Yalnız Bir Emel: Vatanı Müdāfaʿa
Hakka makrūn olmak necīb bir gāyeye masrūf bulunmak şartıyla ihtilāf yalnız taharrī-i hakīkat maʿnāsını ifāde eder ve rahmetdir. Tenkīd cemʿīyyāt-ı medeniyyenin rūhu şerīta-ı selāmetidir. Lakin bugün içinde bulunduğumuz ahvālde artık māzīnin hatīāt ısrār nasıl bir cināyet ise kuvve-i nāmiyye-i milliyyeyi her ne maksadla olursa olsun inkısāma uğratmakda öylece bir cināyet-i vataniyyedir.
Bugün ortada fırkalar hayāt ve cemāʿāt-i muhtelife yokdur, bugün hiçbir hamiyetli dimāğla iki türlü emel olamaz. Bugün hepimiz ancak bir emel etrāfında içtimāʿ edebiliriz, meğer ki vatana acımayacak mevcūdiyet-i milliyyemizin dūçār olduğu tehlikeyi istihfāf edecek kadar hamiyetsiz olalım.
Bugün bu memleketde yalnız bir his bir emel olmalı veleh el-hamd vardır:
Vatanı Kurtarmak
Eğer vatanımızın müdāfaʿasına ʿāʾid husūsātda felāketi mūcib nevākıs-ı idāre ve tedbīr görürsek tatlı bir lisānla kardaşın kardaşaedeceği bir muʿāmele ile vesāyā ve ihtārātda bulunalım. Tenkīdāt-ı muhikkada olsun tenkīdāt-ı içtihādiyye olsun son sözlerimizi söyledik.
Hakkı paşanın siyāset-i gāfilāne ve lākaydānesini kemāl vuzūhla teşrīh etdik. Trablusgarb için lāzım gelen tedābīrin ittihāz edildiğini hepimiz yazdık. Üç senelik hatālarımızı gençliğin şerefi yār ve ağyārın ümīd etdiği bir derecede aʿlā edemediğimizi söyledik. Vatanımızı kurtardıkdan sonra, ʿömr ü zeydin değil yine vatan ve milletin saʿādeti için istediğimiz gibi serbest ve ʿumūmi tenkīdātda bulunuruz. Lakin bugün hālin īcābı ve vatanın selāmeti yalnız emel-i istihlāsı etrāfında birleşmemizi mūcib iken bu emeli terk edip de yek-diğerimizi ithāmla vakit geçirmek muvāfık olamaz.
Yalnız bu emel-i mukaddese muvaffak olmamız için iki noktayı cümlemizin nazar-ı dikkat ve ehemmiyete almamız lāzımdır. Bugün münākaşası mümkün olmayan bir cihet var o da heyʾet-i vükelāyı teşkīl edecek zevātın milletin emniyet ve iʿctimādınā mazhar olanlardan ʿumūmun kuvve-i maʿneviyyesini takviye edeceklerden intihāb edilmesidir. Milletle temās edenler bilir ki milletler muhākemeden ziyāde hissiyāta sübūt ve delāʾil-i mantıkıyyeden ziyāde hiss-i samīmiyye tebaʿiyet ederler. .
Saʿīd paşa hazretlerinin makām-ı sadārete intihābı ümīd ediyoruz ki fikirleri tatmīn edebilir. Nāçīz bir mütālaʿa ve fakat īmānımız gibi bir kanāʿat olmak üzere diyebiliriz ki Mahmūd Şevket paşa hazretleri de bütün milletin en ziyāde iʿtimād ve meveddetini kazanmış ricāl-i muhterememizdendir. Bu kabīl-i zevātı şu müşkil zamānda reʾs-i kārda görmek milletin kuvve-i maʿneviyyesini takviye edeceği gibi Avrupalılarca da hiss-i teʿsīr eyler. Bu husūsu ısrār ile yazmamız boş değildir. Trablusgarba fethi ve cāmī beğlerin yetişmesi hepimize bihakkın büyük ümīdler verdi.
Fethi beğ herkes bilir ki hem hamiyetli hem e vazīfesinin ehlidir. Cāmi beğ Trablusu hakkıyla bilir tuvarıkların tibuların ʿarabānın hürmet ve iʿctimādına mazhardır. Bu iki zāt çete muhārebelerini kemāl-i muvaffakiyyetle idāre edebilirler. İşte herkesde mevcūd olan bu iʿtimād kuvve-i maʿneviyyeyi takviye ve şu cerīhedār yürekleri teslīh edecek bir hāldir.
İkinci noktaya gelince: Tavsiye-i ittihād ancak mütekābil hüsn-i niyetler mütekābil-i insāf ve mürüvvetlerle teʾsīr gösterir. Lākin eğer ittihādı her taraf kendi galebe-i fikir ve ictihādi ile meşrūt kılarsa korkarız ki vatanımızın şu sūzişli ānātında da ʿālimi ihtilāf ve ihtirāslarımızla ʿummān-ı tahayyür ve taʿaccuba atarız. Vākıʿā bu neşriye-i hakperestānemiz kabūl edilmez de herkes kendi fikir ve ictihādının selāmet-i aniyyemiz için zarūri el-kabūl olduğu iddaʿā ile ve bunu birtakım edille ile isbāt daʿvāsına düşebilirse de fakat o hālde her tarafın ʿayn-ı tarīki tutması ʿādetā tabīʿī olduğundan netīce Lafontenin Köprü hikāyesindeki netīce olur o vakitde maʿāzāh eğer menābiʿ dümūʿumuzda bir feyz-i teʾessür kalmışsa vatanın enkazı üzerinde ağlamak için birleşmek zarūrtinde kalırız.
İnfiʿāl infiʿāli ithām ithāmı tehdīd tehdīdi celb eder nasıl ki insāf insāfı mürüvvet mürüvveti meveddet meveddeti celb eyler. Vatanımızı kurtaralım. Sonra: Eğer ek-diğerimizi çekemeyecek yek-diğerimizde en ʿādī hissiyāt ve temāyülātı mevcūd görecek kadar kin ve gayz sāhibi isek yine yek-diğerimizeçamur armakdan bizi kimse menʿ etmez. Hepimiz iddaʿā ediyoruz ki vatan ve milleti şahsiyetlerimiz fevkinde tutuyoruz. Pek güzel. Bugün vatanın vazʿiyeti bu daʿvāmıza münāferet ve ağrāzımızı müddeī-āt ve ictihādātımızı hepimiz olmazsa hazm ve ihfā sūretiyle bir delīl fiʿili izhārına hepimizi daʿvet ediyor. Sanırız ki bu daʿvete icābet herkes için mukaddes bir vazīfedir. Mādāmki emel-i celīl ittihādı kudüs kulübümüze sultān etmeğe henūz muvaffak olamadık hatta ihtimāl ki yek-diğerimizi maksad ve derdini bile anlayamadık bari düşman karşısında samīmi bir müşāreke-i cidāl gösterecek kadar birhamiyet ibrāz edelim.
Mihr-i Dīn ʿArusi
PDF’si:
2 kanad – günlük hikmet – 21 eylül sene 1327 – 3 eylül efrenci sene 1911.compressed
LATİN ALFABESİNE AKTARAN:
MUSTAFA ÇAĞLAR & EROL TURUNÇ
Not:Bu metnin seçiminde ve latin alfabesine aktarılmasında emeği geçen değerli hocamız Yard.Doç.Dr. Ahmet KOÇAK’a teşekkür ederiz.
KAYNAKÇA:
2 kanad – günlük hikmet – 21 eylül sene 1327 – 3 eylül efrenci sene 1911