ANAYASA YAPIMINININ HUKUKİ NİTELİĞİ BAĞLAMINDA İSRAİL’İN ANAYASA SORUNU | İlim ve Medeniyet

Bu yazıda anayasa tanımları, hangi iktidar tarafından yapılacağı, anayasa çeşitleri, değiştirilmesi, modern bir anayasada olması gerekenler İsrail’deki temel  kanunlarla uygunluğu açısından açıklanacaktır. İsrail’in kuruluşundan günümüze kadar anayasa yapımı çalışmaları neden yazılı bir anayasa yapılamadığı bunun sebepleri ve kuruluştan günümüze kadar yapılan temel yasaların anayasa kabul edilip edilemeyeceği, İsrail’deki Yazısız Anayasa ile İngiletere’deki Yazısız Anayasayı  aynı statüye sokulup sokulamayacağı anlatılmıştır. Çıkarılan temel kanunlarda anayasadaki eşitlik ve temel haklara saygı çerçevesinde yapılıp yapılmadığı ve halk nezdinde bu anayasanın meşru olup olamayacağı anlatılmıştır. İsrail devleti Anayasal bir devlet   mi yoksa anayasa sahibi bir devlet mi? sorusu açıklanmıştır.

Anayasa Nedir

Anayasa; bir devletin nasıl yönetileceğini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin kullanım yetkisini ve nasıl kullanılması gerektiğini gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasalardır. Anayasa bir devletin temel ve en üst  kanunlarıdır. Anayasa bir devletin organlarının çalışmasını ve kişilerin hak ve hürriyetlerini belirten temel kanunlardır.

Hans Kelsen’in normlar hiyerarşisine göre diğer bütün hukuki kurallardan ve yapılardan üstündür ve hiç bir kanun ve yapı anayasaya aykırı olamaz.

Kemal Gözler’e göre modern anayasalar, artık yalnız devletin yasama, yürütme ve yargı erklerini düzenleyen, her birinin görev ve yetkilerini gösteren bir temel kuruluş yasası olarak kalmıyor; onunla birlikte temel insan hak ve özgürlüklerini düzenliyor ve güvenceye bağlıyor. Bu anayasalar, ilerleyen zaman içinde yeni toplumsal gereksinmelere uygun değişiklikler yapılmasına açık olmakla birlikte; başta siyasal rejim olmak üzere, devlet ve toplum düzeni, ülke bütünlüğü ve ulusal birlikle ilgili kurallarını bu sürecin dışında tutan ve onlarla ilgili değişmezlik güvenceleri getiren hükümler de içeriyor.

Adhémar Esmein’e göre, anayasa hukukunun üçlü bir konusu vardır: (1) Devletin şekli; (2) hükûmet organlarının şekli; (3) devletin haklarının sınırları[1]

Léon Duguit’ye göre ise, anayasa hukuku devletin sahip olduğu iktidarları ile yükümlülükleri ve devletin iç teşkilatını düzenleyen hukuk kurallarından oluşan bir hukuktur.[2]

Özetle, anayasa bir devletin devlet vasfı kazanması, hukuki anlamda meşruiyet kazanması, halk üzerinde kesin emredici kurallar koyabilmesi için gereklidir.

Anayasa Hukukunun Konusu

Anayasanın tanımı ile konusu arasında bir bağlantı olduğu açıktır. Anayasa hukuku, yasama, yürütme ve yargıdan oluşan devletin temel organlarının, bir yandan kuruluşunu, diğer yandan onların işleyişini incelemektedir ve aynı zamanda anayasa hukuku vatandaşların devlet karşındaki temel hak ve özgürlüklerini incelemektedir. Bu temel hak ve özgürlükler, aynı zamanda devletin temel organlarının yetkilerinin sınırını da oluşturmaktadır.

Görüldüğü gibi anayasa hukukunun konusunun kısaca devlet olduğunu söyleyebiliriz.

Anayasalar Nasıl Yapılır

Anayasalar demokratik devletlerde demokratik yollarla  yapılır. Mesela anayasayı yapmak için özel bir meclis seçmek bu usullerden biridir. Buna Kurucu Mesclis ismi verilir veya normal parlamento anayasayı yapar.

Bazen de yapılmış anayasa halk oyuna sunulur. Halk sandık başına giderek o anayasayı kabul veya reddeder. bu usule Referandum ismi verilir.

Kurucu İktidar – Kurulan İktidar Ayrımı

Anayasa hukukunda yeni anayasa yapma ve değiştirme iktidarına “kurucu iktidar”(aslî kurucu iktidar) denir. Aslî kurucu iktidar tarafından yapılmış mevcut anayasanın çizdiği hukukî kurallar çerçevesinde, oluşumunun ve çalışma sınırlarının belirlendiği mevcut anayasada değişiklik yapma iktidarına sahip devlet organına “kurulan iktidar” (talî kurucu iktidar) denir. Aslî kurucu iktidarın sürekli oluşturulması yani bütün hukukî yapının temelini oluşturan anayasanın öngördüğü usûller dışında sıkça değiştirilmesi, kronik devrime ve anayasal düzende anarşiye yol açar.[3]

Kurucu İktidar

Kurucu iktidar hukuk dışı bir iktidardır. Bir başka değişle, “hukuk boşluğu” ortamında yani kendisini bağlayan hukukî kuralların olmadığı ortamda oluşmuş iktidardır. Hukuk boşluğu iki şekilde oluşabilir. “Baştan itibaren” süregelen hukuk boşluğu veya “sonradan” ortaya çıkan hukuk boşluğu.[4]

Kurucu iktidar bir anayasa yapmak istediği zaman önceki anayasaya bir bağlılığı söz  konusu değildir çünkü mevcut bir anayasa olmamakla beraber hukuk boşluğundan yararlanarak yeni bir anayasa meydana getirmektedir. Yani kurucu ikitidar  mevcut bir devlette değil yeni ortaya çıkan bir devlette kendini gösterir.

Sonradan yaratılmış hukuk boşluğu, mevcut anayasanın ortadan kaldırılması ile oluşturulur. Bu tür hukuk boşlukları ise, devrim, hükûmet darbesi, iç savaş gibi durumlardan sonra ortaya çıkar. Bu gibi durumlardan sonra ortaya çıkan asli kurucu iktidar, mevcut siyasal rejimi yıkıp “anayasayı ilga” ederek (yürürlükten kaldırarak) kendisini bağlayan hukuk kurallarını yıkarak oluşturduğu hukuk boşluğunu yeni bir anayasa yaparak doldurur. Bu hallerde genelde siyasal rejim değişir.[5]

 Kurulan İktidar

Kurulan iktidar hukukî nitelikte bir iktidardır. Yetkinin kim tarafından ve hangi sınırlar çerçevesinde kullanılacağını tespit eden hukuk kuralları aslî kurucu iktidarın yaptığı anayasa tarafından konulmuştur. Tali kurucu iktidarın anayasayı değiştirme yöntemleri yine anayasaların kendisi tarafından belirlenmektedir. Tali kurucu iktidar bu nedenle sınırlı bir iktidardır.[6]

Anayasa Çeşitleri

Bazı ülkelerde yazılı, bazı ülkelerde ise yazısız olarak anayasa yürürlüktedir. Yazılı anayasa olan ülkeler de bütünsel bir haldedir ve bir aradadır o yüzden bu ülkelerin şekli anlamda bir anayasaya sahiptir. İngiltere gibi ülkelerde ise anayasa yazısızdır yani teamüli anayasadır ve uzun zamandan gelen örfi kuralların etkisi mevcuttur.

“Anayasalı devlet” ve “anayasal devlet” ayrımına gitmek gereklidir. Bu ayrımda ise şekli anlamda bir anayasası olan devlet bu belgede modern anayasanın gereklerini yerine getirmiyorsa yani devletin temel kurumlarının nasıl işleyeceği muğlak ve daha da önemlisi kişi temel hak ve özgürlükleri tam anlamıyla güvence altında değilse devlet anayasal bir devlet sayılmamakta sadece anayasa sahibi bir devlet anlamına gelen “anayasalı devlet” sıfatını almaktadır. Buna karşın ister teamüli ister şekli anayasa sahibi olsun eğer bir devlet temel hak ve özgürlükleri güvence altına almış ise bu devlet anayasal sayılmaktadır.

Son ayrım ise “çerçeve anayasa” ile “düzenleyici anayasa” ayrımıdır. Eğer anayasa normlarında devletin temel yapılanması hakkında ayrıntılı bilgilere giriliyor ve düzenlemeler yapılıyorsa bu düzenleyici anayasadır. Anayasa normları sadece devletin temel yapılanmasını çiziyor ve düzenlemeyi kanunlara bırakıyorsa bu ise çerçeve anayasadır.

Yazılı anayasa , yetkili organ tarafından yapılmış ve bir anayasada yer alması gereken kuralları içeren temel belgedir. (Örn: T.C. 1982 Anayasası). Geleneksel anayasa ‘da yazılı olmayan, sürekli uygulama sonucu ortaya çıkan anayasadır. (Örn: İngiltere) Bir devletin geleneksel anayasasının olması, anayasa alanında ortaya çıkan hiç yazılı belge olmadığı anlamına gelmez. Bir görüşe göre töreler de bu kapsama girer. Yumuşak anayasa, maddelerinin değiştirilme usullerinin herhangi bir kanunun değiştirilme usulünden farklı olmadığı anayasalardır. Katı (Sert) anayasa, bu anayasalar için özel, değiştirilmesi zor yöntemler benimsenmiştir.

İsrail Devletinin Kuruluşu Ve İlk Anayasa Girişimi

Birleşmiş milletler genel kurulu İsrail’in 29 kasım 1947’de  kurulması için çağrıda bulunan bir çözüm sundu ve yahudilerin kendine düşeni yapmasını,  tüm bağımsız ülkelerde olduğu gibi kendi bağımsız ülkelerinde  kendi kaderlerinin efendisi olması gerektiğini belirtti. Bu kararın ardından Yahudi cemaati , kurulması planlanan devletin yönetim kurumlarını kurmaya başladı. Bunun akabinde Ulusal komite Filistin’de ve  yurt dışında ulusal konseyi ve Siyonist örgütleri kurdu .

“Bu konsey, Filistin’deki çeşitli Yahudi gruplarını temsil eden 37 üyeden oluşuyordu  Sosyalistler ve Revizyonistler, Sefarad ve Aşkenaz, dini milliyetçiler ve laikler, liberaller ve komünistler. Daha sonra İsrail’in ilk cumhurbaşkanı olacak olan Chaim Weizman, konsey başkanlığına seçildi. Konsey, üyeleri arasından, daha sonra İsrail’in ilk Başbakanı olan David Ben-Gurion başkanlığındaki 13 üyeden oluşan bir yürütme organını seçti. 14 Mayıs 1948’de İyar 5708’in beşinci günü Filistin’de kalan son İngiliz kuvvetleri ülkeyi terk etti. Ulusal Konsey üyeleri Tel Aviv’de bir araya gelerek İsrail Devleti’nin kuruluşunu ilan ettiler. Bu toplantıda Konsey, yeni devletin en yüksek kurumu olan Geçici Devlet Konseyi oldu. Geçici Devlet Konseyi üyeleri tarafından onaylanan ve imzalanan Bağımsızlık Bildirgesi, dört ay içinde daimi yönetim kurumlarının belirleneceği bir anayasa yazacak bir Kurucu Meclisin seçileceğini iddia etti”. [7]

Ben Gurion’un okuduğu bu bağımsızlık bildirgesin de halklar arası  eşitlik ve anayasa oluşturulacağı söylemleri mevcuttu. Ben Gurion o gün bildirgede bu noktalara değindi : Ben Gurion İsrail’de bir yahudi devletinin kurulduğunu ilan etti. Manda’nın sonlandığı andan itibaren, bu akşam, Sebt günü arifesi, 6 Iyar 5708 (15 Mayıs 1948) seçili Kurucu Meclis tarafından en geç 1 Ekim 1948’e kadar kabul edilecek anayasaya uygun olarak devletin seçilmiş, düzenli otoritelerinin kurulmasına kadar, “İsrail” olarak adlandırılacak Yahudi Devleti’nde Bireyler Konseyi geçici Devlet Konseyi olarak hareket edecek ve yürütme organı, Bireylerin Yönetimi, devletin Geçici Hükümeti olacaktır. ; İsrail’in Peygamberlerinin öngördüğü gibi özgürlüğe, adalete ve barışa dayanacaktır; din, ırk ve cinsiyet ayrımı olmadan tüm vatandaşlarının sosyal ve siyasi haklarında eşitliği garanti edecektir

Ben Gurion bu açıklamalarla İsrail devleti kurulduğunu ilan etmiş ve en gec 1 ekime kadar bir devlette olmazsa olmaz olan devlete devlet vasfını kazandıran anayasanın yapılması gerektiğinin sinyallerini vermiş ve bu anayasada nelerin olması gerektiğine az çok değinmişti.

Kurucu meclis 25 Ocak 1949 da İsrailin ilk genel seçimlerinde seçildi. Bu meclisin ilk icraatı ilk Knesset olarak ilan eden geçiş yasasını kabul etmek oldu.  Meclis böylece İsrail devletinin ilk yasama meclisi oldu. Bu zamanlar da mecliste bir tartışma gündemi meşgul ediyordu. Bu tartışma esas itibariyle bir anayasa olması gerektiğini düşünenler ile aslında bir anayasa gerek olmadığını daha doğrusu anayasa için henüz erken olduğunu devletin henüz o olgunluğa varmadığını düşününler  arasında gecen bir anlaşmazlığa dönüşmüştü. Knesset , kurucu meclisin yetkilerini Knesetlere devrederek anayasa fikrini yazılı olmaktan çok fasıllarla tanıtarak bir uzlaşma yolunda bir karar alındı. Bu karar “Harrari Kararı” olarak bilinir.

Bu süreçte ilk Knesset hukuk ve adalet komitesine bir taslak ve devlet anayasası hazırlamaı için yetki verdi ve anayasanın her bir temel yasa oluşturacak şekilde bölüm bölüm inşa edilmesini istedi. Plan tam olarak şuydu komisyon çalışmasını tamamlayacak ve Knessete sunacak ve Knessette  bunları birleştirilecek ve devlet anayasası oluşmuş olacaktı ama ilk Knesset anayasanın tek bir bölümünü çıkarmadan zamanından önce feshedildi. Anayasa çıkarılmama sürecini yahudi merkezi sinagogu hahamı  olan Raphael Davidovich şöyle özetliyor:

“Kurucu meclis bir anayasa yazamadı çünkü gerçek bir anayasa, yalnızca belirli temel görüşlere ve ilkelere sahip ortak bir gruba uygulandığında, gelecek nesillere aksiyomatik, neredeyse tartışılmaz olarak kodlamak ve kurmak istedikleri zaman geçerli bir belge olabilir. bu ilkeleri görmezden gelmek için siyasi çıkarlara duyulan ihtiyaçtan etkilenebilir.”[8]

Raphael Davidovich’e göre bir anayasa yazılamaması siyasi çıkarlara duyulan ihtiyaçtı.

İsrailliler’in aslında istediği anayasa tipi bireysel temel özgürlükleri ve diğer tüm yasalar şeklindeydi. Bu tip bir anayasa Amerikan modeli bir anayasa tipini içeriyordu. Buda bir nevi alt normun üst norma uymasıyla meydana gelen yüce bir yasa oluşturulması anlamına geliyordu. Yazılı anayasa deyince  ilk akla gelen günümüzde budur. Bu ifade ise İsrail ve İngiltere’de yazılı bir anayasa yoktur gibi bir düşünceye yol açar

“Gerçek şu ki, hem İngiltere hem de İsrail anayasalar yazdı. Eksik oldukları şey, bazı yasaların diğer yasalara tabi olmasını zorunlu kılan yasal çerçevedir. Anayasaları hükümeti kuran yasalardadır. Çeşitli özgürlükler, medeni ve siyasi haklar ve sınırlamalar getiren yasalar var. Bu yasalar arasında biri hiyerarşiyi oluşturmuyor, biri diğerini yıkıyor İsrail de dahil olmak üzere birçok ülkede, farklı insan gruplarının her ne pahasına olursa olsun korumaya değer olduğuna inandıkları farklı ideallere sahip oldukları iyi bilinmektedir. Bir ulusun birbiriyle çelişen idealleri olan birkaç grup varsa, farklılıklar “Anayasal” düzeyde çözülemez ve çözülmemelidir.”[9]

Raphael Davidovich o dönem de neden bir anayasa yapılamadığını siyasi etmenlere ülkenin ilk kurucu meclisinin siyasi çıkarlarına bağladı. Gerçekten Ben Gurion bir anayasa yapmak istemesine rağmen Knesset’teki tartışmalar bir anayasa yazılmasına engel olmuştu. Hatta ve hatta anayasa ile görevlendirilen  komisyon daha çalışmalarına tam anlamıyla başlamadan feshedilmişti ve fasıllarla bir anayasa yolu seçilmişti. İsrail’in yazılı bir anayasa girişimi böylelikle ilk aşamada başarısızlığa uğramıştı.

İsrail’deki Anayasa Yazılı Olmayan Anayasa Kabul Edilebilir mi?

İsrail’in yazılı bir anayasası bulunmamasına karşın, İsrail ülkesine,  devletin işleyişine,  yönetimine ve insan hak ve özgürlüklerine ilişkin bir çok temel yasadan oluşan bir esas teşkilat hukuku bulunmaktadır. 1948’den bu yana resmi belgeyi taslak haline getirmek için çeşitli girişimler var ve anayasa yerine yarı anayasal statüye sahip temel yasalar ve haklar varsa da  bunlar günümüzde ki modern bir devlet için yetersizdir.

Kuruluş sürecinde ki girişimde ise Raphael Davidovich İsrail ve İngiltere anayasalarını benzer olduğunu yazısız olduğu çıkarımında bulunuyor. Gerçekten baktığımız zaman Anayasa yazılı ve yazısız olabilir. Türkiye vb. ülkelerde Anayasa yazılı bir şekilde mevcuttur. İngiltere’de ise yazılı bir anayasa mevcut değildir ama burada şu noktaya dikkat çekmek gerekir ki İngiltere’de  teamüli yasalar  vardır yani asırlar boyu süregelmiş yasalar artık halk nezdinde bir anayasa ağırlığı taşıyacak güce gelmiştir. Baktığımız zaman anayasa kanunların üstünde olan halk ve devlet nezdinde değiştirilmesi diğer kanunlara oranla daha zor şartlara bağlanan ve halk üzerinde devlete devlet olma vasfını kazandıran yazılı yazısız belgelerdir. Burada dikkat etmemiz gereken İngitere asırlardan beri gelen kurallar halk nezdinde kabul görmüş ama henüz kuruluşu 1948 olan İsrail devletinin bizim 1949 da yazısız anayasamız var demesi uzun süren teamüli hukukun yansıması kabul edilemeyeceği gibi halk nezdinde anayasa olamayacağı gayet açıktır.

1949’dan Günümüze Kanunlaştırma Hareketleri

İlk Knesset’in anayasa çıkarmada birbirlerine düşmesi ve siyasi güç ve çıkar ilişkileri içinde başarısız olmalarından  sonra bunların ardından gelen Knessetler , bölüm halinde temel yasaları yürürlüğe koyma çalışmalarına giriştiler çünkü onlar da herkes gibi biliyorlardı ki kanunlar ve anayasa olmadan asla devlet olunmayacaktı ve ne kadar  meşru olursan ol modern dünyada halk nezdinde siyasi iktidar olmanın yolu bir anayasadan geçiyordu. Anayasalarla mahkemeler devletin kurumları temel hak ve özgürlükler düzenlenir yani anayasa bir devlette halkın kendini  mahkemelere ve kanunlara karşı koruması için bir dayanak bir güven merciidir. Anayasalar devletin olduğu kadar milletinde çıkarına hitap etmelidir. Anayasalarda devlet milletin temel hak ve hürriyetlerine değinmeli ve onlara saygı göstermelidir. Anayasalar devletin vicdanıdır.

Sonradan gelen Knessetler kurucu güçlerini kullandılar. İki temel meseleyle ilgilenen temel yasalar çıkarıldı bunlar : yönetim organının yani hükümetin yetkileri ve temel insan hakları.

Bu temel yasalar :

Knesset (1958)

Üçüncü Knesset tarafından 12 Şubat 1958’de geçtiBu temel yasa zaman içerisinde belli değişiklere uğrayarak günümüze kadar gelmiş temel yasalardan biridir.Yasa, Knesset’in yetkilerini tanımlamıyor, ancak devletin temsilcilerinin evi olduğunu, sandalyesinin Kudüs’te olduğunu ve seçim sonrasında 120 üye içermesi gerektiğini belirtiyor. Yasa daha sonra seçim sistemi , oy kullanma ve seçilme hakkı, Knesset’in görev süresi, Knesset seçimleriyle ilgili ilkeler, Knesset üyelerinin hizmetleri, Knesset üyelerinin parlamento dokunulmazlığını içeriyor. Knesset ve komitelerinin çalışmaları olarak . Knesset üyelerini seçme sisteminin sadece 61 Knesset üyesinin çoğunluğu ile değiştirilebileceği gibi konulara değinen temel bir yasadır.

Temel Hukuk: İsrail Toprakları

25 Temmuz 1960’da dördüncü Knesset tarafından geçti.

Yasanın temeli, İsrail Halkı ve İsrail Ülkesi arasındaki özel ilişki ve kurtarılmasıdır.

Temel Hukuk: Devlet Başkanı

16 Haziran 1964’te beşinci Knesset tarafından geçti.

Önceki yasalara dağılmış olan önceki talimatların yeniden yürürlüğe konmasıydı. Devlet başkanının uyması gereken prosedürleri belirler

Temel Hukuk: Devlet Ekonomisi

21 Temmuz 1975’te sekizinci Knesset tarafından geçti.

Devlet ekonomisi Devlet Denetçisinin kontrolüne tabidir. Yasalar veya yasalar dışında hiçbir vergi, zorunlu kredi, diğer zorunlu ödemeler ve ücretler uygulanamaz veya oranları değiştirilemez gibi konulara değinerek ekonomide devletin rolüne dikkat çekmiştir.

Temel Hukuk: Ordu

31 Mart 1976’da sekizinci Knesset tarafından geçti.

Bu temel yasa ise İsrail Savunma Kuvvetleri dışında, yasalar dışında hiçbir silahlı kuvvet kurulmayacak veya sürdürülmeyeceğini,  belirtiyor.

Temel Hukuk: Kudüs, İsrail’in Başkenti

13 Aralık 1980’de dokuzuncu Knesset tarafından geçti.

Yasanın amacı, Kudüs’ün İsrail’in başkenti olmasını sağlamak için çıkarılmış bir kanundur.

Temel Hukuk: Yargı

28 Şubat 1984’te onuncu Knesset tarafından geçti.

Yasa , yargı bağımsızlığı, nasıl işeyeceği, hakimlerin atanması gibi konuları açıklıyor.

Temel Hukuk: Devlet Denetçisi

15 Şubat 1988’de onikinci Knesset tarafından geçti.

Yasanın çoğu, diğer yasalara dağılmış olan önceki talimatların yeniden yürürlüğe konmasıdır. Yasa, Devlet Denetçisinin yalnızca Knesset’e karşı sorumlu olduğunu açıklıyor.

Temel Hukuk: İnsan Onur ve Özgürlük

17 Mart 1992’de onikinci Knesset tarafından geçti.

Yasa kişi hak ve özgürlüklerini açıklamaktadır.

Temel Hukuk: Hükümet

On beşinci Knesset tarafından 7 Mart 2001’de kabul edildi.

Yasa, on dördüncü Knesset seçimlerinden itibaren Başbakan’ın Knesset seçimleriyle aynı anda doğrudan seçilmesine ilişkin kural ve koşulları ve hükümet prosedürlerini ortaya koyuyor.

Temel Hukuk: Meslek Özgürlüğü

On üçüncü Knesset tarafından 9 Mart 1994’te kabul edildi.

Her vatandaşın veya sakinlerin herhangi bir meslek, meslek veya ticarette bulunma hakkını açıklıyor.[10]

1995 yılında İsrail Yüksek Mahkemesi temel yasaların ülkenin anayasası olarak işlev göreceğine hükmetmiştir. Knesset’in çıkardığı yasaların bu temel yasalara aykırı olmayacakları ve çelişemeyecekleri hükmünden hareketle Mahkeme’nin yargısal denetim yetkisi vardır. Yargının içtihat hukuku yaratmada geniş bir takdir yetkisi ve hukuki gücü vardır. İsrail’de uygulanmakta olan içtihat birliği ilkesine göre bir mahkeme kararı alt mahkemelere örnek oluşturacaktır.[11]

Her şeyden önce belirtmek gerekir ki yüksek mahkeme ilk derece mahkemelerinin verdiği kararları anayasaya uygunluğunu ineceleyen temyiz mahkemeleridir. Bu mahkemeler hukuk sistemlerinde ayrışa bilmektedir. Mesela Türkiye’de anayasa mahkemesi yüksek bir mahkeme olup kanunların anayasaya uygun olup olamadığının kanuni denetimini yapmaktadır. İsrail’e bakacak olursak Knesset’in çıkardığı  yasaların bu temel kanunlara aykırı olamayacağını söylerek İsraildeki yüksek mahkeme çıkan kanunların anayasa olarak kabul ettikleri temel yasalara uygunluğunu kontrol etmektedir.Bu denetim sırasında anayasanın temel prensibi olan eşitlik ve özgürlük  ilkesine liyakat edilmelidir ama durum gösteriyor ki İsrail yargısının, tüm vatandaşlar için eşit adaleti sağlama konusunda bariz eksikleri bulunmaktadır .

Halk devletin keyfi uygulamalarına karşın güvenceyi mahkemelerde ve hukukun üstünlüğünde arar. Mahkemeler ve hukuk şüphe yoktur ki bir devlette halkın kendini güvende hissetmesi için için olması gerekir.

Hukukun üstünlüğünü korumak için 1953 yılında alınan bir karar ile yargı siyasetten tamamen izole edilmiş, ayrıca Yüksek Mahkemeye geniş yargı yetkisi verilmiştir. Bunun neticesinde, ilk kurulduğu 1948 yılında daha çok İngiliz sistemindeki Lordlar Kamarası tarzı bir işleve sahip olan Yüksek Mahkeme, özellikle 1980’lerin sonlarına doğru mahkemeye bireysel başvurma prosedürünün değişmesi ile birlikte Amerika’daki muadiline benzer bir karar merciine dönüşmüştür. Yüksek Mahkemenin devletin hukukunun üstün yorumlayıcı olarak ceza davalarında, asli ve idari davalarda usul ve esas yönünden tam temyiz yetkisi bulunmaktadır.[12]

Anayasa  devletin vicdanı olduğu  gibi mahkemeler de milletin vicdanıdır ama gelip görelim ki İsrail’de  ki istikrarsız siyaset ortamı ve toplu düzenli bir anayasa olmayışı mahkemeleri keyfiliğe itmekte , onları adeta denetlenemez organlar haline getirip keyfi kararları arttırmaktadır.

“İsrail seçim sisteminin bir sonucu olarak ortaya çıkan Knesset’in çok parçalı yapısı ve sıkı siyasi pazarlıklarla kurulan koalisyon hükümetlerinin hassas dengeleri, asıl karar alma organları olarak yasama ve yürütmenin güvenilirliğini zedelemekte ve kararlar üzerindeki yargı müdahalesi İsrail’de siyasetteki yargı vesayetinin artmasına yol açmaktadır. Bugün Yüksek Mahkemenin, Knesset’in kendi işleyişine dair kanun tasarılarından bir Knesset üyesinin dokunulmazlığının kaldırılmasına kadar uzanan geniş bir yelpazede yargı yetkisi vardır ve benzer şekilde hükümetin politikalarına da müdahalede bulunabilmektedir. Yargının, siyaset, yasama yürütme aleyhine bu kadar geniş yetki sahibi olması halk tarafından bir güvence olarakgörülmekle birlikte, bu durum demokrasi ile bağdaşmadığı ve siyaseti yargısallaştırdığı gerekçesi ile eleştirilmektedir.”[13]

İsrail’deki kanunlaştırma hareketlerinin sonuncusu ise ulus devlet Temel yasası. 19 Temmuz 2018’de, uzun zamandır ülkede çok tartışılan bir temel yasa, 55 ret oyuna karşı 62 evet oyuyla kabul edildi.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi İsrail’in bir yazılı anayasası yok bunun yerine temel kanunlarla bu işlevi görmeye çalışıyorlar. Temel kanunları anayasa olarak kabul etmemiz pek mümkün olmayacaktır çünkü bir anayasanın değiştirilmesi ve kabulü daha zor şartlara bağlanmıştır ama temel kanunlar madem anayasa işlevi görüyor İsrail’de o zaman Anayasayı incelememiz lazımdır. Anayasa her şeyden önce ama her şeyden önce temel hak ve özgürlükleri belirtmelidir.

Ulus devlet yasası ise henüz ilk maddesinde bize bu durumu tüm ayrımcılığıyla gözler önüne seriyor.

“a- İsrail toprağı, üzerinde İsrail devletinin kurulduğu, Yahudi halkının tarihî vatanıdır.

b- İsrail devleti Yahudi halkının ulusal vatanıdır; bu vatan içinde Yahudi halkı kendi doğal, kültürel, dinî ve tarihî kaderini belirleme hakkını yerine getirir.

c- İsrail devleti içinde ulusal düzlemde kendi kaderini belirleme hakkı sadece Yahudi halkına mahsustur.”

Kanun maddelerin hem ruhu hem de lafzı vardır yani biz yorumlarken kanun maddelerini lafzına ve ruhuna göre yorumlarız ama burada ruha inmeye hiç gerek olmadan açık bir şekilde görüyoruz ki Yahudi halkına tanınan bu ayrıcalık ve kendi kaderini belirleme hakkı işgal edilmiş topraklar da ki halk nezdinde kabul görecek midir. Unutmayalım ki anayasaların bir amacı da halk nezdinde siyasi iktidar olma amacıdır.

Madde 4’te ise devletin resmi dilini İbranice olduğunu belirtiyor peki anayasanın temel hak ve özgürlüklerini sağlamaya yönelik işlevini düşününce bölgenin yarısını oluşturan Arap halkının en önemli haklarından biri olan kendini ifade etme hakkı elden alınmış olmayacak mıdır?

Yedinci madde, Devlet Yahudi yerleşimlerinin gelişmesini bir ulusal değer olarak görür ve Yahudi yerleşimi yaratılmasını ve güçlendirilmesini teşvik etmek ve desteklemek için çalışır  denmektedir.

Bu ise adeta Yahudi ırkına işgalleri haklı gösterme ve yeni işgallere bir yaptırım olmayacağının kapısını aralayan bir maddedir. Ulus-devlet yasası tam anlamıyla ırkçı bir yasa olmakla beraber yeryüzündeki tüm anayasa tanımlarını hiçe sayan bir  temel yasa halini almıştır. Herhalde dünyada ki  hukuk otoritelerinden bu metni anaysa kapsamına sokacak birini bulmak zor olacaktır.

Başbakan Netanyahu’ya göre, “İsrail demokrasisi içinde sivil haklara saygılı kalınacağının güvencesini vermeye devam” edeceklerdi ama “çoğunluğun da hakları vardı ve çoğunluk karar vermişti”. “Mutlak çoğunluk gelecek kuşaklar için devletimizin Yahudi niteliğini güven altına almak istiyordu” Netanyahu’ya göre. Bu nedenle bu temel yasa İsrail başbakanına göre, yaptırım amaçlı değil, istişari nitelikteydi. Diğer taraftan Likud partisi sözcüsü Avi Dichter, mecliste yasayı eleştiren Arap milletvekillerine hitaben işin özünü açıklıyordu: “Bu topraklarda biz sizden önce vardık, sizden sonra da ilelebet var olmaya devam edeceğiz.”[14]

Zaten hükümet ve Knesset’in bu açıklamaları bile adeta bölgede Araplarla adeta kan davalıymış gibi savaş vermelerinin ve onların hakkını görmezden gelindiğinin açık ifadesidir. Ne yazık ki buna anayasa diyorlar.

Yasanın yürürlüğe girmesinden bir buçuk ay sonra, eylül ayında, bir İsrail  hâkimi, Moşe Drori, “İsrail, Yahudi Ulus-Devleti” yasasında “İsrail devletinin zor durumda olan Yahudi halkının üyelerinin güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu” belirten maddeye dayanarak, terörist bir saldırıda yaralanan bir Yahudi’ye, mağdurun maddi ve manevi zararını ispat etmesine gerek olmadan, sadece Yahudi olduğu için ilave tazminat ödenmesi gerektiğine karar verdi.[15]

Bu tip kararlar adeta iki farklı kan değerini ortaya koymaktadır. Yeni giren yasa adeta ırkçı bir yasa niteliği taşıyarak din , dil, ırk vb. eşitlik gibi tüm  değerlerden yoksun olduğunu göstermektedir. Bu tür yasalar gerçek bir anayasa metni ile bağdaşmayacağı gibi halkın devlete ve hukuka olan inancını yitirmesini sağlamaktadır. Bu yasayla beraber Yahudi olan ile Yahudi olmayana aynı kanunları uygulamak bir hayli güç olacaktır. Bu benzeri durumlar İsrail’de her zaman olan tutumlar iken artık bir yasayla tamamen güvence altına alınmıştır. Güvence altına alınan durum ise iki farklı kan değeri. Bu yasa adeta Yahudi kanının üstünlüğünü ilan ediyor. İsrail 1948’den günümüze kanunlaştırma hareketleri ırkçı bir yasayla güncel halini alıyor.

İsrail’in 1948’de ilan edilen Bağımsızlık Deklarasyonu’nun on üçüncü paragrafına göre İsrail devleti “bütün yurttaşların, inanç, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin eksiksiz biçimde eşit siyasal ve sosyal haklara sahip olacakları” güvencesini veriyordu. Bu deklarasyonun yetmişinci yıldönümünde, on beşinci temel yasa, İsrail Yahudi Ulus-Devleti temel yasası, İsrail’de çoğunluğun iradesine dayandığını iddia ederek, Gideon Levi’nin kederle işaret ettiği gibi İsrail’in ırkçı ve ayrımcı bir devlet olduğunu tescil ediyor. İsrail parlamentosunun çoğunluğunun kabul ettiği ve belli ki toplumda da çoğunluğun benimsediği bu temel yasa, demokrasi sadece çoğunluk iradesi midir veya çoğunluğun özgür iradesi kendiliğinden demokratik midir sorularına somut bir yanıt veriyor.[16]

Görüldüğü gibi İsrail devleti anayasa tanımlarından çok uzak olan bölünmüş temel kanunlarla anayasa işlevini yerine getirmeye çalışıyor. Anayasa aynı zamanda bir halkı sınırları belirler ama bugüne kadar israil halkının kimlerden oluştuğu tam olarak belli değil sınırları ise ördükleri duvarlar mı? Hayır bunu onlar da kabul etmiyor.  İsrail anayasasında sınır yok eşitlik yok temel haklar yok mahkemelerin keyfiliği var hukuksuz yargılama var.

Burada şu ayrıma gitmeliyiz anayasal devlet mi anayasalı devlet mi?

Bir devlet kişilerin temel hak ve özgürlüklerine saygı göstermiyorsa ve yönetiminin işleyişini düzenlemiyorsa bu devlet sadece ve sadece anayasaya sahip bir devlet olur ama asla modern yazılı ve halk nezdinde kabul gören anayasal devlet statüsüne ulaşamaz.

İsrail devletinin temel kanunları anayasa işlevi gördüğünü söylemek kolay olmayacaktır çünkü bunlar yazılı ve bir arada değildir son ulus devlet temel yasasının  ise anayasa sayılacağı yönündeki görüşler ise otoriteler tarafından kabul edilen anayasa, kişinin temel hak ve özgürlüklerini korur tanımıyla tamamen çakışmaktadır buda aslında İsrail devletinin anayasal bir devlet olmadığını göstermektedir.

Ahmet Kadir ÇİFTÇİ

Kaynakça

Adhémar Esmein, Eléments de droit constitutionnel, Paris, Librairie de la Société du recueil des lois et des arrêts, 1896, s.1.

Ahmet İnsel, “İsrail’de Ulus-Devlet Temel Yasası” 10 Ekim 2018, https://www.birikimdergisi.com/haftalik/9131/israil-de-ulus-devlet-temel-yasasi#.XlkWIXszbIU (Erişim tarihi 26 Şubat 2020).

Asli Kurucu İktidar – Tali Kurucu İktidar Ayrımı: TBMM Yeni Bir Anayasa Yapabilir mi?”, in Ece Göztepe ve Aykut Çelebi (Editörler),  Demokratik Anayasa: Görüşler ve Öneriler, İstanbul, Metis Yayınları, 2012, s.45-61

Cross-Currents , “On the making of Constitutional Arrangements” 24 Şubat 2014, https://cross-currents.com/2014/02/24/on-the-making-of-constitutional-arrangements/ ( Erişim tarihi 20 şubat 2

Gözler, Kemal (2011), Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, Bursa: Ekin, Cilt I020)

Kemal Gözler, “Asli Kurucu İktidar – Tali Kurucu İktidar Ayrımı: TBMM Yeni Bir Anayasa Yapabilir mi?”, in Ece Göztepe ve Aykut Çelebi (Editörler), Demokratik Anayasa: Görüşler ve Öneriler, İstanbul, Metis Yayınları, 2012, s.45-61 , (www.anayasa.gen.tr/tbmm-yeni-anayasa.htm)

Léon Duguit, Manuel de droit constitutionnel, Paris, Anciennes maisons Thorin et Fontemoing, 1923, s.38.

Martin Edelman, “The new Israeli Constitution,” Middle Eastern Studies, Vol.36, No.2, April 2000, s.1

Martin Edelman, “The new Israeli Constitution,” Middle Eastern Studies, Vol.36, No.2, April 2000, s.10-11

The Knesset 2014 , “Constitution for Israel”  https://knesset.gov.il/constitution/ConstIntro_eng.htm (Erişim tarihi 25 Şubat 2020)

Ufuk Ulutaş , İsrail’in siyasetini anlama klavuzu,2012 , Pelin Ofset, Ankara , s. 49

  1. Knesset Basic Laws. Erişildi: 02 26, 2020. https://www.knesset.gov.il/laws/special/eng/basic2 eng.htm.

 

[1] Adhémar Esmein, Eléments de droit constitutionnel, Paris, Librairie de la Société du recueil des lois et des arrêts, 1896, s.1.

[2] Léon Duguit, Manuel de droit constitutionnel, Paris, Anciennes maisons Thorin et Fontemoing, 1923, s.38.

[3] Kemal Gözler, “Asli Kurucu İktidar – Tali Kurucu İktidar Ayrımı: TBMM Yeni Bir Anayasa Yapabilir mi?”, in Ece Göztepe ve Aykut Çelebi (Editörler), Demokratik Anayasa: Görüşler ve Öneriler, İstanbul, Metis Yayınları, 2012, s.45-61

[4] Asli Kurucu İktidar – Tali Kurucu İktidar Ayrımı: TBMM Yeni Bir Anayasa Yapabilir mi?”, in Ece Göztepe ve Aykut Çelebi (Editörler),  Demokratik Anayasa: Görüşler ve Öneriler, İstanbul, Metis Yayınları, 2012, s.45-61

[5] Gözler, Kemal (2011), Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, Bursa: Ekin, Cilt I

[6] Kemal Gözler, “Asli Kurucu İktidar – Tali Kurucu İktidar Ayrımı: TBMM Yeni Bir Anayasa Yapabilir mi?”, in Ece Göztepe ve Aykut Çelebi (Editörler),  Demokratik Anayasa: Görüşler ve Öneriler, İstanbul, Metis Yayınları, 2012, s.45-61 (www.anayasa.gen.tr/tbmm-yeni-anayasa.htm)

[7] The Knesset 2014 , “Constitution for Israel”  https://knesset.gov.il/constitution/ConstIntro_eng.htm (Erişim Tarihi 25 şubat 2020)

[8] Cross-Currents , “On the making of Constitutional Arrangements” 24 Şubat 2014, https://cross-currents.com/2014/02/24/on-the-making-of-constitutional-arrangements/ ( Erişim tarihi 20 şubat 2020)

[9] Cross-Currents , “On the making of Constitutional Arrangements” 24 Şubat 2014, https://cross-currents.com/2014/02/24/on-the-making-of-constitutional-arrangements/ ( Erişim tarihi 20 şubat 2020)

[10] 1958. Knesset Basic Laws. Erişildi: 02 26, 2020. https://www.knesset.gov.il/laws/special/eng/basic2 eng.htm

[11] Martin Edelman, “The new Israeli Constitution,” Middle Eastern Studies, Vol.36, No.2, April 2000, s.1

[12] Martin Edelman, “The new Israeli Constitution,” Middle Eastern Studies, Vol.36, No.2, April 2000, s.10-11.

[13] Ufuk Ulutaş , İsrail’in siyasetini anlama klavuzu,2012 , Pelin Ofset, Ankara , s. 49

[14]Ahmet İnsel, “İsrail’de Ulus-Devlet Temel Yasası” 10 Ekim 2018,

https://www.birikimdergisi.com/haftalik/9131/israil-de-ulus-devlet-temel-yasasi#.XlkWIXszbIU (Erişim tarihi 26 Şubat 2020).

[15] Ahmet İnsel, “İsrail’de Ulus-Devlet Temel Yasası” 10 Ekim 2018,

https://www.birikimdergisi.com/haftalik/9131/israil-de-ulus-devlet-temel-yasasi#.XlkWIXszbIU (Erişim tarihi 26 Şubat 2020).

[16] Ahmet İnsel, “İsrail’de Ulus-Devlet Temel Yasası” 10 Ekim 2018,

https://www.birikimdergisi.com/haftalik/9131/israil-de-ulus-devlet-temel-yasasi#.XlkWIXszbIU (Erişim tarihi 26 Şubat 2020).

One comment

  • Aysu Ergin

    15 Nisan 2021 at 16:07

    Yazının içeriği oldukça bilgilendirici ancak -da/-da bağlaçları yazımında ciddi sıkıntılar mevcut.

    Yanıt

Geribildirim

Mail adresiniz gizli kalacaktır.


Biz Kimiz?

Gayemiz, asırlardır mirasçısı olduğumuz medeniyetin gelişimine katkı sağlamak adına kurduğumuz ilim halkasındaki ilmî faaliyetleri geniş kitlelere ulaştırmaktır.

Cemiyetimizde, genç ve hareketli yazar kadromuz ile Siyaset, Hukuk, Ekonomi, Sosyoloji, Edebiyat ve Tarih gibi ilmî alanlarda gerek akademik gerekse de gündeme ilişkin yazılar kaleme alınmaktadır.


İletişim


Küçük Çamlıca Mahallesi, Filiz Sokak, No:3
Üsküdar/İstanbul