Öğrenciliğinden ölümüne kadar pek çok alanda eserler bırakan Prof. Dr. Ögel, Türk siyasi tarihi ve kültürünün araştırılmasında, kendi ifadesiyle iğne ile kuyu kazmıştı. Çince, Rusça, Moğolca ve Farsça gibi kaynak dillerini, İngilizce, Almanca ve Fransızca gibi Batı dillerini araştırma yapacak kadar iyi biliyordu.
Prof. Dr. Ögel, Milli Tarih görüşünü savunan Ögel, Türk tarihini bir bütün olarak görüyordu. Prof. Dr. Ögel; Hun, Göktürk, Uygur, Selçuklu, Osmanlı Devletlerini bir zincirin halkaları gibi, değerlendirmiş ve Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlamıştır.[1]
Prof. Dr. Ögel tarihi konuları irdelerken daima genetik metodu kullanmıştı. Bir konuyu kökünden alarak zaman içerisinde gelişmesi ve günümüze ulaşmasını izlerdi. İlimde “kültür çevreleri” teorisini savunan “Viyana ekolüne” bağlıydı. Türk tarih ve kültüründe bir “devamlılık ve bütünlük” arz ettiği görüşünü ortaya koyan “Köprülü ekolüne” mensuptu.[2]
Yazdığı eserlerin birçoğu klasiklerimiz arasına giren Prof. Dr. Ögel, Anadolu’da Türk kültürünün kaynağı Orta Asya’da idi. Ancak bu kültürün Anadolu’da geliştiğini, fakat özde aynı olduklarını görüşündeydi.[3]
Tarihçinin mutlaka diğer ilimleri bilmesi gerektiğini savunurdu. Sosyoloji, sanat tarihi, felsefe, coğrafya, edebiyatla iç içe olunmasını tavsiye ederdi. Tarihçinin bu alanları bilmesinin tarihi doğru yorumlamasına katkı yapacağını düşünürdü. Prof. Dr. Ögel Eserlerine eklediği haritalardan coğrafyadan, üslubundan edebiyattan, kullandığı kaynaklardan arkeolojiden etkin bir biçimde yararlandığını görüyoruz.
Kullandığı metotlardan biri de daha öğrenciliğinden itibaren okuduğu kitaplardaki bilgileri ayrı ayrı fişlere yazıyordu ve bunları konularına göre tasnif ederek zarflara ayırıyordu. Bu sayede herhangi bir konuda kısa sürede kitap veya makale yazabiliyordu.[4]
1.1. Eserlerinin Kritiği
Türk Kültür Tarihine Giriş adlı eseri yirmi cilt planlamış ancak dokuz cildini yayınlayabilmiştir. Adı giriş olmasına karşın her ciltte ele aldığı konu oldukça ayrıntılı incelenmiştir. Türklerde şehir hayatını, ziraat kültürünü, evi, yiyip içmeyi, giyim-kuşam ve süslenmeyi, tuğ ve bayrak, orduyu, aileyi, devleti ve musiki aletlerini ayrı ayrı ciltlerde detaylıca incelemiştir.[5]
Dokuz ciltlik eserinin sekizinci cildini ordu mehterine son cildini Türk musikisi aletlerine ayırmıştır. Prof. Dr. Ögel İslamiyet’ten önceki Türk musikisi hakkında bugüne kadar yapılmış en önemli çalışmayı ortaya koymuştur. Alanındaki büyük bir boşluğu dolduran bu iki eser kılavuz kaynaktır.[6]
Türk Mitolojisi adını verdiği kitabı Türkiye’de ve Dünya’da bu adla çıkan ilk kitaptır. Millî Eğitim Bakanlığı orta öğrenim müfredatında “Yunan Mitolojisi” okutulmasını düşünmüştür. Prof. Dr. Ögel bu kitabını çıkartınca düşüncesinden vazgeçmiştir. Adnan Gürbüz’ün deyimiyle, “Türkiyeli Pan Heleniklerin karşısına kal’a gibi dikilmişti.”[7]
Türk Kültürünün Gelişme Çağları adını verdiği eseri birkaç yüz sayfadan oluşmasına karşın tarihimizin kökenini teşkil eden Hun, Göktürk, Uygur dönemlerine ışık tutuyor. Prof. Dr. Ögel bu dönemleri hem siyasi hem kültürel bakımdan derinlemesine incelemiştir.[8]
İslamiyet’ten Önce Türk Kültür Tarihi adını verdiği eseri uzun çalışmalarının ve emeklerin karşılığıdır. Orta Asya’da yapılan arkeolojik kazıların gelişmesiyle ortaya çıkan buluntuların verdiği yeni bilgiler ışığında tekrar yorumlanması gerektiğini düşünerek yola çıkmış ve kaleme almıştır. Ayrıca Türkiye’de ilk defa Çin vesikalarını da kaynak olarak kullanan Ögel bu eserine de yansıtmıştır. İslamiyet öncesi Orta Asya Türkleri ve kültürleri hakkında çok değerli bilgiler vermiştir. Ögel Kullandığı metodu ise önsözde, W. Eberhad’ın da eserlerinde kullandığı “kültür çevreleri metodu” olarak bildirmektedir.
Türkiye’de Çince kaynakları tarih alanında kullanan ilk isim olan Prof. Dr. Ögel eserini kaleme alırken engin literatür bilgisini ortaya koymuş, yapılan çalışmaların eksik yönünü, yanlış tarafını da açığa çıkarmıştır. Arkeoloji biliminden de büyük oranda faydalanan Prof. Dr. Ögel anlaşılırlığı artırmak için kendi eliyle hazırladığı çizimleri de eserine eklemiştir.
Her biri ayrı bir ihtisas alanı gerektiren İslamiyet öncesi Türk Devletleri Prof. Dr. Ögel tarafından tek tek ele alınmış anlaşılır bir biçimde aktarılmıştır. Türk tarihine katkısı yadsınamayacak değerde olan bu eser Prof. Dr. Ögel büyük araştırmaları sonucu ortaya koymuştur. Önsözünde de kendisinin belirttiği üzere hala eksikleri, araştırılması gereken yanları bulunuyor.
1.2. Türk Tarihindeki Yeri ve Önemi
Prof. Dr. Ögel’in tarihçiliğini D.T.C.F.’ne adım attığından itibaren başlatmak yanlış olmaz. Daha o dönemde yerli ve yabancı dergilerde makaleler kaleme almıştır. Daha sonra yurtdışına yaptığı çeşitli seyahatler sonucu metodunu geliştirmiş, dil öğrenmiş, birincil kaynaklara ulaşmıştır. Prof. Dr. Wolfram Eberhard’dan genetik metodu, Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü’den de “devlet nizamının ve müesseselerinin birbirinin devamı olduğu” görüşünü almış ve İslam öncesi Türk tarihine başarıyla uygulamıştır. Ayrıca ‘Viyana ekolüne’ mensup olduğunu daha önce belirtmiştik.
Prof. Dr. Ögel Türk tarihinin meselelerini çok iyi anlamıştı. Bildiği kaynak dilleri ile ana kaynaklara inebilmiş, öğrenmiş olduğu Batı dilleriyle yapılan çalışmaları yakından takip edebilmiştir.[9]
Daha önce de belirtiğimiz gibi Prof. Dr. Ögel diğer ilimleri etkin bir şekilde kullanmıştı. Onu diğer tarihçilerden ayıran en önemli özelliği arkeolojiyi tarih ile kaynaştırmış ve bunun ilk örneklerini vermişti.
Prof. Dr. Ögel Türkiye’de ilk defa Çin kaynaklarına dayanarak İslam öncesi Orta Asya çalışan tarihçidir. Eserlerinin en önemli özelliği alanında ilk eser olmasıdır. Hunlar ile ilgili ilk monografiyi yine Prof. Dr. Ögel yapmıştır. Günümüzde yapılan çalışmalarda bile pek çok konuda Prof. Dr. Ögel aşılamamıştır.[10]
1.3. Etkilendiği Düşünürler
Prof. Dr. Ögel’in etkilendiği isimlerin başında şüphesiz Ord. Prof. M. fuad Köprülü gelmektedir. Onun ‘Türk kültür tarihinin bir bütün olduğu’ görüşünü savunmuştur. Evinde Köprülü’nün fotoğrafını bulundurmuş ve adını ağzından hiç düşürmemiştir. Onun eserlerinin temel kaynaklar olduğunu fırsat buldukça dile getirmiştir.
Atatürk’ün Prof. Dr. Ögel üzerindeki etkisine de değinilmeden geçilmemelidir. Milletine karşı olan derin sevgisi ve Atatürk devrinde Türk tarihine verilen önem Prof. Dr. Ögel’in tarihçi olmasında başlıca temellerden biridir.[11]
Prof. Dr. Abdülkadir İnan’a da çok saygı duyardı. Alanında öncü isim olduğunu ve sonradan gelenlerin, onun açtığı yolda ilerlediğini her zaman zikreder, ilmi çalışmaların başlangıç noktalarını onun verdiği ipuçlarıyla ortaya çıktığını dile getirirdi.[12]
Prof. Dr. W. Eberhard’ın yanında doktora yapmış olan Prof. Dr. Ögel, ondan da büyük ölçüde etkilenmiştir. Prof. Dr. W. Eberhard, Prof. Dr. Ögel’in ufkunu genişletmişti. Prof. Dr. W. Eberhard’dan ana kaynaklara inebilmek için hem Çince öğrenmiş hem de onun ‘kültür çevreleri’ metodunu alarak arkeolojik kaynaklara uygulamıştır. Ayrıca yine Alman tarihçilerin kendi tarihleri için kullandığı istatistik metodunu Prof. Dr. Ögel, Türk kültür tarihine başarıyla uygulamıştır.
Prof. Dr. Ögel, Türk kültür tarihini incelerken kendisine etki eden bir diğer şahsiyetin, Barthold Laufer olduğunu söyler. Barthold Laufer eserlerinde her türlü kaynağı kullanan bir tarihçiydi. Prof. Dr. Ögel ise bu metodu ‘Sino Turcica’ adlı eserine uygulamıştı.[13]
1.4. Etkilediği Kişiler
Alanın en önemli ismi olan Prof. Dr. Ögel bir Türk aydınıydı. Elbette ki onun fikirleri, metodu, çalışmaları pek insanı etkilemiştir. Prof. Dr. Ögel yaptığı çalışmalarda hedefi hep Türk kültür tarihini bir Türk tarafından Türk insanına aktarmak olmuştur. Orta Asya’dan beri var olan Anadolu kültürünü incelemiş gelecekteki çalışmalara öncülük etmiştir.
İslamiyet öncesi Türk tarihi alanında yapılan çalışmalar Prof. Dr. Ögel’e kadar yurtdışında yapılan çalışmalar ve onların Türkçeye tercümesinden fazla bir şey değildi. Prof. Dr. Ögel hem bu alan için gerekli dilleri öğrenmiş hem de çalışma metodu geliştirmiştir. Bu yönüyle pek çok öğrencisini de yetiştirmiştir.
Prof. Dr. Ögel sadece kültür ve siyasi tarih alanında değil başka pek çok alanda kalem oynatmıştır. Daha önce bahsettiğimiz Türk musikisi alanında yaptığı Türkiye’de ve dünyada ilk olan eserleri bu alanda çalışanlar tarafından bir başvuru kitabı olmuştur.
Prof. Dr. Ögel başta öğrencileri olmak üzere çalışma arkadaşlarının eserlerinden anlaşılacağı üzere yaptıkları çalışmalarda onun etkisini görmek mümkündür. Çevresinde bulunanlara katkıları sadece ilimle sınırlı kalmamıştır. Onların dertleriyle ilgilenmiş, maddi manevi destek olmuştur. Hatta öğrencisi Eşref Buharalı’nın Türk vatandaşlığına geçmesinde büyük yardımı dokunmuştur.[14]
Sadece öğrencileri ve çalışma arkadaşları değil tüm Türk halkını etkilemeyi başarmıştır. Dünya’da ilk kez Türk Mitolojisi isimli kitabı yazarak Türk Mitolojisini Türklere tanıtmıştır.
Bilgehan BAHÇEBAŞI
DİPNOTLAR
[1] İsmail ÖZÇELİK, “Dersleri ve Eserleri Işığında Büyük Türk Tarihçisi Prof. Dr. Bahaeddin Ögel’in Tarih Tasavvuru ve Metodolojisi” Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, C. 4, S. 1, s. 42.
[2] Feda Şamil ARIK, “Prof. Dr. Bahaeddin Ögel’in Hayatı ve Eserleri“, Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı 65, (İstanbul 1990), s. 33.
[3] Abdülkadir YUVALI- Muhammet Beşir AŞAN, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul 1995. s. 14.
[4] Aydın Taneri, “Hocam Bahaeddin Ögel”, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, ed. Yuvalı ve Aşan, İstanbul 1995, s. 62.
[5] Mehmet Altay Köymen, “Prof. Dr. Bahaeddin Ögel’in Kişiliği, Eserleri ve Fikirleri”, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, ed. Yuvalı ve Aşan, İstanbul 1995, s. 59.
[6] Mahir Nakip, “Bahaeddin Ögel ve Türk Musikisi”, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, ed. Yuvalı ve Aşan, İstanbul 1995, s. 130.
[7] Adnan Gürbüz, “Âlimin Ölümü Âlemin Ölümüdür, ” Türk Kültürü Dergisi, 316, Ağustos 1989, s.470.
[8] Taneri, a.g.e., 1995, s.63.
[9] ÖZÇELİK, a.g.e., 2019, s. 44.
[10] Ergünöz AKÇORA, “Vefatının Üçüncü Yılında Çeşitli Yönleriyle, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel”, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, ed. Yuvalı ve Aşan, İstanbul 1995, s. 120.
[11] ARIK, a.g.e., 1990, s. 17.
[12] Eşref Buharalı, “Merhum Hocam Bahaeddin Ögel’in Ardından”, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, ed. Yuvalı ve Aşan, İstanbul 1995, s. 94.
[13] Muhammed Beşir Aşan, “Prof. Dr. Bahaeddin Ögel ve Türk Kültür Tarihçiliği Üzerine Bazı Düşünceler”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sayı 65, (İstanbul 1990), s. 71-72.
[14] Eşref Buharalı, a.g.e., 1995, 93
KAYNAKÇA
AKÇORA, Ergünöz, “Vefatının üçüncü Yılında Çeşitli Yönleriyle Prof. Dr. Bahaeddin Ögel”, Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı 79, (1992), s. 57-66.
ARIK, Feda Şamil, “Prof. Dr. Bahaeddin Ögel’in Hayatı ve Eserleri”, Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı 65, (İstanbul 1990), s. 21-42.
AŞAN, Muhammet Beşir, “Prof. Dr. Bahaeddin Ögel ve Türk Kültür Tarihçiliği Üzerine Bazı Düşünceler”, Türk Dünyası Araştırmaları, İstanbul 1990, S. 65, s. 65-76.
BUHARALI, Eşref, ” Merhum Hocam Bahaeddin Ögel’in Ardından”, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, ed. Yuvalı ve Aşan, İstanbul 1995, s. 93-96.
GÜRBÜZ, Adnan, “Âlimin Ölümü Âlemin Ölümüdür, ” Türk Kültürü Dergisi, 316, Ağustos 1989, s.468-675.
KÖYMEN, Mehmet Altay, “Prof. Dr. Bahaeddin Ögel’in Kişiliği, Eserleri ve Fikirleri”, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, ed. Yuvalı ve Aşan, İstanbul 1995, s. 56-57.
NAKİP, Mahir, “Bahaeddin Ögel ve Türk Musikisi”, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, ed. Yuvalı ve Aşan, İstanbul 1995, s. 128-129.
ÖZÇELİK, İsmail, ‘’Dersleri ve Eserleri Işığında Büyük Türk Tarihçisi Prof. Dr. Bahaeddin Ögel’in Tarih Tasavvuru ve Metodolojisi’’ Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, C. 4, S. 1, s. 40-58.
YUVALI, Abdülkadir- Muhammet Beşir AŞAN, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul 1995.