İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Bu yazıda Afrika Bölgesinin güzide ülkelerinden biri olan Sudan’ı işleyeceğiz. Yedi farklı başlıkta Sudan’da ziyaret ettiğim kurum ve kuruluşlara değinecek, halkın sosyal yapısını ilk elden aktarmaya çalışacağım. Yazıda inceleyeceğimiz başlıca konular:
1. Sudan Halkı Kendini Nasıl Tanımlıyor?
2. Sudan Halkının Türkiye’ye ve Türk İnsanına Bakışı.
3. Sudan Halkının Hükümete Karşı Bakışı.
4. Sudan’da Gezilebilecek Mekanalar.
5. Sudan Halkına Yapılan ve Yapılmayan Yardımlar.
6. Yunus Emre Enstitüsünün Çalışmaları.
7. TİKA’nın Çalışmaları.
1. Sudan Halkı Kendini Nasıl Tanımlıyor?
Sudanlılar Afrikalı olmaktan kendilerini soyutlamış durumda. Arap kültürünün yoğun etkisi Sudan halkını yavaş yavaş Araplaştırmış diyebiliriz. Alfabesi ve dili Arapça olan sudan halkının bazı kesimleri kendini hala Afrikalı görüyor olsa da, kendisini Siyahi Arap olarak tanımlayanların sayısı küçümsenemeyecek kadar fazla.
2. Sudan Halkının Türkiye’ye ve Türk İnsanına Bakışı.
Ülkenin genelinde yoğun bir Türkiye ve Türk insanı sevgisi hakim. Karşınızdaki insan hangi sosyal statüden olursa olsun, Türkiye’den geldiğinizi söylediğiniz anda yüzünde koca bir tebessüm beliriyor. Özellikle lise ve üniversite çağındaki gençlerde bu sevgi aynı zamanda merakla karıştığı için daha da artmış durumda. Bu sevgiyi en bariz olarak hissettiğim yer, Uluslararası Afrika Üniversitesi ve Afrika Ulusal Müzesi idi. Müzenin bahçesinde hararetli bir şekilde sohbet eden gençlerin yanına yaklaşıp onlarla fotoğraf çektirmek istediğimi söylediğimde ilk önce biraz tedirgin yaklaştılar. Fakat daha sonra Türkiye’den geldiğimi söylediğimde hepsi ayrı ayrı ayağa kalkıp fotoğraf çektirmeyi kabul ettiler. Türk insanını gördükleri için son derece memnun oldukları gözlerinin içinden anlaşılıyordu. Birbirimizin numaralarını aldıktan sonra yanlarından ayrıldım. Yine bu insanların Türkiye’yi ne denli sevdiklerini, arabalarının arkalarında bulunan Sudan Bayrağının yanına birde Türk Bayrağı yapıştırmayı ihmal etmemelerinden anlayabiliyoruz.
3. Sudan Halkının Hükümete Karşı Bakışı.
Halk son sıralar hükümete karşı biraz sitemli. Bunun nedenlerinin en başında son sıralar ülke genelinde akaryakıtın az bulunması ve halihazırda satılan akaryakıtlara zam uygulanması. Halk arasında akaryakıtın az olmasının nedeni, benzin baronlarının hükümetle olan ilişkilerinin bozulması şeklinde yayılmış durumda. Bu durumda dahi Sudan’da Türk parası cinsinden benzin fiyatı altmış kuruş civarında. Küçük bir para karşılığında deponuzu doldurabiliyorsunuz hatta dolan benzin depodan taşıyor bile. Çünkü Akaryakıt istasyonunda çalışanların benzinin az olmasını dert edinmiş gibi bir hali yok. Bir arabaya benzin doldururken bir litre benzin yere dökülebiliyor.
4. Sudan’da Gezilebilecek Mekanlar.
Sudan halkı sabahları genel olarak çalışıyor. Suriye savaşından sonra Sudan’a göç eden Arap göçmenlerde piyasayı daha da hareketlendirmiş durumda. Genel olarak Sudan halkı eğlenmek ve gezmek için akşam saatlerini tercih etmekte. Başkent Hartum’da akşamları gezilebilecek yerlerin başında cadde üzerlerinde bulunan kafe tarzı mekanlar geliyor. Bu mekanların genelinde Türkiye’deki gibi masa kültürü yok. İnsanlar tabureleri sıralayıp halka halinde içeceklerini içiyorlar. En çok tercih edilen içeceklerden biri yöresel ismi ile anacak olursak ‘ Melikil Mango’ yani mangonun kralı. Sudan halkı bu ağır ve bol şekerli içeceğe çok alışmışlar. Zaten bir çok şeyi şekerle tüketen Sudan halkı, artık şekerin etkisiyle midir bilinmez çok tatlı insanlar olmuşlar. Yine akşamları Nil kıyısında beklemekte olan tekneler kafe tarzında işletiliyor. Sudanın meşhur sütlü çayını veya çeşit çeşit nargilelerinden içmek isteyen insanlar bu teknelere gelerek zaman geçiriyorlar.
5. Sudan Halkına Yapılan ve Yapılmayan Yardımlar.
Afrika halkına dünya genelinden özellikle de Türkiye’den müthiş bir yardım gidiyor. Afrika’ya gitmeden önce bu insanların ancak bizim yardımlarımızla ayakta durabileceklerini düşünmekteydim. Fakat Hartum’da gördüğüm farklı manzaralar beni artık bu düşünceden uzaklaştırdı. Çünkü halkın bir çoğu fakir olmasına rağmen, zenginleri de bayağı bir mülke sahip durumda. Önceden Türkiye’de nadir görmüş olduğum birçok lüks araba markasına orada sık sık rastladım. Yine Başkent’te Türkler tarafından açılmış bir lokantada gördüğüm Afrikalı zenginler beni ziyadesiyle şaşırtmıştı. Her birinin önünde belki otuz tane Afrikalı çocuğun doyabileceği kadar yiyecek bulunan bu insanlar, öğünlerinin yarısını diğer Afrikalı yurttaşları ile paylaşsalar, Afrika’ya ne Türkiye’nin yardım etmesine gerek kalır nede diğer gönüllü STK’ların.
6. Yunus Emre Enstitüsü'nün Çalışmaları.
Sudandaki Yunus Emre Enstitüsü her yıl binlerce Sudanlıya Türkçe öğretiyor. Türkçe öğretmenin yanı sıra Türk kültürünü de anlatmaya çalışan Yunus Emre Enstitüsün maalesef Türkçe ve Yabancı Dil kitaplarında eksik olduğuna bizzat kütüphanelerini ziyaret ederek şahit oldum. Fakat Yunus Emre Enstitüsü eksiklerle yakınmak yerine çalışmalarına tam gaz devam ediyor. 5 Temmuz Perşembe günü yaptığımız ziyarette, Türkçe öğrenen çocuklara film gösterimi için çalışmalar devam ediyordu. 2007 yılından beri çalışmalarında devam eden Yunus Emre Enstitüsü zaten nicelik bakımından bayağı başarılı bir durumda. Öğrencilerin Türkçe niteliklerine bakacak olursak o da en az sayının büyüklüğü kadar başarılı.
7. TİKA’nın Çalışmaları.
TİKA’nın çalışmalarına bakacak olursak yine bu çalışmalarda Sudan halkını sürekli gelişen dünyaya ayak uydurmak için ayarlanmış durumda. Onlarca okulu tamir eden TİKA, ihtiyaç olan her yerde gönüllülük elçileriyle, faaliyetlerini devam ettirmekte. Fakat TİKA’nın koordinatörü Celalettin Güngenci, bu faaliyetlerin sayısının hala yetersiz olduğu ve bu faaliyetlerin kat kat artırılması gerektiğini söyledi. Bu işi de yapacak kişiler siz gençlersiniz dedikten sonra hâlihazırda yapılan ve yapılacak olan çalışmalardan bahsetti. Bu çalışmaların en yenilerinden biri, Güney Kordofan Eyaletine yapılan gıda yardımı. Tabi TİKA’nın çalışmaları sadece gıda yardımları ile sınırlı değil. Gerek Afrika mimarisinden, gerekse Osmanlı mimarisinden bugüne ulaşmış onlarca tarihi mekanın onarım sorumluluğunu yine TİKA üstleniyor.
Yorum Yaz