ZEYNEBİYYUN VE FATIMİYYUN TUGAYLARI

BATI ASYA

Fatımiyyun ve Zeynebiyyun Tugayları: Türbe Savaşçıları

İran’ın milis güçleri eğitme ve kullanma tecrübesi bulunmaktadır. Arap baharı sonrasında sert politikalar yürüten İran bölgeye direkt olarak askeri müdahalede bulunmak yerine milis güçleri kullanma politikasını seçti. İran-Irak savaşında Şii Afgan güçleri kullanılmıştır ve Sovyet İşgaline karşı Afganlar desteklenmiştir. Buradan da anlaşıldığı üzere İran 1980’den itibaren Afganları, Vekalet Güçleri (Proxy wars) olarak kullanmaktadır.  Hareket “Hz. Fatıma’nın Şehadeti Günlerinde” kurulduğundan Fatımiyyun olarak anılmaktadırlar.[1]

Suriye iç savaşında Esed rejimine tam destek vermek isteyen İran, ilk önce Lübnan Hizbullah’ını Suriye’ye çağırmıştır. Hizbullah’ın gelmesine ve Suriye’de aktif politikalar yürütüp savaşa katılmasına rağmen, Muhalifler karşısında üstünlük sağlayamayınca İran bu sefer Hz. Zeyneb’in türbesini korumak bahanesiyle Suriye’ye yeni milisler dahil etmiştir. Hizbullah’tan sonra Suriye’de rejim safında savaşan ikinci büyük güç olan Fatimiyyun Tugayı, rejimin ayakta kalmasını temin etmiştir.[2] 2012 yılında ilk olarak Rejim saflarında savaşan Afganlar tespit edilmiştir ama Fatimiyyunlar olarak ilk defa ortaya çıkmaları 2014 senesindedir.

Afgan Hazaralardan oluşan Fatımiyyun Tugayı, İran tarafından açıklandığı üzere Hz. Zeynep Türbesini korumak üzere bölgeye gelmişlerdir. Selefiler tarafından Hz. Zeynep türbesine roket atılması üzerine bireysel olarak bölgeye gelen Şii Afganlar daha sonra Fatımiyyun Milis gücünü oluşturmuşlardır. İran tarafından ideolojik ve ekonomik vaatlerle İran’da yaşayan Afganlar çoğunlukla Suriye’ye ön safa savaşmaya gönderilmişlerdir. Ölünce şehit olacakları ve Kum’da gömülecekleri inancıyla ve ideolojisiyle gönderilmenin yanı sıra Ekonomik olarak kazanımlar da dile getirilmiştir. Şii Afganlar bu saiklerle Suriye’de savaşa aktif olarak katılmışlardır.[3]

İran’da mülteci statüsünde bulunamayan çok sayıda Afgan mülteci bulunmaktadır. İran bunları zorla veya çeşitli vaatlerle ikna ederek Suriye’ye göndermiştir. Bunlar ilk başta Afganistan Hizbullah’ının bir parçası olarak savaşsalar da zamanla sayıları artınca 2013 yılında Kudüs Gücü’ne bağlı olarak hareket etmeye başlamışlardır.

Rejim safında savaştıklarında mülteci statüsü edinecekler ve ailelerine yardım edebileceklerdir. İran’ın mezhepçi politikaları da onların kararlarını etkilemektedir. Ayrıca bazı mülteciler İran’ı terk etmek veya rejim safında savaşmakla iki şık arasında bırakmışlardır. Bu durum sonucu savaşmayı istemeyerek ve zorla seçen Afganlar bulunmaktadır. Bu milislerin bir kısmı doğrudan Suriye’de bulunuyordu ama bunların önemli bir kısmı savaşta taraf tutmayıp bölgeyi terk ettiler. Özellikle Hz. Zeynep’in türbesinin bulunduğu bölge Şiilerin yaşadığı yerdi. Daha sonra İran içerisinde bulunan ve sayıları 3 milyonu bulan Şiiler bölgeye getirildiler. Bunların haricinde Afganistan’dan getirilen Şii Afganlar da bulunmaktaydı. Bunlar ön saflarda savaştılar ve çatışmanın sıcak olduğu bölgelere gönderildiler.[4] Bunların sayılarının 20 bin civarında olduğu söylenmektedir. Zamanla sayılarının 50 bine ulaştığı[5] zikredilmektedir ve bunlar İran tarafından eğitilmişlerdir. İran’ın vekalet güçleri içerisinde büyüklük bakımından ikinci sırada gelmektedirler.

Getirilen Afgan Şiilerin sayısı gün geçtikte arttı ve bu göçmenler savaş tecrübesi edindiler. Bu göçmenlerin ülkelerine dönmeleri ülkeleri için bir milli güvenlik meselesi haline gelebilir. Bu gruplar ayrıca farklı Saiklerle Suriye’de savaşmaktadırlar. Önemli bir kısmının başka çaresi yoktur ve savaşmayı seçmiştir. Bazıları dini sebeplerden ötürü çatışmalara katılmaktadırlar. Askerler ayrıca savaşmaya teşvik edilmektedir. Cenazeleri büyük bir merasimle ve önemli devlet ricalinin katılımıyla gerçekleşmektedir. Sokaklara şehitlerin ismi verilmektedir ve onların Şiiliğin kutsal yerlerini koruma adına savaştıkları İran tarafından lanse edilmektedir.  2018 yılında Seyyid Zehir Mücahid’in açıklamasına göre Fatımiyyun Tugayı 2 bin ölü ve 8 bin yaralı olduğunu söylemiştir. [6]

Türbe Savaşçıları diye adlandırılan Fatimiyyun Tugayı Afganistan için bir tehdit midir?

İran tarafından eğitilen Afgan Şiiler, Sünni Afganistan’a değil de Şii İran’a daha bağlıdırlar. Bundan dolayı İran’ın bu savaşçıları bir koz olarak kullanabileceği gerçeği bulunmaktadır. Bundan dolayı da bu gruplar Afganistan’ın istikrarı için bir tehdit olabilirler ve bu kişilerin topluma kazandırılması sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. Bunlar savaşmayı bildiklerinden İran’ın bölgedeki politikalarının uygulayıcısı konumuna gelebilirler ve bu açıdan da tehlikeli bir durum arz etmektedir. İran böylece daha kolay bir şekilde Afganistan’ın iç işlerine karışabilir ve söz söyleyebilir. İran’ın elindeki koz güçlenmiş olacaktır. [7]

İran daha önceden de Afgan Şiileri kullandı ve Sovyet İşgali gibi dönemlerde Afganları Sovyetlere karşı savaşmak üzere görevlendirdi. Bu gibi bir durum söz konusu olursa İran basınında da zikredildiği gibi Afgan güçler Afganistan’ın iç ve dış meselelerine karşı harekete geçeceklerdir. Bu durumda İran’ın politikalarıyla örtüşmektedir.

Afganistan en başından beri İran’ın Afganları kendi savaşında kullanmasına karşı çıkmaktadır ve Afganları mülteci statüsünde tutmalarını ve onları savaşta kullanmamalarını dile getirmektedir ve İran’ın Afganların “fakirliğinden ve mahrumiyetinden” yararlanıldığı dile getirilmektedir.[8] Bu istekler sonuçsuz kalmış ve İran Afganları Suriye savaşında kullanmıştır. Amerika ise Afganların maddi kaygılarla savaşa dahil olduklarını ve Fatimiyyun Tugayı’na ambargo uyguladıklarını dile getirmiştir.[9] Bundan sonra Tugayın hareket alanının daralması muhtemeldir. Bu senaryolara ise Hücceti’l-İslam Günabadi (hareketin basın ve kültür muavini) Afganistan’da bulunmak ve Talibanla mücadele etmek gibi bir niyetimiz yoktur demektedir. [10]

İran’ın Suriye savaşına katılması için oluşturduğu paralı asker gruplarından bir tanesi de Zeynebiyyun Tugayı’dır. Zeynebiyyun Tugayı Pakistanlı Şiilerden oluşmaktadır ve sayıları 2 bin ile 5 bin arasında değişmektedir. İhtiyaca göre ve zamanla sayılarının arttığı gözlemlenmiştir. Bu öğrenciler ilmi eğitim almış kimselerden oluşmakta ve bir şekilde bu savaşçıların yolları İran’da kesişmiştir. İran’da bulunan Mustafa el-Alemiye üniversitesi özellikle bu savaşçıların öğrenci olduğu yerdir. Bunlar dini sebeplerden ötürü özellikle savaşa katılmaya gönüllü olmuşlardır. Bunlar da Afgan Şiiler gibi değişik vaatlerle ikna edilmişlerdir.[11]

Zeynebiyyun Tugayı ismini Hz. Ali’nin Hz. Peygamber’in (sav) kızı Hz. Zeynep’den almaktadır. Fatımiyyun Tugayı gibi bu tugay da yukarıda zikredilen çeşitli yöntemlerle savaşa dahil edilmişlerdir. Zeynebiyyun Tugayı’nın farkı daha iyi bir eğitim almış olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu Tugay savaşa ilk 2014 yılında katılmış ve sonrasında sayıları artınca ayrı bir Tugay olarak varlık göstermişlerdir. Temel gayeleri Hz. Zeyneb’in Türbesini korumak olduğunu dile getirmektedirler. Bu daha çok İran’ın Suriye savaşına aktif katılmasını temin edebilmek ve uluslararası baskıyı azaltmak için kullandığı bir söylemdir. Bu söylemle birlikte savaşın seyri değişmiş ve düşmesi beklenen Esed rejimi hayatiyetini halen daha sürdürmektedir. Bunda İran’ın ve vekalet güçlerinin önemli bir etkisi bulunmaktadır.

Pakistanlı Şiilerden oluşan Zeynebiyyun Tugayı, resmi makamlarca da zikredildiği üzere Pakistan’ın ulusal güvenliği için bir tehdittir. Savaşın son raddelerine rastlaması sonucu bu vekalet güçlere olan ihtiyaç azalmıştır ve bu güçlerin geleceği merak konusu olmuştur. Bu Zeynebiyyun Tugayı’nın savaşçıları Pakistan’a dönecekler mi yoksa İran vaat ettiği gibi bu kişilere İran’da yaşam şansı verecek midir merak konusudur. :

İran Ortadoğu’da vekalet güçlerini en çok kullanan ülke konumuna devrimden sonra yükselmiştir. İran’ın bu konumu bölge halkları için endişe kaynağıdır. Yemen’de, Suriye’de ve Irak’da aktif politikalar üreten İran’ın elinde güçlü kozlar bulunmaktadır. İran’ın en önemli kozlarından olan bölge ülkelerdeki Şii azınlıklar İran’a gerçek manada bağlıdırlar. Zaten yıllardır bu yolun taşları döşenmektedir. İran geçmişte olduğu gibi günümüzde de ve bir engel ortaya çıkmazsa gelecekteki krizlerde de bu Şiileri kullanacak ve bundan geri durmayacaktır. Bu çalışmanın konusunu teşkil eden Zeynebiyyun ve Fatimiyyun ise şimdiden bölge ülkeleri açısından endişe kaynağıdır. Bunların gelecekte nasıl bir rol üslenecekleri merak konusudur.

Not: 2020 yılında mesele sıcak iken gelen bir talep üzerine, mevcut kaynaklar incelenerek kaleme alınmıştır.

 

[1] https://kayhan.ir/fa/news/46030/%D9%84%D8%B4%DA%A9%D8%B1-%D9%81%D8%A7%D8%B7%D9%85%DB%8C%D9%88%D9%86-%DA%86%DA%AF%D9%88%D9%86%D9%87-%D8%B4%DA%A9%D9%84-%DA%AF%D8%B1%D9%81%D8%AA

[2] https://www.francesoir.fr/politique-monde/bataille-dalep-liwa-fatemiyoun-ces-miliciens-afghans-chiites-qui-se-battent-pour-le?platform=hootsuite

[3] https://www.aa.com.tr/tr/analiz/iran-destekli-zeynebiyyun-tugayi-pakistan-in-yeni-ulusal-guvenlik-sorunu-olabilir/2031669

[4] https://www.mepanews.com/iran-icin-savasan-sii-afganlar-fatimiyyun-tugayi-29888h.htm

[5] Iran’s Use of Afghan Shiite Migrants as Proxies:

The Case of Liwa Fatemiyoun- İbrahim Karataş- The Journal of İranian Studies – Vol 5, No 1, pp 31-53

[6] https://fa.wikipedia.org/wiki/%D8%AA%DB%8C%D9%BE_%D9%81%D8%A7%D8%B7%D9%85%DB%8C%D9%88%D9%86#cite_note-akhbar-alkhaleej-18

[7] Iran’s Use of Afghan Shiite Migrants as Proxies:

The Case of Liwa Fatemiyoun- İbrahim Karataş- The Journal of İranian Studies – Vol 5, No 1, pp 31-53

[8] http://www.akhbar-alkhaleej.com/news/article/1161457

[9] https://ir.voanews.com/a/persiannewsiran_iran-us-afghan/6095726.html

[10] https://www.dw.com/fa-ir/%D9%81%D8%A7%D8%B7%D9%85%DB%8C%D9%88%D9%86-%D8%A8%D8%B1%D9%86%D8%A7%D9%85%D9%87%D8%A7%DB%8C-%D8%A8%D8%B1%D8%A7%DB%8C-%D9%85%D8%A8%D8%A7%D8%B1%D8%B2%D9%87-%D8%A8%D8%A7-%D8%B7%D8%A7%D9%84%D8%A8%D8%A7%D9%86-%D9%86%D8%AF%D8%A7%D8%B1%DB%8C%D9%85/a-58677167

[11] https://mida.org.il/2020/10/28/%D7%9B%D7%95%D7%97%D7%95%D7%AA-%D7%A7%D7%95%D7%93%D7%A1-%D7%AA%D7%A9%D7%AA%D7%99%D7%95%D7%AA-%D7%90%D7%96%D7%A8%D7%97%D7%99%D7%95%D7%AA-%D7%91%D7%A9%D7%99%D7%A8%D7%95%D7%AA-%D7%94%D7%98%D7%A8%D7%95/

Ozan Dur
Ozan Dur

İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi'nden mezun Filistin ve İran Araştırmaları- yazar [email protected] Poliglot (8), dillere dair Çalışma Alanım Ortadoğu ve Diller

Yorum Yaz