İlim ve Medeniyet
Yeni Nesil Sosyal Bilimler Platformu
Suriye iç savaşı 6. yılını geride bıraktı. Savaş ilk yıllarında iki kutuplu başlamışken savaşın üçüncü yılından sonra kutuplar giderek bölünmeye ve çoğalmaya başladı. Savaşın artık bir iç savaş olmaktan çıkıp dünya güçlerinin kozlarını paylaşabildiği bir savaş sahası olmaya başladığı Suriye topraklarında yine bir ateşkes sesinin duyulmaya başlandığı söyleyebiliriz. Fakat bu topraklarda bir ateşkesin olabilmesinin önüne geçen 2 sorun yine bu görüşmelerde de kendini göstermeye başladı. Bunlar ateşkese bağlılık ve halkın temsilcisi olan grupların ateşkese dahil olmaması veya edilememesidir.
İlk olarak ateşkese bağlılık sorununa açıklık getirelim. 6. Senesini dolduran Suriye iç savaşı 6 yıldır birçok bölgesel ve tüm savaşı kapsayan ateşkes kelimesi ile gündeme geldi. Bu ateşkes denemelerinin başarılılık oranını yüzde hesabıyla ölçersek %90’ı başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu başarısızlığın nedeni çoğu kez rejim askerlerinin ve şii militanlarının ateşkes sözüne bağlı kalmamasından kaynaklanmıştır. Örneğin yakın geçmişimizde yaşanan Halep muhasarasında kalan halk bir katliamın eşiğinden dönmüştü. Bu muhasarada kalan halk için birçok kez ateşkes görüşmeleri olmuş ve görüşmenin olumlu sonuçlanmasından en fazla 2 saat sonra tüm dünya basını gözü önünde şii militanlar ve rejim askerleri ateşkese aykırı davranmış ve birçok masum insanı öldürmüştü. Hatta muhasara altında kalan halkın tahliyesi sırasında dolu otobüslere ateş açılmış ve halktan çoğu kişi bu ateş sonucu yaralanmış ve vefat etmişti. Bu ve bunun gibi saldırılar Suriye’de sağlanacak bir ateşkes için hep engel niteliği taşımaktadır.
İkinci sorun ise Suriye halkının büyük bir çoğunluğunu temsil eden grupların ateşkese dahil edilmemesi veya dahil olmamasıdır. Bu sorunda genellikle ŞFC ve Ahraruş Şam grupları ön plana çıkmaktadır. Yine kolay anlaşılması için Halep muhasarasından bir örnek vermek gerekirse, Halep şehrinin teslim edilmesi, içindeki halkın ve muhalif grupların muhasara dışarısına çıkarılmasını sağlayacak ateşkes anlaşması tartışılırken Rusya tarafından yapılan açıklamada ŞFC grubunun bu anlaşmaya dahil olmayacağı açıklanmıştı. Yani ŞFC grubunun tahliye sonucu muhasarada kalacağı ve ölümü bekleyeceğini açıklanmıştı. Yapılan veya yapılması planlanan bu tarz ateşkes antlaşmalarına muhasara örneğinde olduğu gibi Rusya ve İran’ın isteğiyle halkın temsilcisi olan ŞFC grubu dahil edilmemektedir. Bu isteği dile getiren taraflar ŞFC’yi El Kaide örgütü ile bir bağının olduğu iddiasıyla dile getirmektedirler. Fakat bu iddianın gerçeğe dayanmadığı 2016 yılının temmuz ayında Nusret Cephesi’nin lideri Şeyh Culani’nin açıklamasında görebiliriz. Şeyh Culani açıklamasında Nusret Cephesi’nin El-Kaide bağının feshedildiğini, yerine Şam’ın Fethi Cephesi’nin kurulduğunu ilan etmişti. Bu açıklama ŞFC’yi ateşkese dahil etmeyen tarafların iddiasını asılsız çıkarmaktadır. Söz konusu yapılan ve yapılması planan bu tarz ateşkes antlaşmalarının geçerli olmamasının tek sebebi muhalif grupları tamamiyle kuşatamaması değildir. Bazen de yapılması planan antlaşmalarda 6 yıldır zulüm altında olan Suriye halkının kabul etmeyeceği madde ve önerilerin bulunmasıdır. Örneğin siyasi bir çözüm olarak Esed’li bir barış geçişi önerisi ne muhaliflerce ne de Suriye halkı tarafından kabul edilemez bir çözüm önerisidir. Bu ve buna benzer önerileri içeren görüşmelere halkın temsilcisi olan gruplar katılmamaktadır. Bu durumun sonunca görüşmeler olumsuz yönde sonuçlanmakta ve savaş etmektedir.
Son dönemlerde de gündemimize oturan yeni bir barış görüşmesi olan Astana görüşmeleri yine aynı sorunları içermektedir. Bu görüşmenin yapılması planlanan şu zamanlarda Rus, İran ve rejim güçleri muhaliflerin şehirlerini vurmaya ve sivil katliamını sürdürmeye devam etmektedir. Bunun yanında sözde muhalif grupların Ankara’da bir araya geldiğini ve tüm muhalif grupların bu anlaşma için hazır olduklarını yazan Türkiye ve dünya medyası bütün muhalif gruplar hazır derken ŞFC ve Ahraruş Şam gruplarını görmezlikten gelmektedir. Çünkü görüşmeye katılacak muhalif grupların listesinde Suriye devrimini en başından beri sırtında taşıyan ŞFC ve Ahraruş Şam grupları yer almamakta ve bu görüşmelere katılmamaktadır. Bu da bize göstermektedir ki bu anlaşmada diğerleri gibi bir süreliğine rejim güçlerinin güç toplamasına yarayacak ve Suriye savaşı kaldığı yerden devam edecektir. Çünkü yapılması planlanan bu görüşmede de bahsettiğimiz sorunlar yer almakta ve görüşmenin geçerliliğini olumsuz yönde etkilemektedir.
Son olarak, “Muhaliflerin hepsi onay verdi, muhalifler Astana görüşmelerine katılma kararı aldı.” tarzında yapılan haberler gerçeği yansıtmamakta ve muhalif grupların birliğine zarar vermektedir.
Yorum Yaz