İSLAM TARİHİ İSLAM DÜNYASININ UNUTULMUŞ ALİMLERİ – MAKRÎZÎ | İlim ve Medeniyet

Avatar photoOgün Elmas13 Ekim 202318min0
  1. Makrîzî

Memlüklü tarihçilerinin en önemlilerinden olan Ebu Muhammed (Ebü’l-Abbas) Takiyyüddin Ahmed b. Ali b. Abdülkadir b. Muhammed el-Makrîzî, 1364-65 tarihinde Kahire’nin Burcuvân mahallesinde doğmuştur. Bugün Lübnan topraklarında kalan Ba’lebek şehrinin Makârize kasabasından Kahire’ye göç eden bir aileye mensup olduğundan dolayı, Makrîzî nisbesiyle anılmıştır.[1] Aslen hem anne hem de baba tarafından ulema sınıfından bir aileye dayanıyordu. Bu sebepten iyi bir eğitim aldığını söyleyebiliriz. Baba tarafından dedesi Şeyh Muhyiddin Ebû Muhammed Abdülkādir b. Muhammed b. İbrâhim, Kahire’ye yolculuklar yapmış fakat buraya yerleşmemiştir. Dedesi Abdülkadir b. Muhammed, Hanbeli fıkhının meşhur âlimlerinden sayılmakta olup aynı zamanda önemli muhaddislerindendir. Makrîzî’nin ailesinin Kahire’ye gelmesi, babası Ali b. Abdülkadir’in buraya yerleşmesiyle olmuştur. Bunun yanında babası Dîvânü’t-Tevkī, Dîvân-ı İnşâ ve hesap işleriyle ilgili birçok görevde bulunmuştur. Hanefî âlimlerinden olan kazasker ve müderris İbnü’s-Sâiğ ez-Zümürrüdî’nin kızı Esmâ ile evlenmiştir. [2]

Makrîzî baba tarafının Hanbeli olmasına karşın anne tarafından dedesi İbnü’s-Sâiğ ez-Zümürrüdî’nin etkisiyle çocukluğu döneminde iyi bir Hanefi eğitimi almıştır. Makrîzî, dedesinin vefatına kadar Hanefî mezhebinde kalmıştır, fakat dedesinin vefatından üç yıl sonra Zâhiriyye mezhebine de ilgi duymakla beraber Şâfiî mezhebini benimsemiştir. Makrîzî’nin Şâfiî mezhebine geçmesinde uygulama bakımından bu mezhebi Hanefîlikten daha titiz görmesi ve çoğunluğu Şafîî olan Mısır toplumuyla kaynaşmak istemesinin etkisi olabilir.[3]

Makrîzî’nin fıkıh, hadis, kıraat, dil, nahiv, edebiyat ve tarih alanlarında 600 âlimden ders gördüğünü, Sehâvî’nin bizzat Makrîzî’den aktardığı bilgilerden elde edebiliyoruz.[4] Mekke-i Mükerreme ve Şam gibi beldelere 783/1381 yılında hadis öğrenmek amacıyla gitmiştir. Hac farzını yerine getiren Makrîzî Mekke-i Mükerreme’de en-Neşaviri, el-Emyuti, eş-Şems b. Şekr, Ebu el-Fadl en Nuveyri el-Kadi, Saad-eddin el-Esrefeyni ve el-Ensevi, el-Ezrei, Ali b.Yusuf ez-Zerendi gibi âlimlerden icazet almıştır.[5] Bunların yanında Mekke-i Mükerreme’de Hasen b. Lâçîn’den Buhari ve Müslim icazetleri almıştır. Şam’dan ise el-Hafız Ebu Bekr, Ebu’l Abbas b. Etazz, Nasır’eddin Muhammed b. Muhammed b. Davut’tan da dersler dinledi.[6]

Kahire’ye döndüğünde tıpkı babası gibi Divân-ı İnşâ’da muvakki(tuğracı) oldu. Sonrasında Kahire’nin muhtelif camilerinde vaizlik ve hadis müderrisliği yaptı.[7] Makrizi hâkim naiblerden biri olarak Şafii Kadı’ül Kuda’nın yanına tayin edildi. Bu tayinden anladığımız kadarıyla gençlik döneminde Şafii’liği seçen Makrîzî bu mezhepte kendini ciddi anlamda geliştirmiştir. Aksi halde böyle önemli bir göreve tayin edilmesi beklenemezdi. Sonrasında Amr camisinde hatip tayin edildi bir süre sonra bu görevine Sultan Hasan camisinde devam etti.

İslam dünyasındaki devletlerin bir bir parçalandığı bu dönemde Memlükler ve Mısır sığınılacak bir liman olarak görülüyordu. Endülüs’te İspanyollardan ve Orta Asya’da Moğollardan kaçan âlim taifeleri hem himaye hem de güvenlik için Memlüklü ülkesine özellikle de Kahire’ye geliyordu. Bunlardan birisi olan İbn Haldûn’da Kahire’ye gelmiş ve buraya yerleşerek ömrü nihayete erene kadar Kahire’de yaşamıştır.[8]

İbn Haldûn ile görüşen Makrîzî ondan çok etkilenmiş ve derslerine katılmıştır. Makrîzî, İbn Haldûn’un Mısır’da yaşadığı dönemde derslerine katılan öğrencilerle oluşturduğu yazım geleneği ekolüne de dâhil olmuştur.[9]

Muhtemelen İbn Haldûn’un aracılığıyla tanıştığı Sultan el-Melikü’z-Zâhir Berkuk zamanında önemli görevleri üstlenmiş ve devlet kademelerinde görevler almıştır. Berkuk’un oğlu el-Melikü’n-Nâsır Ferec b. Berkuk’un tahta çıkışından sonra Berkuk dönemindeki konumunu korumuş ve Sultan Ferec’in hilatına mazhar olmuştur. Bu hilatla beraber kendisine Kahire muhtesipliği verildi. Muhtesiplik görevi sırasında iktisadi alanında kendini geliştirmiştir. Aldığı görevlerin de katkısıyla beraber birçok devlet adamını tanıma imkânına erişen Makrîzî kitaplarını kaleme alırken muhtemeldir ki buralarda edindiği bilgilerden faydalanmıştır. Sultan Ferec’le iyi ilişkilere sahip olan Makrîzî’ye Suriye’de kaldığı sıralarda Suriye Şâfiî kadılığı teklif edildiyse de kabul etmek istemedi. Makrîzî Ferec’in ölümünden sonra başa geçen el-Melikü’l-Müeyyed Şeyh el-Mahmûdî devrinde tekrar Mısır’a döndü. [10]

Yeni sultan tarafından el-Medresetü’l-Müeyyediyye’de hadis hocalığı görevine atandı. [11] Sultan el-Mahmûdî’nin vefatıyla beraber bu görevden de ayrıldı ve yirmi yıl boyunca devlet işlerinden uzak durdu. Bu sırada tarih araştırmaları yapmaya ve bilgi toplamaya başlamıştır.  1430-35 tarihleri arasında beş sene kadar Mekke’de bulunan Makrîzî burada eserlerini okuttu ve ayrıca buraya gelen hacılardan geldikleri beldelerle alakalı bilgi topladı. Kahire’de doğduğu Burcuvân mahallesine 1437 yılında tekrar dönen âlim bu tarihten itibaren evine kapanıp ibadetle meşgul oldu ve miktarı 200 cildi bulan eserlerini vefatına kadar telif etmeye devam etti. Hastalığının ve yaşlılığının da etkisiyle 16/17 Ramazan 845’te (28 Ocak/8 Şubat 1442) vefat eden Makrîzî, Kahire’de defnedildi. [12]

  1. Eserleri

a.1. el-Mevaız ve’l i’tibar fi zikr el-hıtat ve’l-asar eserlerinin en kapsamlısıdır. Mısır ve Kahire’deki kültür hayatından Mısır ve topoğrafyasından, tarihinden, şehirlerinden bahseder.[13] el-Hıtat’ın, otuz beşi İstanbul kütüphanelerinde olmak üzere 170 civarında yazma nüshası tespit edilmiştir.

Eserin müellif nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndedir (Hazine, nr. 1472).[14] el-Hıtat erken devirlerde Latince’ye tercüme edilmiştir. Bu tercüme bize batı ve doğuda eserin kazandığı ehemmiyeti yansıtmaktadır. Eymen Fuad Seyyid Topkapı’daki müellif hattından da faydalanarak tenkitli neşrini hazırlamış, bu çalışma el-Furkan yayınları arasında 6 cilt olarak 1996 yılında neşredilmiştir.[15]

a.2. es-Süluk fi marifeti düvel el-müluk. tarih alanında yazdığı en önemli eserdir. Eser genel anlamda Mısır tarihinden bahseder. 567/1171 yılından başlayarak kronolojik bir anlatımla 845/1441 yılına kadar gelir. Kültür tarihine, iktisat tarihine, kronolojiye dair son derece önemli bilgiler vermiştir. Eser Quatremere tarafından erken bir tarih olan 1835-1845 tarihleri arasında iki cilt olarak yayınlanmıştır. M.Mustafa Ziyade tarafından edisyon kritikli olarak 1934 yılında birinci cildini (Eyyübilerle başlar), 1958 yılında ikinci cildini yayınlamıştır daha sonrasında Said Abdülfettah Aşur üçüncü ve dördüncü ciltlerini 1970-1973 yıllarında yayınlamıştır.

a.3. İttiaz el-hunefa bi ahbar el-eimmet el-Fatimiyyun el-hulefa Makrizi’nin Fatimi devletinden bahsettiği önemli bir eseridir. İhtiva ettiği bilgiler kapsamından bakarsak Fatimi dönemiyle alakalı en önemli kaynaklardandır. Fatimi devletinin yıkılışına kadar olan olayları tarihi kronoloji bağlamında aktarır. Eser tam olarak günümüze ulaşmıştır. H. Bunz tarafından 1909 yılında Gotha nüshasına dayanılarak Leipzig’te eksik bir baskısı yapılmıştır. III. Ahmed, nr.3013’teki tam nüshasının bulunması üzerine el-Şeyyal eserin yeni bir neşrine başlamış, 1967 yılında Kahire’de ilk cildini yayınlamıştır. Fakat ömrü vefa etmeyince, eserin neşrine Muhammed Hilmi Ahmed devam etmiş, ikinci cildi 1971 ve üçüncü cildi 1973 yıllarında olmak üzere eserin neşrini tamamlamıştır.

a.4. el-Mukaffa fi teracimi ehli Mısır ve’l-varidine ilayha isimli eserinde ise Mısır’da doğup yaşayan ve Mısır’a gelen İslam tarihindeki önemli kişilerin hayatlarından bahseder. Müellif bu eserin on altı cildini yazmıştır. Alfabetik olarak düzenlenmiştir. Pertev paşa, nr. 496, Bibliotheque Nationale, nr. 2144, Leyden, nr. 1368’de birer cildi vardır. Bir kısmı M. el-Ya’lavi’nin tahkikiyle 1987 yılında Beyrut’ta yayınlanmıştır.

a.5. el-Haber an el-beşer isimli eseri İmta’el-esma’ya bir giriş mahiyetinde kaleme alınmıştır. Bu eserinden bazı ciltler zamanımıza gelmiştir. III. Ahmed, nr.2926’da altı cildi mevcuttur. Dünyanın yaratılışından, çeşitli kavimlerden, Arap kabilelerinden ve Cahiliye dönemindeki Arap panayırlarından söz etmektedir. Başta Makrîzî’nin hattıyla yazılmış, sonunda eksik ve I. Cildin başlangıcında fihrist bulunan altı ciltlik bir nüsha Süleymaniye (Fatih, nr.4338) ve Topkapı Sarayı Müzesi (III Ahmed, nr.2926) kütüphanelerinde kayıtlıdır.[16]

a.6. İmta’ el-esma fi ma li’l Resul imin el-hafadeti vel’l-etba eseri ise Peygamber’in hayatı, gazveleri, ailesi ve hayatından bahseder. Bu eserin neşri Muhammed Abdülhamîd en-Nümeysî tarafından yapılmış olup Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye tarafından 1420/1999 yılında Beyrut’ta basılmıştır. Şu zamana kadar eserin 2 yazma nüshasına ulaşılmıştır. Bu nüshalardan biri Köprülüzâde Mehmet Paşa Kütüphanesinde 1004 numarada diğeri ise Almanya’nın Gotha Kütüphanesi’nde 440 numarada kayıtlıdır.

a.7. İğaset el-ümme bi kesf el-ğumme adlı eserinde 808/1405 yılına kadar Mısır’da meydana gelen kıtlıklardan ve bu dönemde halkın durumundan bahseder. Muhammed Mustafa Ziyade ve Cemaleddin el-Şeyyal taraflarından 1940, 1957 yıllarında iki defa basılmıştır.[17]

a.8. Şuzur el-ukud fi zikr el-nukud adlı eserinde Hz. Ömer devrinden Berkuk zamanına kadar basılan paralardan bahseder. Bilhassa Emeviler, Tolunoğulları, Fatimiler, Eyyübiler ve Memluklar devirlerinde Mısır’da basılan paralara geniş yer verir. M. Sadık Bahr el-Ulum tarafından 1967 yılında Necef’te metnin baskıları yapılmıştır. Eser İbrahim Artuk tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir.

 

Kaynakça

[1] Ramazan Şeşen, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, İstanbul: İsâr Vakfı Yayınları, 1998, s.208; Cüneyt Kanat, “Makrîzî’nin Kitâb es-Sulûk’unda Osmanlılar, Karamanoğulları ve Batı Anadolu Beylikleri İle İlgili Kayıtlar”, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 1991, s.10.

[2] Fatih Yahya Ayaz, ‘‘Memlükler Döneminin (648-923/1250-1517) Öne Çıkan Vefeyât, Tabakât ve Terâcim Eserleri’’, Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 16, Sayı 2 (Aralık 2016), s.17; Eymen Fuâd Seyyid, ‘‘Makrîzî’’, DİA, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2003, XXVII, s. 448.

[3] İsmail Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, İstanbul: Kayıhan Yayınları,1991,c.XII s.346; Osman Cengiz, “Makrîzî’nin İmtâu’l-esmâ İsimli Eseri”, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İlahiyat Anabilim Dalı İslam Tarihi Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2010, s.25-26;

[4] Seyyid, ‘‘Makrîzî’’, s.448. ; Cengiz, ‘’İmtâu’l-esmâ İsimli Eseri’’, s.23.

[5] Hocalarıyla alakalı ayrıntılı bilgi için bkz. Cengiz, ‘‘İmtâu’l-esmâ İsimli Eseri’’, s.28-33

[6] Kanat, “Makrîzî’nin Kitâb es-Sulûk’unda’’, s.11-12.

[7] Şeşen, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya, s.208.

[8] Süleyman Uludağ, ‘’İbn Haldûn’’, DİA, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1999, XIX, s.540.

[9] Seyyid, ‘‘Makrîzî’’, s.448.

[10] Kanat, “Makrîzî’nin Kitâb es-Sulûk’unda’’, s. 12.

[11] Kanat, “Makrîzî’nin Kitâb es-Sulûk’unda’’, s.12-13.

[12] M. Şemseddin Günaltay, İslâm Tarihinin Kaynakları-Tarih ve Müverrihler-, İstanbul: Endülüs Yayınları, 1991, s.352.

[13] Mehmet Şeker, ‘‘Bahrî Memlûklerde (1250–1382 ) Dîvânü’l- Mezâlîm’’, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2010, s.17.

[14] Mehmet İpşirli, ‘‘el-Hıtatü’l-Makrîziyye’’, DİA, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1998, XVII, s.403

[15] Seyyid, ‘‘Makrîzî’’, s.449.

[16] Cengiz, ‘‘İmtâu’l-esmâ İsimli Eseri’’, s.59.

[17] Ayham Almahlı, “El-Makrîzî’nin İğâsetü’l-ümme Bi-keşfi’l-ğumme Eserinin Muhtevası ve Tahilili”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Elazığ 2018, s. 86-87.

Avatar photo

Ogün Elmas

Üç çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğu olarak İstanbul'da dünyaya geldi. İlköğrenimini Şişli Mareşal Fevzi Çakmak Pakmaya İlköğretim Okulu'nda ve ortaöğrenimini Kağıthane Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde tamamladı. Lise eğitimi bitirdikten sonra lise yıllarından beri hayali olan tarih bölümüne İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nde başladı. Üniversitedeki lisans eğitimini onur belgesiyle tamamladı. Şuan İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nde tarih anabilim dalında master yapmakta. Kariyer hedefi, her şeyden önce bir eğitimci olarak donanımlı, kültürlü ve topluma fayda sağlayacak iyi insanlar yetiştirmek.


Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul