 5 çünkü Arapçaya eğer kişi doğru adımlar atarak başlamazsa o kişinin harcayacağı emek belki birkaç dil öğrenecek kadar. Sistematik biriyle de yarışacaksa bence sistematik olan birisi o süre içerisinde birkaç dil öğrenebilir. Bahasa öğrenirsin Farsça öğrenirsin. Buna benzer diller var. Aynı sürede birkaç dil öğrenebilirsin.
Ozan: İngilizce öğrenmek 5 dil eder diyebiliriz başlığa.
Emin: Zaten günümüzde de şu gerçeklikle karşılaşıyorsun. Lehçeler bile farklı. Ben Mesela Tunus, Cezayir ve Fas’ın konuştuğu lehçeleri anlamakta bile zorlanıyorum. Kelime kelime anlamıyorum ben cümle cümle anlıyorum. Şuanda rahatlıkla anlamaya başladığım Mısır lehçesi var, Libya, Suriye bazen kişiye göre değişiyor. Genellikle anlıyorum. Lübnan anlıyorum. Haliç lehçesini anlıyorum. Bunlar zaten beşten fazla. Tunus lehçesi Cezayir ve Fas lehçesi öğrenmem lazım mesela. O yüzden en az beş dil ediyor yani Arapça.
Ozan: Arap dünyası bazı krizlerle boğuşuyor ve bu süreçte Fasih Arapçaya gereken önem verilemeyebiliyor. Bu konuda düşüncelerin nelerdir? Sosyal medyada şöyle bir video paylaşıma sokulmuştu geçtiğimiz yıllarda. Bir tane fotoğraf gösteriyor çocuklara, Fotoğrafta Arapça bir yazı yazıyor. Suriyeli çocukların hiçbiri okuyamıyor. Kağıtta da Arapça Allah yazıyor. Çocuklar bunu okuyamıyor. Onlar Arapça okumayı öğrenememişler. Arapça konuşabiliyorlar ama Arapça okuyamıyorlar. En önemli kelimeyi bile okuyamıyorlar. Fasih Arapçayı vesaire öğrenememişlerdir. Bu konuda neler söylemek istersin.
Emin: Ben Filistinlileri örnek olarak gösterebilirim mesela. Filistinliler o konuda hep gayretli. Çadırlarda da yine eğitime devam ediyorlar. Hatta katliam olduğu dönemde bile doktorasını bitirenler var. Tezini savunanlar var. Bence sadece Filistinliler bu konuda tek örneğimiz olabilir. Daha zor bir durumda yaşıyorlar ve önemli olan nedir. Bence ilim savaşta da öğrenilir. Bahsetmiş olduğun video bana biraz garip geliyor. Hristiyanlar bile Allah diyor. Bu durum o çocuklara has olabilir. Peki iki yaşında ayrılmış olabilirler oradan. 5 6 yaşındaki çocuklar Allah Muhammed gibi lafızları görüyorlar yani. Belki daha küçük yaştayken ayrılmışlardır. Türkiye’de bile Arapça bilmeyen çocuklar bile Allah lafzını görüyor ve biliyor yani.
Ozan: Ülkenizdeki İslam Alimleri ve Hocalar Arapça biliyorlar mı ve Arapçaya önem veriyorlar mı? Madagaskar’da Arapça hakkında zannediyorum bir bilgiyi Türkler bilmiyordur, ülkendeki Arapça hakkında neler söylemek istersin? Madagaskarcada Arapçadan kelimeler var mı?
Emin: Arapça kelimelerin çoğu unutuldu. Ayları Araplar öğretti bizim halka günler de öyle. Şuan ama aylar şuan artık Fransızca kullanıyorlar. Ama okuduğum birkaç metinlerde mesela Arapça kelimeler kullanılıyor. Hatta mesela burçlarda hala kullanıyorlar ama insanlar bilmiyor. Yani günlük olarak çok kullanılmıyor sadece yazılarda görüyorsun. O yüzden çok daha fazla olabilir ama kullanılmadığı için unutuldu.
Ozan Dur: Arapça öğrenirken grameri nereye koymak gerekir? Bu çok soruluyor ve bir de sana sormak istedim Ahi. Gramer öğrenirken nasıl olmalı nasıl öğretilmeli?
Emin: Fusha gramer olmadan öğretilmiyor. Kitap bile okuyamazsın yani. Çünkü Arapçada diğer dillere göre kelimeleri istediğin şekilde koyabiliyorsun. Başta, ortada veya sonda. Diğer dillerde bunu rahatlıkla yapamayabilirsin. Birçok dil mesela çok kalıpsal. Birçok dilde bir kalıp var ve o kalıptan çok sapmıyor genellikle. Ama Arapçada faili arkada da koyabilirsin sonda da koyabilirsin. Bu durumda irap felan kişi okumadıysa karıştırabilir. Çünkü Daraba zeydun Amran ile Daraba Amran Zeydun arasında hemen hemen bir fark yok. O yüzden Fusha gerçekten irabsız olmaz. Düzgün konuşmak istiyorsa birisi. O yüzden kişi eğer gramerden yana değilse ona doğrudan lehçe öğrenmesini tavsiye ederim. Fushadan lehçeye geçmek kolay ama lehçeden Fushaya geçmek çok zor. Yüksek bir yerden atlayabilirsin ama o mesafeyi alttan yukarıya zıplamak gibi olur yani.
Ozan: Arapçayı Silsiletü’l-Lisan ve Beyne Yedeyk gibi kitaplardan öğrenmeyi tavsiye ediyor musun?
Emin: Tavsiye ediyorum evet.
Ozan: Arapçanın diğer dillerle kıyasladığında ne gibi ortak ve farklı özellikleri var?
Emin: Arapça diğer dillerle çok ortak değil o yüzden İbranice belki ona yakın olabilir. İbranice dışında şuan var olan Amharca olabilir. Bu dili bilmiyorum. Semitik dediğimiz dillerde Arapçadan çok daha fazla canlı olan dil yok belki de.
Ozan: İbranicenin de çok konuşanı yok Ahi.
Emin: Amharca da uzaklaştı sanki Arapçadan. Belki benzer kelimeler var ama sonradan eklenen telaffuzlar farklı yapılar oluştuğu için bir de Amharca bilmek lazım. Amharca bilen birinin bu kıyası yapıyor olması lazım. Bu konuya çok hâkim değilim. Yoksa Arapça diğer dillerden çok farklı. Çünkü Arapça çok esnek. Darabe zeydun Amran, Darabe Amran Zeydun, Zeydun Darabe Amran ve Zeydun Amran Darab hepsi oluyor. Mana olarak biraz değişiyor, artırıyor manayı ama hepsi doğru yani. Eğer kişi mesela oradaki nüansı bilmese bile yine aynı manada kullanabiliyor. Tecrübe edelim. Darabe zeydun amran Zeyd Amr’ı dövdü. Ondan sonra Zeyd dövdü Amr’ı, Amr’ı Zeyd dövdü ve Amr’ı dövdü Zeyd. Bak değişti burada ama Arapçada değişmiyor. İstediğin şekilde koyabilirsin. O yüzden çok benzer bir dil olduğunu sanmıyorum. Günümüzde zaten sağdan sola yazma sistemi birçok dilde yok. Ben Japoncaya baktığım zaman Arapçadaki sistemin daha uygun olduğunu görüyorum. Eğer sağdan sola yazsalar yazı tarzına daha uygun gibi geliyor ama adamlar nedense soldan sağa yazıyorlar.
Ozan: Arapçayı orta seviyeden bir üs seviyeye çıkarmak için neler tavsiye edersin?
Emin: Çok okumak. Roman tarzı. Roman ve Kur’an-ı Kerim. Romanlarda hatalar çok çıkıyor.
Ozan: Arapçanın günümüz dünyasındaki yeri hakkında neler söylemek istersin? Sence Gençler en az bir Doğu bir de Batı dili öğrenmeli midir?
Emin: Kesinlikle evet. Özellikle siyasi olarak baktığımız zaten siyasette hangi ülkeler aktifse o dilleri bilmek gerekiyor. O yüzden mesela Rusça olmadan olmaz. Gelecekte de Çince olmadan olmaz. Eğer Çin şuanki gidişatıyla devam edecek olursa 20-30 sene daha Çince olmadan olmaz. Çünkü ne dediklerini anlamamız lazım.
Ozan: Röportaj talebimi kabul ettiğin için teşekkür ederim Ahi. Allah razı olsun. Bu röportajın son kısmı için neler söylemek istersin Ahi.
Emin: Teşekkür ederim. Arapça tabii önemli bir dil. Kimin öğrenmeye fırsatı varsa yüzde yüz destekliyorum. Tavsiye ediyorum. Şiddetle tavsiye ediyorum. Arapça olmadan olmaz özellikle bu dönemde. Çünkü fitneler çok var. Dini anladığını iddia eden kitap yazan birçok kişi var. Bilmediğimizde de o tür fitnelere kolaylıkla maruz kalabiliyoruz. Dinden daha önemli bir şey yok dinle hem dünyevi hayatımızı doğrultuyoruz ve uhrevi hayatımıza da hazırlık olduğu için bence Arapça olmadan olmaz.
Ozan: Ahi İlimevemedeniyet’te yaklaşık 2021’den beri Arapçaya dair içerikler üretiyoruz. Zannediyorum milyonlarca gencimize ulaşabilmek nasip oldu Hamdolsun. Arapça yöntemler, kelimeler, fiiller ve YDS kelimeleri derken birçok gencimize dokunabilmek nasip oldu Hamdolsun.
Emin: Ama ne yazık ki Arapça için tembel bir yol hemen hemen yok.
Ozan: O yolu inşaAllah sen bulacaksın Ahi.
Emin: Dediğim gibi sürekli bir şeyler izlemek ile olur. Şuan belki çok gerçekçi olmayabilir birçok kimse için.
Ozan: Ahi Allah razı olsun. Seni görmek ve konuşmak dertlerimi de bir nebze olsun unutturdu. Umarım yüz yüze ve başka projelerde görüşmek nasip olur.
Emin: İnşaAllah
Değerlendirme ve sonuç:
Uzun yıllardır tanıdığım Arkadaşım Emin ile bir röportajda tekrardan buluşmak nasip oldu. Kendisine röportaj talebimi kabul ettiği için çok teşekkür ediyorum. Arapça gibi önemli, güzel ve manevi bir dile dair ne yazsak ve konuşsak az gelecektir. Dünyada gelmiş geçmiş güzel/hayırlı insanların önemli bir kısmı ve belki de çoğu Arapçayı ana dil olarak konuştular. Peygamberimiz, Halifelerimiz, Âlimlerimiz, Sahabelerimiz ve Evliyalarımız gibi birçok güzel ve manevi rehberlerimiz Arapçayı konuştular. Sadece bu sebepten bile bir öğrenci Arapça öğrenmeye niyet etse inşaAllah muvaffak olacaktır. Allah gençlerimize ilim ve amel kapılarını açsın ve onlara güzel ve hayırlı çalışmalar yapmayı nasip eylesin.
Amin Bin Salim & Ozan Dur
Yorum Yaz