YAHUDİLER VE İBRANİCE

GENEL KÜLTÜR SANAT TARİH YABANCI DİL İBRANİCE

Yahudiler ve İbranice

Yahudilerin gözünde İbranice kutsal bir dildir. Yahudilerin gözünde İbranice Tanrının, ilk insanın ve Babil kulesi yıkılmasaydı bütün insanların dili idi. Müslümanların Arapçaya olan bakışı ile Yahudilerin İbraniceye olan bakışı benzerlik gösterir. Yahudiler tarih boyunca ibadetlerinde İbraniceyi kullanmışlardır. Buna rağmen günümüze kadar da dualarını İbranice edemediklerini biliyoruz. Dualarını Yidiş, Ladino veya kaldıkları ülkelerin dillerinde ediyorlardı. Çünkü İbranice ihtiyaçlarını karşılayacakları bir durumda değildi. Tapınak yıkıldıktan sonra İbranice terk edildi ve bu günah onlar için büyük bir günah olarak addedildi. Ödül almış bir kitapta Yahudiler İbraniceyi terk ettiklerinde devletleri yıkıldı ve ona sahip çıktıklarında yeniden devlete kavuştular denilmektedir. Bu da İbranicenin günümüz Yahudileri için ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor.[1]

Yahudi aydınlar uzun yıllar İbraniceyi liturji yani edebiyat dili olarak kullandı. Konuşmuyorlar ama yazıyorlardı. Bundan dolayı İbranicenin tam olarak terk edildiğini söyleyemeyiz. İbranice ile birlikte Yahudiler, Almanca ve İbranicenin bir karışımı olan Yidiş dilinde de eserler verdiler. Özellikle Haskala yani Aydınlanma döneminde Yahudi yazarların bir kısmı İbraniceyi diriltmeye çalışacaktı. Eliezer Ben Yehuda’dan önce İbranice canlanmaya başlamıştı ve Eliezer Ben Yehuda ise bu çalışmalara hayatını adayacak ve İbranicenin konuşulabilir bir dil olduğunu kanıtlayacaktı.[2] Oğlu İtamar Ben Avi üzerinde deney yaparak onunla sadece İbranice konuşacaktı. Oğlu da 4-5 yaşlarında İbranice konuşmaya başlayacaktı ve proje başarılı olacaktı.[3] Herzl bile İbranicenin bir işe yaramayacağını düşünüyordu. “Kim İbranice kullanarak bir tren bileti isteyebilir ki” diyordu. Ama bugün 4-5 milyon civarında ana dili İbranice olan Yahudi bulunmaktadır ve tarih Herzl’i haksız çıkarmış gibi görünüyor. Yahudiler çoğu ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar.[4]

Bizi asıl ilgilendiren ve günümüzü etkileyen kısmı Modern dönemdeki durumdur. İbranice 1922 yılında İngiliz Mandası tarafından resmi dil olarak kaydedildi. Bu resmi diller İngilizce, Arapça ve İbranice idi. İbranicenin burada resmi dil olarak kabul edilmesi İbranicenin yaygınlaşmasını sağladı. Siyonist elitler İbraniceyi gözlerine kestirmişlerdi. İbraniceye en büyük rakip Yidiş ve yabancı dillerdi. En ciddi tehlike ise Yidiş’ten geliyordu. Yahudilerin ikinci dünya savaşından önce Yidiş konuşanlarının sayısı 12 milyon civarında olduğu söylenmektedir. Bu 12 milyon Yahudi’nin önemli bir kısmı Nazilerin elinde can verecektir. Geriye kalanlar ABD ve Filistin’e kaçacaklar ve buralarda da Yidiş terk edilecektir. Yidiş’e gereken ehemmiyet verilmeyecek ve konuşan sayısı yüz binlerle ifade edilir olacaktır günümüzde.

Ben Gurion başbakan olmadan önce İbraniceye yönelik diriltme çabalarında bulunuyor ve bir ekip bile oluşturuyorlar. Ben Gurion Tevrat’ı ve Yahudiliği çok iyi bilen bir isim. Onun zamanında İbranice iyice yerleşiyor. Bölgeye Aliya yapan yani göç eden Yahudiler Ben Gurion’un direktifleriyle İbranice isimler seçiyorlar. Ben Gurion da kendisine Ben Gurion ismini seçiyor ve anlamı aslan yavrusu demek. Bu isimler genelde erkekliği ve gücü simgeleyen isimler oluyor. Bu bir gelenek olarak daha sonra da devam ediyor.

Siyonist elitler melting pot diyebileceğimiz bir erime potası tahayyül ettiler. Bundan kasıtları gelen Yahudileri tek bir potada eritmekti. Yani bir millet yaratmak istiyorlardı. Tek dil ve tek halk sloganlarıyla hareket ettiler. Bu diğer dillerin irtifa kaybetmesine neden oldu. Yidiş, Ladino, Rusça, Arapça, Farsça ve diğer Yahudilerin konuştuğu diğer ülkelerin dilleri unutuldu. Hatta Yahudiler bu dillerle ve bu dilleri kullananlarla dalga geçiyorlardı. Toplum tabakalara ayrılmıştı ve İbranice dışında bir dil kullananlar alay konusu oluyordu. Buna Yahudiler Mediniyut had-Laşonit dediler.[5] Bu uzun süre İbranice dışında diğer dillerin kaybolmasına ve göz ardı edilmesine sebep oldu. Bir taraftan da Yahudiler tek bir dil çatısı altında birleştiler. Bu dil bölgenin işgalini kolaylaştırdı.

İbranice Yahudilerin bölge üzerindeki iddialarını meşrulaştırıyordu ayrıca. Yahudilere Kutsal Toprakların verilmesi olayı Tevrat’ta geçiyordu ve Tevrat İbranice yazılmıştı. Bu durumda dil ve toprak arasında inanılmaz bir bağ vardı. Bu bağ Yahudilerin zihninde vaz geçilmez bir yer tutuyordu. Ayrıca Yahudilerin dualarında dedikleri İbranice şu ifadeyi bilmemizde yarar var. “Eğer seni unutursam Kudüs, sağ elim yeteneğini unutsun.” Bu ifade de İbranice idi.[6]

Müslümanların Arapçaya olan ilgileri ve alakaları kadar Yahudilerin de İbraniceye ilgileri vardır. Ehl-i kitap olan Yahudilerin dilleri Arapça ile büyük oranda benzerlik gösterirler. Arapça (özellikle Filistin lehçesi) şuan "İsrail"’in resmi dillerindendir ama İbranice karşısında pek şansı yok. Yahudilerin Arapçaya olan ilgisinden Arapların İbraniceye olan ilgisi daha fazla olduğu söylenmektedir.[7] Özellikle yüksek eğitimin dili İbranice olduğundan ve iş olanaklarından yararlanabilmek için Filistinli Araplar İbraniceyi öğreniyorlar bir şekilde. Bu durumu iyi tahlil ediyor olmamız lazım.

Bugün İbranice İngilizce karşısında geriliyor. Global bir dil olan ve küresel Lingua Franca olan İngilizce bütün dilleri tehdit ediyor. İş dünyası ve akademi başta olmak üzere her kesimden insan İngilizce öğrenmeye çalışıyor. İsrail’de de durum böyle ve İngilizceyi bilen sayısı oldukça fazla. Hayfa Üniversitesin’de Karmel Dağı’nın tepesinde İbranice eğitimi alırken herkes bizimle İngilizce konuşmaya çalışıyordu. Kültürel olarak bugün İbranicenin İngilizceden korkması gerektiği söyleniyor. Son zamanlarda Fauda gibi dizilerle Arapçanın Filistin Lehçesine olan ilgi artsa da Arapça işgal topraklarında hak ettiği değeri alamıyor. Bölgenin asli unsuru olan Araplar ve Arapça bölgenin her anlamda hakim dili olmak zorundadır. İbranice bugün var olabildiyse bunu bir anlamda da Arapçaya borçludur.


 

Kaynaklar

William Safran: Language and nation-building in Israel: Hebrew and its rivals.

אילנה שוהמי ודב ספולסקי מחד-לשוניות לרב-לשוניות? מדיניות החינוך הלשוני בישראל.

Taha Kılınç: Dil ve İşgal.

יופי של עברית: אבשלום קור.

Dipnot:

[1] Bu kitabın ödül alması ve bir kaynağa pekte dayanmayan bu ifadelerin kullanılması önemlidir.

[2] Taha Kılıç Hocanın dil ve İşgal kitabını okumanızı öneririm.

[3] İbraniceden çevirdiğim ve bu durumu anlatan bir tiyatroyu izlemenizi öneririm. https://www.youtube.com/watch?v=pLjUnx4TsmU&t=508s

[4] Her ihtiyaçlarını karşılayabilirler demedim çünkü henüz dil tam anlamıyla kendini tamamlamadı. Üzerinde çalışmalar sürüyor ve dil gelişmeye devam ediyor. Bazı kelimelerin hala karşılığını bulamıyorlar ve bu konuda çalışmalar sürüyor.

[5] Tek dil politikası

[6] İbranicesi: אם אשכחך ירושלים תשכח ימיני

[7] "İsrail"’deki Filistinli 1948 Araplarını kastediyorum.

Not: Bu yazı ilk olarak Dördüncü İklim dergisinde yayımlanmıştır. Kudüs diye bir derdi olan gençlerle aynı dergide yazı yayımlama şerefine eriştim. Habip Hocama ve diğer arkadaşlara teşekkürlerimi sunuyorum.

Siteyi de ayrıca ziyaret edip diğer yazıları da okumanızı öneririm. Aşağıdan ulaşabilirsiniz.

https://dorduncuiklimdergisi.com/#:~:text=D%C3%B6rd%C3%BCnc%C3%BC%20%C4%B0klim%20Dergisi%3B%20k%C3%BClt%C3%BCr%2C%20medeniyet,o%20konuya%20hakim%20olmas%C4%B1n%C4%B1%20ama%C3%A7lamaktad%C4%B1r.

Ozan Dur
Ozan Dur

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi'nden mezun Filistin ve İran Araştırmaları- yazar [email protected] Poliglot (8), dillere dair Çalışma Alanım Ortadoğu ve Diller

Yorum Yaz